Davutoğlu, Ankara'da öldürülen müzisyen Onur Şener cinayeti içinse, "Bakın bu katillerin devlet makamlarında olması, inanılmaz bir durum. Bu, bir sürecin sonucudur. Eğer parti grup toplantılarında, yüksek kademelerde böyle üsluplar kullanılırsa aşağıya da böyle yansır." ifadelerini kullandı.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Halk Tv'de İsmail Küçükkaya'nın konuğu oldu.
Davutoğlu, Türk-Kürt meselesi, Sünni-Alevi ve başörtüsü konularının Türkiye'nin üç fay hattı olduğunu dile getirdi.
Başörtüsü yasağının geçmişte fiilen uygulandığını ve aynı şekilde fiilen kalktığını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: "İktidarın değişmesine bağlı her şey. O nedenle ilk kez böyle bir yasalaşma konuşuluyor. Kıılıçdaroğlu'nun çağrısı bu sebeple önemli. Hatırlarsanız 2008'de böyle bir yasa sunulduğunda neler olmuştu, AK Parti'ye kapatma davası açılmıştı.
Ben bu açıklamanın ardından Kılıçdaroğlu'nu aradım, tebrik ettim. Sare Hanım yanımda, hayatı boyunca bununla mücadele etmiş birçok kadın gibi. Şimdi bütün partiler bu yasa teklifini birlikte sunsak zafer hepimizin olur.
Sayın Ömer Çelik gayet iyi bilir, bizim politikalarımız hak ve özgürlükler üzerine inşa edildi ama şu an bulunduğumuz yer... En çok tutuklu gazetecinin olduğu ülke haline geldik. Seçimi kazanacaksınız ama bugün konuştuğunuzu yapacak mısınız, o önemli.
Başörtüsü özgürlüğünü sağlayacak, tüm partilerin imzasının olduğu bir yasayı desteklerlerse, Kılıçdaroğlu'na yaptığım gibi Erdoğan'a da teşekkür tweeti atacağım. Gidip illa AK Parti ve MHP oylarıyla illa bu teklif sunulsun, kabul edilsin gibi bir düşünceye girmesinler. Muhafazakarların çekinceleri olduğu CHP böyle bir teklifle geliyorsa bu çok önemlidir. Erdoğan'a sesleniyorum, parti başkanı değil Cumhurbaşkanı olarak davranın, deyin ki; 'Biz bu teklifi memnuniyetle karşılıyoruz.' Ben başörtü mağduriyeti mücadelesinde yer almış, eşi ve kızı da bunu yaşamış bir insanım. Desteğinizi açıklayın ki, hep beraber kabul edelim. Kürtçe konusunda da aynı. Cemevlerinin gerekli statüyü kazanmasında da."
Ankara'da öldürülen müzisyen Onur Şener cinayetini "felaket" olarak değerlendiren Gelecek Partisi lideri, "Dün olayı görür görmez ve de kızıyla videosunu, yüreğim acıdı gerçekten. Attığım tweetle de duygularımı paylaşmıştım. Bir mekanda bir sanatçı istenen şarkıyı bilemeyebilir, bilse de o an söylemek istemeyebilir. Nereye gidiyoruz?
Annesinin kafasını kesip sokağa atanlar var. Nedir bu? Cumhuriyetin 100. yılına bu şiddet kültürüyle mi gireceğiz? Bakın bu katillerin devlet makamlarında olması, inanılmaz bir durum. Bu, bir sürecin sonucudur. Eğer parti grup toplantılarında, yüksek kademelerde böyle üsluplar kullanılırsa aşağıya da böyle yansır." diye konuştu.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde: "Devletin iradesinin en kilit kelimesi nedir derseniz, ben 'güven' derim. Bakın, mesela 'siyasi ahlak yasası' meselesi benim ayrılışımda en önemli etkendir. Çünkü benim anlayışımda siyasette en mühim temel güvendir. İzin vermediler o yasaya, kim vermedi? Çeteler, mafyatik yapılar... Bu mesele, Erdoğan'la aramızda kişisel bir şey değildi. Ben dedim ki 'Bu yasa çıksın, önemli', Erdoğan gücüyle kontrol altına almak istedi. Mal varlığının beyan edilmesi durumunda eski SPK Başkanı'na olanlar gibi şeyler olmazdı. Babandan kalan mal belli, gelir belliyse şaibe olmaz."
"Bu borsa meselesinde de mesela; manipülasyonun arkasında muhakkak bir siyasi arka plan var. Şimdi birileri göstermelik tutuklandı. Eğer biz iktidardayken böyle bir şey yaşansaydı -ki yaşanmazdı- köküne kadar bitirirdik bunu. Şimdi yıllardır Halk Bank davasının, Sezgin Baran Korkmaz'ın davasının Democles'in kılıcı gibi durması yanlış. Sezgin Baran Korkmaz diyoruz bakın, milyarlarca dolar kara para aklama operasyonu. İtibarınız sarsılıyor, 'demek ki burası kara para aklanan bir yer' gibi bir algı oluyor. ABD Kongresi'nde Erdoğan'ın mal varlığıyla ilgili dosya var, niye olsun? Binali Yıldırım'ın mal varlığı Hollanda'da tartışılıyor. Eğer böyle şeyler olursa, o ülkeler yarın öbür gün sana karşı kullanır bunları."
"Sayın Tahir Elçi benim tanıdığım, bilhassa Kürt sorununu konuştuğumuz bir aydınımızdı. Katledilmesinden büyük üzüntü duydum. Görüş ayrılıklarımız vardı ama birbirimizden fikir konusunda istifade ettiğimiz, saygı duyduğum bir insandı. Ölümüyle ilgili yargı süreci devam ederken birçok soru soruldu bana.
Kim bana soru sorarsa açıklama yaparım elbette. 15 Temmuz'da açılan soruşturma komisyonunda tek detaylı açıklama yapan kişi benim. Sayın Erdoğan'ın isteğiyle açılan komisyonda ne Erdoğan ne şu an AK Parti'de olan hiçbir isim sorulara cevap vermedi, ben verdim."
"Selahattin Demirtaş konusu... Ben AK Parti'den ayrıldığımda kişisel davalarımdan çekildim, ki o hakaret davası kamu adına açılmış bir davadır. Ben ayrıldığımda bu davaları artık takip etmeyeceğimi söyledim. Ki şikayet dilekçem yoktur benim orada, avukatlarım da sonra katılmadı o davalara. Onlar iyi niyetli bir açıklamada bulunacaklardı, biz de hukuki olarak kapatacaktık tamamen ama olmadı.
Yapmadılar ama dediğim gibi ben kendisine kişisel olarak dava açmadım. Siyaset ortamında halledilir bazı şeyler, dava taraftarı değilim. Başak Demirtaş'a saygısızlık yapıldığında eşimle beraber aradım, destek verdim. 'Sizin eşinizle benim eşimin onuru birdir' dedim. Şu anda da Demirtaş hakkında bir davanın şikayetçisi değilim ama bu olayı sürekli öne çıkarması olmuyor."
"Bizim HDP dahil hiçbir partinin kapatılmasını destekleme tutumumuz yoktur. Kişisel bir suç varsa zaten kişisel olarak süreç başlatılır. Ben HDP ile görüştüm, ziyarete de geldiler. Onlara da söyledim, hiçbir parti üzerinde vesayet olmamalı. Şu an tüm partiler içinde bir siyasi yüzleşme var, bunu HDP de yapmalı. Genel başkanlar eğer sadece eş genel başkanlar olarak yönetiyorsa, halk buna ikna olursa konu kapanır. Gönlün istediği her zaman teröre karşı el ele mücadele vermemizdir."
"Erdoğan demeden AK Parti'de yaprak kıpırdamaz. Ne Ömer Çelik ne başkası bir şey yapamaz, hepimiz biliyoruz. Keşke ifade özgürlüğü olsa orada da. Bakın partimizden Serkan Özcan geçen hafta ifadeye çağrıldı. Merkez Bankası'nın bursuyla okumuş, bunu gururla söyleyen biridir. Merkez Başkanı, Özcan hakkında suç duyurusunda bulunuyor, neden? Enflasyon yükseldiği için Merkez Bankası'nı eleştirdi diye. Biz kimi eleştireceğiz enflasyon yükselince?"