Demokratik Toplum Kongresi tarafından dün Diyarbakır'da düzenlenen Newroz kutlamasına yaklaşık bir milyon insanın katıldığını belirten Buldan, "Dünkü Newroz kutlamalarını yandaş medya Tayyip Bey’den aldığı talimatla hiçbir şekilde ekranlara yansıtmadı. O meydanları görmediler. Bir araya gelen milyonları, milyonların taleplerini göstermediler" diye konuştu.
Partisinin Diyarbakır Çınar'da düzenlenen mitingde konuşan Buldan, dün, Van, Diyarbakır, İzmir, Batman ve Mardin'de yapılan Newroz kutlamalarında milyonların özgürlük ve barış talebiyle bir kez daha bir araya geldiğini ve Ankara'ya mesaj verdiğini söyledi.
"Bugün Türkiye'de, Kürtlerle-Türkleri, Alevilerle-Sünnileri, Lazlarla-Çerkesleri, halkları birbirine düşman gösteren ve kutuplaştıran bir zihniyet var" diyen Buldan, "Bu ülkenin demokratik bir siyasete kavuşması bizim elimizde. İşte bunun için hani diyorlar ya '31 Mart ders verme zamanı değildir'. Tam da AKP'ye ders verme, sandıkta hesap sorma zamanıdır. Sandıkta hesabımızı soracağız. Su uyur, AKP uyumaz. Bu yüzden de uyanık olmalıyız" dedi.
Buldan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Sevgili halkımız AKP’nin HDP’ye, Kürtlerin partisine, emekçilerin, kadınların partisine yaklaşımını biliyorsunuz. Dün Tayyip Bey aynen şunu söylemiş: "31 Mart’ta bu devranı değiştirelim". Doğru söylemiş, bu devran değişecek Tayyip Bey. 31 Mart’ta senin devranın bitecek, senin devranın değişecek. Bazen bilmeyerek de olsa doğru şeyler söylüyor, doğru laflar ediyor. Bu devranı değiştirelim diyor. 17 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar, yalanla dolanla, yolsuzlukla, hırsızlıkla yönetiyorlar. Ama dün çıkmış demiş ki bu devranı değiştirelim. Devran dönecek! Elbette ki devran dönecek. Halk senin çekini yazmış, 31 Mart’ta sana bu çeki verecek, bu çeki gösterecek.
Dün Diyarbakır Newroz’unda, bir milyona yakın insan Newroz meydanında bir araya geldi. Tabii ki bu sadece Newroz ateşinin yükselmesi değildi. Bu aynı zamanda Kürt halkının iradesinin de yükselmesiydi. Ancak dünkü Newroz kutlamalarını yandaş medya Tayyip Bey’den aldığı talimatla hiçbir şekilde ekranlara yansıtmadı. O meydanları görmediler. Bir araya gelen milyonları, milyonların taleplerini göstermediler. İnanın bir milyon karınca bir araya gelse, haber değeri olurdu. Ama bir milyona yakın insan bir araya geldi. Bunu ekranlarına yansıtmadılar. Çünkü bunu yansıtacak cesareti kendilerinde bulamadılar. Bir milyon insanı ekrana taşımak elbette ki cesaret ister!
Çünkü onlar diyorlardı ki "Kürtler bitti, HDP bitti, artık bin kişiyi bile bir araya getiremiyor". Ancak dün Van'da, Amed’de, İzmir’de, Batman’da, Mardin’de milyonlar bir araya geldi; özgürlük ve barış taleplerini bir kez daha ifade etti. Halkımızın dünkü talepleri önemliydi. Bir kez daha Ankara’ya mesajlar verdi, bir kez daha Ankara’ya Kürt halkının bitmediğini gösterdi. Ve talepler arasında barış ön plana çıktı. Özgürlük, demokrasi ve adalet ön plana çıktı. Tecridi istemiyoruz, tecrit kaldırılsın talebi ön plana çıktı. Yapılan her konuşmada, herkes Leyla Güven’e selam gönderdi. Bugün açlık grevinin 135’inci günü. Leyla Güven bedenini 135 gündür açlığa yatırdı. Kürtlerin talepleri arasında yer alan tecridin kaldırılması için bedenini açlığa yatıran yüzlerce insan var. Leyla Güven'in başlattığı ve ondan sonra dalga dalga yayılan talebi bir kez daha milyonlar haykırdı. Bugün buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Sayın Öcalan’ın bütün tutuklular gibi ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkı vardır. Bunu engellemek suçtur. Bunu engellerseniz, kendi yasalarınızı çiğnemiş olursunuz. Bunu da yapıyorsunuz. Kendi yasalarınızı uygulamıyor ve bu arada da suç işliyorsunuz! Sevgili Leyla Güven ve açlık grevinde olan Dersim Dağ, Tayip Temel, Murat Sarısaç, Sebahat Tuncel, Selma Irmak, Dilek Öcalan ve onlarla birlikte yüzlerce insanımız dikkate alınmalıdır.
31 Mart tarihi önemlidir, herkes çok önemsiyor. AKP çok önemsiyor, Tayyip Bey çok önemsiyor. Ama biz de önemsiyoruz. Çünkü yaptıkları her konuşmada, her mitingde tek hedefleri HDP. Türkiye’ye verecekleri, söyleyecekleri herhangi bir vaatleri yok. Tek bir vaatleri var. Her gittikleri yerde aynı şeyi söylüyorlar. HDP bölücüdür diyorlar, HDP'ye oy veren 6 milyon teröristtir diyorlar. Ve bununla birlikte milletvekillerimizi, belediye eşbaşkanlarımızı her gün sinevizyonlarda insanlara gösteriyorlar. Ellerinde kalan tek şey HDP’yi karalamak; hakaret etmek, yalan söylemek, iftira atmak.
Bugün Türkiye'de, Kürtlerle-Türkleri, Alevilerle-Sünnileri, Lazlarla-Çerkesleri, halkları birbirine düşman gösteren ve kutuplaştıran bir zihniyet var. İnanın ellerinden gelse Dicle nehrindeki balıkları bile birbirlerine düşman edecekler! Böyle bir zihniyetleri var. Ama biz HDP olarak bu ülkede herkesin kardeşçe, barış içerisinde, özgürce yaşaması için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Elimizi her zaman taşın altına koyduk, bundan sonra da koymaya devam edeceğiz. Çünkü bu ülkenin geleceği bizim elimizde. Bu ülkenin demokratik bir siyasete kavuşması bizim elimizde. İşte bunun için hani diyorlar ya “31 Mart ders verme zamanı değildir”. Tam da AKP'ye ders verme, sandıkta hesap sorma zamanıdır. Sandıkta hesabımızı soracağız. Su uyur, AKP uyumaz. Bu yüzden de uyanık olmalıyız. Sandıklarımıza sahip çıkmalıyız ve seçim günü Çınar’da da belediye eşbaşkanlarımızı en yüksek oy oranıyla kazandırmalıyız, başarmalıyız.