Bahçeli, bugün partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları şöyle:
Gazetecilerin gününü kutladı
"Bu haftaki Meclis grup toplantımıza başlarken hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, başarılı ve huzurlu bir hafta geçirmenizi diliyorum. Yurt içinde ve yurt dışında, televizyon ekranlarından, sosyal medya platformlarından, radyo kanallarından toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza, gönül ve kültür coğrafyalarımızda yaşayan değerli kardeşlerimize en kalbi selamlarımı iletiyorum.
Sözlerimin başında, bütün gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta, Sakarya Meydan Savaşı için “Melhame-i Kübra”, yani çok kanlı savaş manasına gelen terimi kullanmıştı. Gerçekten de öyleydi ve bu savaş Milli Mücadele’nin dönüm noktasıydı. 22 gün 22 gece süren ve nihayetinde zaferle mükafatlanan Sakarya Savaşı, bütün menfi ahvale rağmen istiklal umudunu yeşertmişti. Bu savaş sonucunda bir hilal uğruna 5 bin 713 şehit vatan topraklarına aşılamaz ve alınamaz mukaddes bir sur çekmişti.
Merhum dava büyüğümüz Dündar Taşer’in bu muazzam zaferle ilgili isabetli yorumu da şöyleydi: 'Türk’ün cezri, -diğer bir ifadeyle geri çekilmesi- Sakarya’da bitmiştir. Yeni bir med devrine -kısaca yükseliş dönemine- girme çabasındayız. Bu med olacak ve Türk milleti eski azametine kavuşacaktır. Bunun sancıları ve ızdırapları içerisindeyiz'.
"102 yıl evvel cumhuriyete giden yolların taşları döşendi"
Sakarya Savaşı devam ediyorken Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa, kendisine intikal eden raporlardan etkilenmiş, bu suretle orduyu daha gerilerde sağlam bir hatta çekerek savunma yapılmasını Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’ya teklif etmişti. Fevzi Paşa ise bu düşünceyi reddetti ve 'Adım adım savunma yaparak başarıya ulaşılacağını' açıkladı. Nitekim dediği gibi de oldu ve zafer Türk milletinin hanesine yazıldı. 102 yıl evvel, 'adım adım savunma stratejisiyle' Türk’ün makus ve meyus talihi değişmiş, müstevli ilerleyişi püskürtülerek cumhuriyete giden yolların taşları döşenmişti.
Bugün de planlayıp tatbik ve temin ettiğimiz, 'adım adım 2023 stratejisiyle' cumhuriyetin 100. yılına giden sürecin dört başı mamur hazırlıkları yapılmaktadır. Biz adımlarımızı adam gibi attıkça önümüze engeller çıkmaktadır. İstesek de istemesek de hayatın ve siyasetin doğasında yer etmiş çetin mücadelelere zaman zaman maruz ve muhatap kaldığımız hepinizin şahit olduğu gerçekler arasındadır. Varsın olsun, ne gam ne tasa, yaşadığımız müddetçe gecesine dalıp da şafağıyla uyanmadığımız hiçbir gün şimdiye kadar olmamıştır. Gene merhum Dündar Taşer’in dediği üzere, 'çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurduğumuz da tarihi tecrübelerle sabit ve varittir'.
53 yılını geride bıraktığımız siyasi mücadelemizin her etabı zorluklarla geçmiş, yürüdüğümüz her yol dikenlerle tuzaklanmıştır. Elbette bu kutlu yolculuk ikna edilmişlerle değil inanmışlarla, kapı arasından bakanlarla değil kapıyı omuzlayıp içeri giren serdengeçtilerle yürünmüş, bundan sonra da böyle olacaktır. Aka karışmayıp tavaya bulaşmayanlarla, balkondan seyredip suya sabuna dokunmayanlarla ne can beraberi olunacak ne de ülkülerimizin peşinden gidilecektir.
Türk milletinin karşısında birikmiş tehditler, bilenmiş tehlikeler aynısıyla Milliyetçi-Ülkücü Hareket içinde geçerlidir ve bu durum normaldir. Çünkü bizim siyasetteki gayemiz Türk milletinin hayat ve varlığının muhafazası, yeri gelirse de hesapsızca müdafaasıdır. Bu yıl içinde yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri için vakit daraldıkça, zaman kısaldıkça, vade yaklaştıkça hain proje elemanları, oyun uşakları, siyaseti zillete düşmüşlerin iç yüzü birer birer deşifre olmaktadır.
Diyebiliriz ki, 2023 yılı bir turnusol kağıdı gibi her melaneti, her rezaleti, her melun niyeti açığa ve ortaya çıkaracaktır. Hatta bu süreç başlamıştır. 2023 seçimleri, iftira ile iffet, irade ile ihanet arasında geçecektir. 2023 seçimleri, üniter milli devlete sadakat besleyen Türkiye sevdalılarıyla; geleceklerini dağılmaya, çözülmeye, ufalanmaya bağlayan federasyoncular arasındaki bir seçime sahne olacaktır."
"Türkiye’nin önünü kesmek, yükselişini durdurmak, ayağına zincir vurmak, onca yapılanı yıkmak, onca yatırımı ve hizmeti baltalamak amacıyla faal halde olanlar aynı kuyrukta sıraya girmişlerdir" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Karşımızda belirginleşen husumet cephesi kalabalık ve karanlıktır. Seçime kadar her türlü provokasyonun sahnelenmesi muhtemeldir, beklenmelidir. Zillet ittifakına aleni dayanak ve destek olan küresel emperyalizm bütün çakallarını aramıza salmıştır.
Yıkım kuryeleri, hıyanet yetiştirmeleri, Soros’un uşakları, FETÖ’nun itleri, PKK’nın piyonları, yabancı istihbarat örgütlerinin taşeronları, cumhuriyetin 100. yıl dönümünü, Cumhur İttifakı’nın kutlu yürüyüşünü sekteye uğratmak amacıyla zillet ittifakının yanında hizalanmışlar, ikmal kanallarını da ardına kadar açmışlardır. Nitekim iğrenç oyunu görüyoruz, 5. kol faaliyetinin açıkça farkındayız. Çorak tarlada bostan bitirmeye çalışan müptezellerin siretlerini de suretlerini de az çok tanıyoruz. And olsun, alayına birden Türk’ün gücünü göstereceğiz.
Türk milletiyle uğraşmanın, Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’na kumandalı saldırı pozisyonuna geçmenin bedelini çok ağır ödeteceğiz. Zillet ittifakının siyasetsizliği ortadadır. Program, hedef ve vizyon yokluğu tescillenmiştir. Türkiye’ye bağlılıkları, Türk milletine mensubiyetleri ise komalıktır. 5 Ocak 2023'te 10. toplantısını yapan bu kirli ve kriminal siyaset ittifakı yine aday çıkaramamış, yine aday belirleyememiştir.
Yaklaşık 9,5 saat toplantı yapıp da cumhurbaşkanı adayını tespit edemeyen, üstelik nevzuhur bir aday üzerinde uzlaşmak için yeni bir istişare süreci başlatma kararı alan zillet partileri, bir bakıma iflas bayrağını çekmişlerdir. Ortak aday çıkarmak için Altılı Masa'daki parti başkanları görüşmüşlere başlayacaklarmış.
İnsan merak etmeden duramıyor, peki bugüne kadar ne görüştünüz, neyle avundunuz, neleri konuştunuz, neyin hesabını yaptınız? 12 Şubat 2022'den bu tarafa toplanıp toplanıp dağılıyorlar, boşa dönen değirmen taşı gibi patırtı gürültü çıkarmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlar. Tarafsız bir cumhurbaşkanı hedefini telaffuz etmelerine rağmen, altılı masanın himaye ve vesayetine A’dan Z’ye bağlanmış bir cumhurbaşkanı kararında fikir ve görüş birliğine varmış durumdalar. Altılı Masa'nın adayı şayet cumhurbaşkanı olursa Türkiye’yi birlikte yöneteceklermiş.
Bu nasıl bir hezeyan, nasıl boş bir kafadır? Bu nasıl bir yozlaşmış siyaset ve demokrasi anlayışıdır? Doğru kararlar üretmeye yatkın bir demokrasi siyasal istikrar ve itibarın vazgeçilmez ilkesidir. Bu ilkenin çizik yemesi adalet ve hukuk ihlallerini teşvik etmekle kalmayacak ülkeyi yönetilemez hale sokacaktır. Asıl düşünüp tedbir almamız gereken hususlardan birisi de demokrasilerde süreç ve içerik sorunlarının yaygın cesametidir. Bu sorunun müsebbipleri her şeyden önce demokrasinin soysuzlaşmasına, gerçek manasından koparılmasına hizmet eden laçkalaşmış zihniyetlerdir.
Serok Ahmet’in, 'Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacaklar' itirafı, Altılı Masa'nın mahvı perişanlığını resmetmiş ve belgelemiştir. Böylelikle zillet ittifakının tüm tezleri, tüm önermeleri çürümeye terk edilmiştir. Siyasetlerinin çatısı çökmüş, koltuk krizi, güç rekabeti, yetki karmaşası, ikbal kaosu, rant paylaşımı, makam hırsı bunların maskelerini düşürmüştür. Kaldı ki biz farklı hiç bir şeyi zaten düşünmedik. Sağ olsunlar, bu kokuşmuş siyasetle ilgili öngörülerimizde yine yanılmadık.
CHP’sinden İYİ Parti’sine, DEVA’sından Serok’una kadar hiçbir zillet partisinin Türkiye’ye hizmet, millete dev eserler kazandırmak gibi bir derdi, özlemi, gayesi, niyeti yoktur, olmasını beklemek ise tamamıyla beyhudedir. Zillet ittifakı bir alternatif değildir. Zillet ittifakı hazır değildir. Zillet ittifakı yerli ve milli hiç değildir. Milletimiz bunların asıl maksatlarının, asıl yüzlerinin tamamıyla farkındadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, ne zaman itibar ve iftira suikastlarına uğrasa anbean gözden kaçırılmak istenen, saman altından su gibi yürütülmesi arzulanan bir tertip, bir tezgâh, bir plan derhal devreye alınmaktadır. Bize yönelik saldırılarla aziz milletimizi hedef alan tahrip düzeyi yüksek hazırlıklar yakın benzerlikler taşımaktadır.
Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin son kalesi, son siperi, düşman karşısında atılacak son kurşunudur. Milliyetçi Hareket Partisi’ni akıllarınca meşgul ettiklerini zannedip haklı ve tarihi mücadelesinde kuşkular uyandırmak isteyenler, Türkiye’nin ve Türk milletinin kuyusunu kazmak için gemi azıya alan işbirlikçi güruhtur. Olan biten ne varsa biliyor, izliyor, çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz.
Londra tefecilerinden, NewYork bankerlerinden, küresel sermaye çetelerinden ilhamını alıp, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin günümüz ayağına talip olan Demokrasi ve Atılım Partisi’nin başındaki zat, anayasanın 66. maddesini 2 Ocak 2023’te tartışmaya açma cüreti göstermiştir. Açıkladığı Temel Haklar ve Eylem Planı, sömürgecilerin siparişidir.
Selamsız sabahsız Babacan, aynısıyla, 'anayasamızın 66. maddesini, çağımızın gereği olarak kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı' teklif etmiştir. Anayasanın mezkûr maddesi, 'Türk Vatandaşlığı' üst başlığıyla şöyledir:
'Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz. Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.'
Devası derdine kafi gelmeyen bu tulumba partisinin Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı da, kendisine sorulan, 'anayasadan Türklüğü çıkarıyor musunuz” sorusuna, 'doğru' cevabını vermiştir. Bu kurşun gibi sözlere CHP’den tek bir itiraz gelmemiştir. İyi Parti’den tek bir tepki duyulmamıştır. Zilletin diğer paydaşları da suspus vaziyettedir. Şimdi sormak lazımdır, Devanın icazetli başkanını, Türklüğün nesi ve neresi rahatsız etmektedir? Türklüğü anayasadan çıkarmayı cesedimizi çiğnemeden nasıl başaracaktır? Buna nasıl kalkışacaktır Zillet ittifakının her bir ortağı aynı görüşte midir, aynı düşüncede midir?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapan bölücü bir şahsın parti genel merkezinde verdiği bir röportaj sırasında, orada bulunan Türk bayrağını kaldırtması yalnızca skandal değil suçtur, cinayettir, kepazeliktir, bağımsızlığımızın sembolü al bayrağa adice bir hakarettir. Bunlar bayraksızdır, bunlar milliyetsizdir, bunlar cibilliyetsizdir. Allah muhafaza, eğer ellerine fırsat geçerse Türkiye’yi emperyalizmin kursağına teslim etmeleri kaçınılmazdır. Bu azgın tehdide seyirci kalamayız, bu alçak teşebbüse sabır gösteremeyiz, tahammül edemeyiz, asla da etmeyeceğiz.
Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde, Türklükle hesaplaşma sayfası açanların, özerklik emelini canlandıranların, HDP’nin sırtını sıvazlayanların, PKK’yla dayanışma içinde olanların akıl hocaları, ahlaksız rehberleri esasen her vatan sevdalısının hafıza kayıtlarında mahfuzdur. Türklüğü anayasadan ayıklayıp etnik kimlik mertebesine çekecek bir şerefsiz henüz anasından doğmamıştır. Böylesi bir hıyanet ve hezimete her kim teşne ise karşısında Milliyetçi Hareket Partisi’ni bulacaktır. Şeytan oradaysa iman buradadır, haydi hodri meydan. Biz adamı yüzünden, satılmışı da gözünden tanırız.
Milletimin hiçbir ferdi yılgınlığa kapılmasın, düzelir böyle kalmaz, yıkılır güze kalmaz, hesap sorulur mahşere bırakılmaz. Cıngıllı fistan olanlar karşımıza geçip güllü gülistanlık taslıyor. Delikli kapla su taşımanın çabasıyla oyalanıyorlar. Çürük merdiven bulmuşlar dama çıkmanın arayışındalar.
Milliyetçi Hareket Partisi’ni olmadık suçlamalarla durdurmaya, Cumhur İttifakı’nda çatlak oluşturmaya çalışıyorlar. Bizim görüş açımızı kapatarak 2023’te Türk’e kefen biçmek için kumpas planları yapıyorlar. Yunanistan’ın Ege’deki tacizlerine sesleri çıkmaz. Bölücülere, teröristlere, canilere hiçbir tavır gösteremezler. Dahası Türkiye lehine tek bir laf etmezler, edemezler. Zalimlerin yanında, yeminli Türkiye düşmanlarının yolundadırlar. Türkiye, zillet ittifakına bırakılmayacaktır. Cumhur İttifakı, Türkiye’ye sahip çıkacaktır. Cumhur İttifakı, Türk ve Türkiye Yüzyılını inanç ve irfanla inşa edecektir. Yorulmayacağız, yolumuzdan dönmeyeceğiz. Düşmanca senaryolara taviz vermeyeceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisi’ni sosyal medyaya yuvalanmış trol teröristler eliyle fitne anaforuna çekmeyi amaçlayıp çarşaf çarşaf iftira kusan vatansız namussuzlara, 2023’ü zilletle karalamak isteyen devlet muhalifi namertlere Allah şahit olsun ki müsaade etmeyeceğiz.
Endülüs’ü fetheden Tarık Bin Ziyad’ın dediği gibi, arkamızda düşman gibi deniz, önümüzde deniz gibi düşman olsa da geri dönmeyeceğiz, sabır ve sadakatle ömür verdiğimiz haklı mücadelemizden ödün vermeyeceğiz, menfur bir cinayetin içine tertemiz davamızı, pirüpak dava arkadaşlarımızı çekmek için kudurmuş gibi faaliyete giren kansızlara eyvallah etmeyeceğiz, tamam demeyeceğiz.
Sabrın boyun eğmek değil, mücadele etmek olduğunu cümle aleme hep birlikte göstereceğiz. Allah’tan korkmayıp cennetten çıkmayanlar, çakal olup Bozkurt’a diş gösterenler, münafıklığın her türlü yüzünü sahneye sürenler, densizin devesi gibi çan çan ötenler, şunu özellikle unutmasın ki, tek başıma kalsam da davayı çiğnetmeyeceğim, tek bir ülküdaşımı ezdirmeyeceğim, sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım.
Karın ağrısı çekenlere, bir cinayet üzerinden siyasi kurgu yapanlara tekrar haykırıyorum, adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Acaba yutar mıyız diye hesap yapanlara sesleniyorum, deneyin de görün anyayı Konya’yı, Cumhur İttifakı haram otobanı olmuş pis boğazınızda lokma lokma kalacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, aklınızı alacak, şer odaklarını şaşkına çevirecektir.
Davamız dualıdır, Türk milletinin hasıdır, Türk-İslam ülküsünün sancağıdır, siyasetteki şehitlik anıtıdır, Kızılelmanın duvağıdır, Turan ülküsünün ve İ’la-yi Kelimatullah’ın eğilmeyecek duruşudur. Milliyetçi Hareket Partisi'ni suç örgütleriyle ilişkilendirip Türkiye üzerinde hain projelerini uygulamaya heveslenenlerin son neferimize, son nefesimize, son damla kanımıza kadar karşısındayız, karşısında duracağız.
2023’e girdik gireli kapımızın önünde nümayiş yapan, açığımızı kollayan, ensemizde boza pişiren, bizi terörize ederek köşeye sıkıştırma amacı güden hangi mendebur varsa bugüne kadar konuştu, şimdi sıra bizdedir.
Madem herkes sırasını savdı, herkes taşları döktü, şimdi söz sırası bize gelmiş demektir. MHP milletinde ve milletinde erimiş bir kahramanlık mefkuresidir. Allah'ın dağına göre kar verdiğini biliyorum. 30 Aralık 2022 Cuma günü Ankara'nın Çukurambar semtinde hunhar bir suikast vuku buldu. Sislerin dağılması, önünün ve ardının aydınlığa kavuşması için beklemeye başladık. Her gelişmeyi yakından takibe başladık. Ortada güpegündüz işlenmiş bir cinayet vardı. Kanlı saldırı gerçekleştikten hemen sonra MHP'ye organize ve örgütlü bir saldırı ivme alarak hız kazandı.
Tüm FETÖ'cüler, partimize karşı algı operasyonlarıyla yeni bir kalkışma başlattılar. Cinayetin gölgesi MHP'ye düşürülmek istendi. Bir iç hesaplaşmanın olduğu iddia edildi. Böyle zamanlar duygusal taşkınlığın akli melekeleri kilitlediği zamanlardır.
HDP'den CHP'ye, komünistten FETÖ'cüsüne bizi cinayetle aynı karede göstermek gibi vahim bir günaha ortak oldular. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz. Unutmayacak.
Adına zafer denilen casusların şebekesine dönmüş, marjinal bir partinin ümitsiz vakası hepimiz katilin kim olduğunu biliyoruz lafıyla savcıların iş alanına giren açıklamada bulundu. Gereğinin yapılmasını istemek çağrımdır. Cinayeti şova dönüştüren, Cumhur İttifakı'nı sarsmak için binlerce FETÖ hesabı açıldı. Pensilvanya menşeili sosyal medya saldırıları yoğun olarak yaşandı. Azılı MHP düşmanları, bu konuyu saptırarak siyasi bir hesaplaşmaya çevirdiler. TBMM'de yuvalanan terör seviciler meseleyi iyice karıştırmayı denediler. Bir yumrukla adeta ağaç devirmenin çabasına giren insanlık fukaraları ortalığa döküldü. İtibar ve itham dolu düzmece ithamlar zillet partilerinin, küreselcilerin, tescilli millet muhalefetlerinin eline tutuşturulup meseleyi sahiplenmeleri için siyasi istismar ortamı açıldı.
Biz onursuzları tanıyoruz, enselerinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Ne tuhaf ki ülkücüyü öteki gören Kılıçdaroğlu da sosyal medya mesajıyla suskunluğumuzun nedenini sorma gereği duydu. Suskunluğumuz asaletimizdendir, lakin bir lafa bakarız laf mı diye bir de söyleyene bakarız adam mı diye. Edebimiz el vermez edepsizlik edene. Sayın Kılıçdaroğlu, suskun değilim, sadece edepsiz imalarınızı seyredip gerekli notlarımı aldım, alıyorum. Bu siyaset defosu gençlerimizin mafyacılık oynadığını ileri sürdü. Neyi kastettiği ortaya çıkmış oldu. Bak Kılıçdaroğlu, senin yanında konuşlanan teröristlerle ülkücü Türk gençliğini sakın ola karıştırma. Sen her şeyinle zaten teslim olmuşsun, sen bir kimliksizsin, azılı katillerin dümen suyuna çoktan girmişsin.
Bizim zamanı geldiğinde teslim edeceğimiz Allah'a sadece can borcumuzdur. Kılıçdaroğlu, yüreğin varsa buraya gel, tek bir evladımı al da senin ciğerinin kaç okka ettiğini göreyim. PKK'nın boyunduruğuna girmiş bir partinin bize parmak sallayıp sütten çıkmış ak kaşık pozu vermesi milletimizin aklıyla alay etmektir. Böylesi tezgahlara karnımız toktur, CHP'yi bilen bilir, MHP'yi de bilen bilir.
Geçtiğimiz yıl siyasi cinayet iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, neleri bildiğini, kendisine hangi görevin verildiğini açıklamak durumundadır. MHP'yi uyuşturucu çeteleriyle, kiralık tetikçilerle, cinayet örgütleriyle eşitlemeye niyetlenmiş kim varsa şerefsiz kere şerefsizdir. Bizim üzerimize kan sıçratmak, katil yaftası vurmak Türkiye'yi kavga iklimine çekmek için el avuşturan kim varsa şerefsiz kere şerefsizdir. MHP'ye çamur atıp, 2023 seçimlerini zillet ittifakının lehine dönüştürmek için ganimet avcılığına soyunanlar şerefsiz kere şerefsizdir. FETÖ ile Pensilvanya'da işbirliği yapıp, MHP'nin üzerine saldırmak isteyen kim varsa şerefsiz oğlu şerefsizdir.
MHP, dört bir koldan süregelen saldırıyı muhakkak defedecektir. Vatansızların taşlamasıyla kervanın yolundan döndüğü nerede görülmüştür. Şimdi bakıyoruz bütün kirli çamaşırları, FETÖ operasyonunu, gavur uzantılarını birer birer teşhis ediyoruz. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi huyu vardır. O zaman geldiğinde saldırganların, 'kullanılmışız, kandırılmışız, pişmanız' demelerine kimse aldırış etmeyecektir. Bunların yaptıklarını ne yarına ne de yanlarına bırakmayacağız. Yargı sonucunu sabırla bekleyip, suikastın iç örgüsünü görmeyi beklemek en doğrusudur. Genel başkan olarak sorumluluk taşıdığım süre içinde kendimde sır olarak sakladığım görevden alma nedenlerini yeri geldiğinde paylaşırım. Hayatları boyunca bir ülküdaşımızın elinden tutmamış, hayrı dokunmamış, acımızın ve sevincimiz içinde yer almamış ne kadar haşarat varsa cinayeti malzeme olarak kullanmaktadır. Mezar başında video çekip yayınlayanlar, gözyaşı dökenken kayda aldıranlar fırsatçı vampirlerdir, ülkücülükle alakaları yoktur.
Suç örgütü mensuplarının iki elimizle yakalarından tutacağımız günler de uzakta değildir. Hakkımızı ve hukukumuzu ziyan ettirmeyeceğiz. MHP'yi mafyayla ilişkilendirmek bir cinnettir. Ülkücüden mafya olmaz. Ülkücüden olsa olsa vatan ve millet için delikanlı olur. Davamız mazlumların iç çekişidir. Davamız Hak yoludur, Allah yoludur. Bu dava güneşi mazlum milletin, bu yolda dert, hüzün bizimdir.
Edep kibri kırıp tevazuya sarılmaktır. Milliyetçi hareket edeplidir. İmansızlara itibarımız yoktur, Türk düşmanlarının kara kampanyalarına inanacak tek bir dava arkadaşım yoktur, olmayacaktır.
Özü itibarıyla biz gibi davranmayıp, acılarımızı, anılarımızı çıkarlarına alet edenlere karşı her zaman uyanık olduk. Başını ülkücü çekmediği hiçbir olayda yerimiz yoktur. Bir olacağız, hazırlıklı duracağız, mertçe mücadele edeceğiz, 2023'te cumhurun zaferine hep birlikte kavuşacağız. Asiller irade, acizler şikayet, basitler ise yalan söyleyip iftira eder. Unutmayınız zafer inananların olacaktır. Alayınızı saygılarımızla selamlıyorum."