"Şu ana kadar çoktan bu seçim sonuçlanmış olmalıydı. Ne yazık ki kendi içtihatlarının dışında kararlarla YSK süreci uzatıyor. Siyasi partiler kendi çıkarları doğrultusunda süreci uzatabilirler ama bunları karara bağlayacak YSK’dır. YSK daha önce attığı adımlar yüzünden güvenle bakılan bir kurum değil. O yüzden milletimiz heyecanla pazartesi gününü bekliyor. Ben İYİ Parti kuruluş aşamasında bu işleri takip ederken, cuma günü karar vereceğiz diyerek ayrılmışlardı ilgili kurumlar. Yargıtay, İYİ Parti seçime katılabilir dediği halde bu Yargıtay’ın yeterlilik kararını oylamaya sundular. Pazartesi günü beklenen karar önceki cumartesi günü açıklandı. Neyse ki YSK’nın güven vermeyen tutumunu tahmin ettiğimizden CHP’den 15 milletvekilinin İyi Parti’ye geçmesini sağladık ve seçime girmeyi mümkün kıldık.
Türkiye’de hukuktan çok siyaset konuşuluyor. AK Parti temsilcisi çıkıp bir şey var diyor. Ama ne olduğunu bilen yok. Bir şey var kavramı üstüne YSK bir şey arayıp duruyor. Sayın Sami Selçuk, eski Yargıtay başkanı, bu iş çoktan sonuçlanmalıydı belirsiz şikayetler göz önünde bulundurulamaz dedi. Böyle bir kuruma güvenemezsiniz. Karar siyasi mi olacak hukuki mi olacak bilemiyoruz. Sayın İmamoğlu Büyükşehir başkanlığını kazanmıştır. Bitmiştir bu.
Burada birden çok tuhaflık var. Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten sizsiniz. Adil seçimi ve sandığı koruyacak olan sizsiniz. YSK’nın yerleşik görüşlerine göre itirazların seçmen kütükleri askıya çıktığında yapılması gerekir. Sonradan itiraz yapılamaz. Ama çok önemli bir Iğdır kararı var. Orada belediye başkanlığı seçimleri yapılıyor. Seçmen kaydırma konusunda itirazlar yapılıyor. Bütün aşamalarda reddediliyor. En sonunda itiraz sahibi seçmen kütükleriyle ilgili sahtekarlıkta dava açılıyor. Bu dava kazanılınca tekrar başvuruluyor ama YSK, Sadi Güven’in imzasıyla adli kararlarla seçim iptal edilemez deniyor. Bunlar seçimlerin üstüne gölge düşürme, örgüt varmış gibi psikolojik bir operasyon. Seçmen sandıklarındakilerin çoğu geçmiş seçimlerde de görev almışlar. Hem içerde hem dışarda hayatımızı etkiliyor.
'ATI ALAN ÜSKÜDAR’I GEÇMİŞ SÖZÜNÜ UNUTMAYALIM'
Neyin erken olup olmadığını zaman gösterir. Atı alan Üsküdar’ı geçti sözlerini unutmayalım. Eğer bu süreçler bu kadar uzadıysa, seçim sonuçları AK Parti lehine ilan edilmemişse, bunda İmamoğlu’nun liderlik ve önderliği vardır. Seçim sandıkları başındaki arkadaşlarımızın ıslak sonuçları almasıyla bu başarı elde edildi. Referandum gecesi YSK’nın mühürsüz oylarla ilgili bir şey söylensin ki tam kanunsuzluk çıksın. Daha önce YSK’nın kararını TBMM kanun haline getirdi. Bu kanun YSK’ya çıkarılmış bir af kanunuydu. Bir şeyi yok farz ederek yok edemezsiniz. Türkiye’de hukuksuzluklar yaşandı ve bunları yapanlar hala görevde. Türkiye’de son yapılan İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu bu seçimi kazanmıştır. Seçim sonuçları çoktan kesinleşmiş olmalıydı. Boykot henüz resmi kurullarda konuşulmadı. Eğer bu sonuçlar hukuk dışı kararlarla sonuçlanırsa Türk halkının yüzde 50’den fazlası ötekileştirilmiş demektir. Anketlerde İmamoğlu 7-8 puan önde çıkıyor tekrar girelim diyemeyiz. Biz nasıl olsa kazanacağız hukuksuzluğa göz yumalım mı diyeceğiz?
Neyi inceliyor YSK? Mahkumların oy kullanması imkansız. Tahliye olursa oy kullanabilir. Yapılan sayımlarda bu seçim sonuçlarını değiştiremeyeceği ortaya çıktı. Kısıtlılardan mahkeme kararı olanlar oy kullanamaz. Mahkeme kararıyla kısıtlının kendine vasi atanmış kişiler oy kullanamaz bunun için mahkeme kararı gerekir diyor hukuk. Bu kadar açık bir şeyin nesini konuşuyoruz? Burada bir şey var, ne o? Bilmiyoruz sen bul deniyor. 32 ayrı soruşturma açılmış sorulan sorular şu: Daha önce sandıkta görev alıp almadıkları soruluyor. Seçim günü görev dağılımının nasıl gerçekleştirildiği soruluyor. Sandık sayımının nasıl yapıldığı soruluyor. Sen FETÖ’cü müsün terör örgütünden misin diye sorulmuyor. Sandık kurulu kura çekimleri AK Parti ve MHP’nin de bulunduğu sandık müşahitlerinin önünde yapıldı. Daha seçim süreci yürütülürken Türkiye’de yapılan seçimler dünyanın en güvenli seçimleri denmedi mi?
Türkiye ittifakı konusunu gündeme getiren sayın Cumhurbaşkanı. Bana sorulduğunda ben dedim ki neye ittifak edileceğini bilmeden nasıl cevap veririz? Bu ittifakın parametreleri bize söylenmedi. Saraydan birtakım danışmanların sızdırdığı bir metin var başka bir şey yok. Biz bu topa girmedik olayın aydınlatılması gerekiyor. Sayın Bahçeli, Cumhurbaşkanı’na gürleyip nereden çıktı bu ittifak deyince Sayın Cumhurbaşkanı, aramıza nifak sokmaya çalışıyorlar aslında tek devlet tek millet dedi. Peki arada kimse yok, bu fitne kim? Sayın Cumhurbaşkanı şu anda bu fikrinden vazgeçmiş gözüküyor. Medya organlarına sızdırılan bir metin vardı. 8 maddelik metnin 7 maddesine kimse hayır diyemez bu ülkede. Ama sekizinci madde Cumhurbaşkanlığı otoritesini tanımanız gerek diyor. Bunun ciddiye alınacak bir tarafı yok."