CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Suriyeli kardeşlerimize vatandaşlık verebiliriz” sözlerini değerlendirdi ve "Komşuda yangın var diye o yangında perişan olanları nüfusumuza kaydetmeye mecbur değiliz. Türkiye'nin çevresine yardımcı olabilmesi için önce kendisine sahip çıkması lazım. Kendisi olmaya devam edebilmesi lazım" dedi.
Doğan Haber Ajansı’nın (DHA) haberine göre, CHP'nin eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Ramazan Bayramı'nı memleketi Antalya'da karşıladı. Baykal, her zaman olduğu gibi bu bayramda da bayram namazı için Kaleiçi'nde Tekeli Mehmet Paşa Cami'ne geldi. Bazı partililerin de eşlik ettiği Baykal, cami çıkışında açıklamada bulundu.
“Bir terör belasıyla uğraşırken ikinci bela"
Tüm İslam aleminin Ramazan Bayramını kutlayan Deniz Baykal, şöyle dedi:
"Bayramlar genellikle hak edilmiş mutlulukların kutlandığı dönemlerdir. Elbette Ramazan ayını hakkıyla idrak edenlerin bu bayramı yaşamak hakkıdır. Ama bayramlar kendimizi sorgulamamız için de bir fırsat olmalıdır. Bizlerin, İslam dünyasının kendimizi sorgulamamız için pekçok neden var. Maalesef çok büyük acılar yaşıyoruz. Bu acıları büyük bir iyi niyetle göğüslemeye gayret ediyoruz. Sabırla bu acılara tahammül ediyoruz. Ama bunlardan kurtulmanın yollarını daha iyi bir şekilde düşünmek ve bulmak durumundayız. Yaşadığımız terör maalesef yeni bir nitelik kazanarak ülkemizi tehdit etmeye devam ediyor. Bir terör belasıyla uğraşırken şimdi yeni bir terör belasına daha muhatap olduğumuzu üzüntüyle görüyoruz.”
"İslamiyet'i teröre karşı korumamız lazım"
Olayın sadece terörle mücadele olmanın ötesine geçmeye başladığına değinen Baykal, şöyle devam etti:
"Bizim özellikle inancımızı, İslamiyet'i teröre karşı korumamız lazım. Kendimizi teröre karşı korumadan önce yapılması gereken şey dinimizi, İslamiyet'i, Müslümanlığı terörün tutsak, rehin almasına, terörün istismar etmesine izin vermemenin yolunu bulmalıyız. Bunun için İslamiyet'i gerçek anlamıyla, derinliğiyle, güzelliğiyle, insancıllığıyla herkesin anlamasını sağlayacak bir büyük atılım yapmaya ihtiyacımız var. İslamiyet'i çarpıtmalarına, kendi amaçları için kullanmalarına izin vermemeliyiz. İslamiyet'i rehin, tutsak almak isteyenlere karşı bu dinin ilim-din adamlarının, düşünürlerinin, yetkililerinin sesini daha yüksek çıkarmaya ihtiyaç var. Gerçek İslamiyet'i sahiplenmeliyiz ve İslamiyet'i kendi kafalarına göre yorumlamalarına izin vermemeliyiz."
"4 milyon Suriyeliyi ağırlıyoruz"
Bayramların dayanışma günleri ve bu bayramda özellikle dayanışmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Baykal, "Çünkü içeride yangın var. İnsanlar, aileler, milletler paramparça oldu. Büyük acılar yaşanıyor. Bu acılar karşısında dayanışmaya, elele vermeye, birbirimize sahip çıkmaya ihtiyaç var. Türkiye bu konuda üzerine düşeni bütün insanlığa örnek olacak şekilde yapıyor. Bu konuda kimsenin bize bir suçlama yöneltmeye hakkı yoktur. 4 milyona yakın Suriyeliyi Türkiye'de ağırlıyoruz. Onlara karşı insanlık, Müslümanlık, komşuluk görevimizi en iyi şekilde yerine getiriyoruz. Dayanışma güzeldir ama dayanışmayı yapabilecek konumda olmaya devam etmek herşeyden daha önemlidir" diye konuştu.
"Nüfusumuza kaydetmeye mecbur değiliz"
Komşuda yangın olunca çoluk, çocuğuna sahip çıkıldığını belirten Deniz Baykal, açıkta kalan insanları evlerinde kabul ederek, ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını, onlara gerekli desteğin verildiğini anlattı. Baykal, şöyle devam etti:
"Türkiye bunu yapmıştır. Elbette komşuda acı çekenlere yardımcı olmak görevimizdir. Onu yapıyoruz. Evimize alıyoruz, bağrımıza basıyoruz, ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Ama komşuda yangın var diye o yangında perişan olan insanları nüfusumuza kaydetmeye mecbur değiliz. Türkiye'nin çevresine yardımcı olabilmesi için önce kendisine sahip çıkması lazım. Kendisi olmaya devam edebilmesi lazım. Kendisini güçlü bir şekilde ayakta tutmaya devam etmesi lazım. Çevremizdeki faciaların bizi de çekim alanı içine sürüklemesine fırsat vermemek lazım. Türkiye'nin kendisini, gücünü, sorumluluğunu bilmesi lazım. Yardımlaşma, dayanışma evet ama Türkiye, Türkiye olarak kalmaya devam etmelidir."