Babacan, TV100’de katıldığı “Az Önce Konuştum” programında Candaş Tolga Işık’ın sorularını yanıtladı.
Babacan, özelleştirmeyle ilgili olarak, “Elektrik, doğal gaz dağıtım yani özelleştirildikten sonra tekel olan şirketler, o alanlarında özelleştirme doğru olmadı. Özelleştirmeden sonra çok iyi bir denetimle devam etmesi gerekiyordu. Bazı özelleştirmeler öyle yapıldı ki, firma sahipleri denetleyen kuruluşlardan daha etkili olamıyorlar bakan ya da cumhurbaşkanı üzerinde. Dolayısıyla bunlar denetlenemiyor, vatandaşa hizmet pahalı ve kötü gidiyor. Bugünkü aklımız olsa tekel durumundaki kuruluşları özelleştirmezdik. İyi bir denetimle verimli gider dedik ama bu sağlanamadı" yorumunu yaptı.
Babacan, LGBT hakkında da, "Bizim bu konudaki tutumumuz çok açık. Her vatandaşımızın hayat tarzını olduğu gibi kabul ediyoruz. Devletin hayat tarzları üzerindeki müdahalelerine kesinlikle tarzıyız. Devletin böyle bir yetkisi yoktur, vatandaşlarımızın hayat tarzını olduğu gibi kabul etmek, başkalarının saldırısından uzak tutma yetkisi vardır" diye konuştu.
"Genel merkezimize gelen fon yöneticilerinin yönettiği toplam para dünya ekonomisinin toplamı kadar"
“Partimizin genel merkezine her ay 5-6 heyet gelir. Son 1 yıldır genel merkezimize gelip giden fon yöneticilerinin dünyada yönettiği toplam para, herhalde dünya ekonomisinin toplamı kadardır. Türkiye ekonomisinin büyüklüğü 800 milyar, tek bir fon 9,5 trilyon dolar yönetiyor. 6 ay öncesine kadar Türkiye ekonomisiyle ilgili görüşlerimizi soruyorlardı. 6 önce ‘İktidara gelince siz ne yapacaksınız?’ diye sormaya başladılar.
"Konut Finansman Kurumu’nu kurmanın zamanı geldi"
Konut açısından yepyeni bir finansman modeline ihtiyaç var: Konut Finansmanı Kurumu (KFK). Bu kurumlar orta ve alt gelirli vatandaşların oturduğu evlerin finansmanını sağlıyorlar. Japonya’da, Almanya’da, ABD’de var. Türkiye’ye de kurma zamanı geldi. Deprem olmuş bölgelerde acil konut açığımız var. İstanbul, Bursa, İzmir, Bingöl, Hakkâri var. Deprem olduktan sonra konut inşa etseniz ne, etmeseniz ne? Buraya çok büyük kaynaklar gerekiyor. Bunun yolu gelişmiş ekonomilerde KFK’dan geçiyor. Bunu en geç 6 ayda kurarız. Finansal kuruluşlar için de yepyeni bir yatırım aracı haline gelir.
"Bürokraside sil baştan yapmayacağız"
Bütün kamu yönetimine bir sil baştan yapmayacağız. ‘Süngeri çektik, hepsini attık’ değil. Şu an hâlâ kamuda; düzgün, işini bilen insanlar var. Kamu içerisinde o işi yapabilecek iyi yöneticilere bakacağız ve atamaları gerçekleştireceğiz. Bütün bürokraside sil baştan doğru değil. Başarılı alanlardaki devlet hafızasının devam etmesi gerekiyor.
"Kurumların ayağa kalkması en fazla 1 aydır"
Her alanda kurumları ayağa kaldırmak gerekiyor. Devlet kurumu diye bir şey maalesef kalmadı demeye dilim varmıyor. Çünkü çok önemlidir devlet kurumları. Çok çok zayıflatıldı. Kurumların ayağa kalkması en fazla 1 aydır.
"Merkez Bankası başkan adayı önce toplumun terazisine çıkacak"
“Merkez Bankası şu anda Sayın Erdoğan’ın kullandığı bir kasa. Biz ne yapacağız? Merkez Bankası başkanı adayları önce TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kendilerini anlatacaklar. Ardından soru cevap seansı başlayacak. Milletvekilleri de basın da soracak. Önce toplumun terazisine çıkacak. Sunuşundan ve sorulara cevabından anında kanaat oluşur. BDDK Başkanı, TÜİK Başkanı da böyle. Gitsin anlatsın bakalım nasıl yöneteceğini.
"Hazine zaten AFAD’a para verecek, kimi kandırıyorsunuz?"
Merkez Bankası, birikmiş kârının bir kısmını AFAD’a bağışladı. Sen zaten kârını Hazine’ye devredeceksin. Hazine de zaten paraya ihtiyacı varsa AFAD’a para verecek. Kamu kuruluşlarının bağış yapması ne demek? Devlet sağ cebinden sol cebine koyuyor. Ziraat Bankası’nın kârıysa da Halk Bankası’nın kârıysa da Merkez Bankası’nın kârıysa da Hazine’ye gidiyor. Hepsi Hazine’den AFAD’a verilmesi gereken paralar. Kimi kandırıyorsunuz?
"Sayıştay susturulmaya çalışılıyor"
Nihayetinde Sayıştay bunları denetler. Kimin adına? TBMM. Meclis üzerinde ve Sayıştay üzerinde bu kadar baskı varken normal şartlarda bir denetim mümkün mü? Sayıştay raporları çıkarken örtülmeye çalışılıyor. Sayıştay bir şey derken susturulmaya çalışılıyor.
"Cep telefonu fiyatına araba alınabiliyordu"
Ekonominin başında olduğum ilk 10 yılda millî gelir üçe katladı. Geçen hafta berberde genç bir arkadaş ‘22 yaşında mezun olup işe girdim. Aylık maaşımla, taksitle araba aldım. Şu an 32 yaşındayım, hâlâ aynı arabaya biniyorum. Yenisine gücüm yetmez’ dedi. İnsanlar, o zamanlar cep telefonu fiyatına araba alabiliyordu. Gençler KYK burslarından biriktirdikleriyle Avrupa’da tren turu yapıyorlardı . Demek ki bu ülke iyi yönetildiğinde ayağa kalkıyor.”