Erdoğan'ın kaldığı otele saldıran astsubay anlattı: Suikast girişimini kim planladı, nasıl kaçtılar?

Erdoğan'ın kaldığı otele saldıran astsubay anlattı: Suikast girişimini kim planladı, nasıl kaçtılar? 2020-08-11 06:40:55 - 2021-09-05 00:13:37    
Cumhurbaşkanlığı korumalarının bulunduğu odaya girerek bir tüfek ve tabanca aldığını, başka bir şey yapmadığını iddia eden Kuzu, sürekli telefonla konuşan Şükrü Binbaşı'nın, "Buradan derhal kaçmalıyız, helikopter gelmiyor." sözleri üzerine olay yerinden u

15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminde bulunanlardan Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu, savcılık ifadesinde darbecilerin 'FETÖ' bağlantısı, suikast planının ayrıntıları ve sonrasında olay yerinden nasıl kaçtıklarına dair bilgiler verdi. Kuzu, kendisine 'Öğretmen Arif' adlı birinin 1 dolar verdiğini, Fethullah Gülen'in "bereket olsun" diye gönderdiğini söylediğini aktardı.

DHA'nın haberine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı Marmaris'teki otele suikast için gidenler arasında yer alan Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığının "Paşa lakaplı üs imamı" olduğu iddia edilen Kuzu, yakalandıktan sonra Muğla Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde cemaat ile Konya'da görev yaptığı 2005-2006 yıllarında tanıştığını, İzmir'e tayini çıktığında da Bornova'ya gelen bu kişinin kendisini "Öğretmen Arif" olarak tanıtan başka bir kişiyle tanıştırdığını belirtti. 

Israrla soy ismini öğrenmek istediği bu kişinin kendisine bu yönde bilgi vermediğini, soru sorulmamasını rica ettiğini kaydeden Kuzu, "Arif ile yaptığımız sohbetlerde artık Fetullah Gülen'in ismi geçtiği gibi kitaplarını da okuyorduk. 2012 yılı temmuz ya da ağustos ayına kadar bu şekilde buluşmalarımız devam etti. O dönemlerde bana tayininin çıktığını söyledi. Israrlarıma rağmen nereye çıktığını söylemedi. Arif, bundan sonra görüşeceği kişi olarak 'Tahir' isimli, yine öğretmen olduğunu söyleyen bir kişiyle tanıştırdı. Tanıştığım bu 3 kişinin de ortak özelliği telefon kullanmamalarıydı" şeklinde konuştu.

İfadesini alan savcının sorusu üzerine "Paşa şeklinde bir lakabım yoktu. Bu şekilde bana sadece 2. Ana Jet Üssü Komutanımız (Tümgeneral) Kubilay Selçuk hitap eder" diyen Kuzu, dini sohbetlere katılan Yavuz, Arif ve Tahir'in üssün içinde olup bitenlerden haberdar olduklarını, kendisine de zaman zaman bazı istihbaratlar verdiklerini, buna göre görevlendirmeler yaptığını söyledi.

 

"1 doları Arif bana verdi"

Bir dolarlık banknotlarla ilgili soruyu da cevaplandıran Kuzu, şunları anlattı: 

"Bu dolarları 'Arif' diye bahsettiğim kişi verdi. Uzun bir süre önce (2008 veya 2010 yılı olabilir) bir sohbetimiz sırasında Arif bana bir dolarlık banknot verdi. Bu parayı Amerika'da bulunan Fetullah Gülen'in gönderdiğini, bereket olsun diye bu parayı cüzdanımda taşımam gerektiğini söyledi. Ben de gırgır olsun diye 'Hocanın başka işi yok mu, para dağıtıyor' şeklinde cevap vermiştim. Bunun üzerine ben de aldığım parayı cüzdanımda saklamaya başladım. Bu para halen Çiğli 2. Ana Jet Üssündeki 621099 plakalı askeri araçtaki cüzdanımda bulunur. Aramızda daha sonra bu parayla ilgili bir sohbet geçmedi. Paranın seri numarasıyla ilgili de herhangi bir bilgim bulunmamaktadır." 

Erdoğan'ın oteline baskın nasıl planlandı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast için giden timin başında olduğu belirtilen Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığındaki Muharebe Arama Kurtarma (MAK) biriminde albay rütbesiyle görev yaptığı dönemde tanıştığı bilgisini veren Kuzu, ifadesinde Marmaris'teki saldırının detaylarını da paylaştı. 

Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz günü Taner Binbaşı'nın kendisini arayarak Gökhan Paşa'nın üsse geldiğini ve Ramazan Elmas Albay'ın odasında olduğunu haber verdiğini ifade eden Kuzu, Ateş'in kendisine bir görev olduğunu, 36 kişilik malzeme ayarlamasını istediğini aktardı. Görevin ne olduğunu sorduklarında Sönmezateş'in hava fotoğrafı gösterdiğini kaydeden Kuzu, şu bilgileri verdi:

"Sönmezateş, bize bu fotoğrafın bulunduğu yerde üst düzey bir PKK'lı yöneticinin olduğunu ve bunu alacağımızı söyledi. 'Ekibin genç ve toplama ve bu işin nasıl olacağını' sorduğumda bana bununla ilgili uzun zamandır hazırlanan özelci bir ekibin olduğunu, bizim artçı görev yapacağımızı söyledi. Bu sayede arkadaşların tecrübe kazanacağını belirtti. Sonra göreve 'hayır' diyen personel olup olmayacağını sordu. Biz de personeli motive edeceğimizi söyledik ve yanından ayrıldık. Saat 19.00 civarı Taner Binbaşı, Gökhan General'in çağırdığını söyledi. Yanına gittiğimizde tedirgin ve morali bozuktu. Görevin iptal olduğunu, herkesin evlerine gidebileceklerini söyledi. Ben de üzerimi değiştirmek için Hasan Üsteğmen'le Kaklıç'a gittim. Kendisiyle çay içerken Taner Binbaşı beni aradı. Derhal gelmemizi istedi. Dönüp Gökhan General'in yanına çıktık. Kendisi misafirlerin geleceğini, göreve bugün çıkabileceğimizi ancak gelecek misafirlerin ilk başta beklenilen sayıda olmadığını, bizim ekip dahil 27 kişilik malzeme hazırlamamız gerektiğini söyledi.

 

"Liderleri Şükrü Binbaşı'ydı"

Bir Skorsky, 14 civarında özel kuvvet personeli indirdi. Onları arabamıza alarak malzemeliğe götürdük. Liderleri daha önceden tanımadığım Şükrü Binbaşı'ydı. Gökhan General, Şükrü Binbaşı'ya 'Bu işin erbabı sizsiniz, bundan sonra biz size tabiyiz' dedi. Şükrü Binbaşı, belirlenen makineli tüfekçilere hava fotoğrafı üzerinden görevlerini anlatıyordu. Kursiyerlerin de önünde bir terör örgütü liderini almaya yönelik operasyon yapılacağını söylediğini öğrendim. Bu nedenle helikopter başına giderken kursiyerler yanımıza gelip 'Biz de gelelim' şeklinde coşkulu şekilde talepte bulunuyordu."

Kuzu, "O esnada Gökhan General'in uçuş ekibine bağırdığını duydum. Yüksek sesle, emirleri Genelkurmay adına Hulusi Akar'dan aldığını, derhal kalkmaları gerektiğini söylüyordu. Bu esnada kim olduğunu hatırlamıyorum ancak bizim ekipten biri bana 'Cumhurbaşkanı'nı almaya gidiyormuşuz' dedi. Ben de bu durumu içerisinde bulunduğum helikopterin teknisyenine sordum. Kendisi bana baş parmağını kaldırarak 'tamam' işareti yaptı." diye konuştu. 

Marmaris'e geldiklerinde buranın fotoğrafının kendisine gösterilen yer olmadığını anladığını, yerleşim yeri olduğunu, helikopterden inen özel kuvvetler ekibinin havaya ateş ederek sivilleri uzaklaştırdığını anlatan Kuzu, 50 metre önlerinden giden özel kuvvet ekibinin çatışmaya başladığını, silah sesleri duyduğunu söyledi.

"Teslim olun, roket atacağız"

Kuzu, "Villadan birisini çıkartıp bize doğru getirdiklerini gördüm. Şükrü Binbaşı, orada bulunan villanın içerisindekilere 'Teslim olun, yoksa roket atacağız' diye bağırıyordu ancak yanımızda roket yoktu. Bu şekilde bağırdıktan bir süre sonra el bombasına ait olduğunu düşündüğüm patlama sesi duydum." ifadelerini kullandı. 

Cumhurbaşkanlığı korumalarının bulunduğu odaya girerek bir tüfek ve tabanca aldığını, başka bir şey yapmadığını iddia eden Kuzu, sürekli telefonla konuşan Şükrü Binbaşı'nın, "Buradan derhal kaçmalıyız, helikopter gelmiyor." sözleri üzerine olayyerinden uzaklaşmaya çalıştıklarını ancak ateş altında kalınca Taner Binbaşı ile bir otele girdiklerini anlattı. 

Yanlarına gelen gelen özel kuvvet ekipleriyle kumsala indiklerini, oradaki evin içine girdiklerini aktaran Kuzu, burada da ateş altında kaldıklarını, silahını sürünürken kumsalda bıraktığını, önlerine gelen özel güvenlik görevlisinin tarifiyle ormanlık alana doğru ilerlediklerini ifade etti. Yaklaşık birkaç saat yürüdükten sonra mola verdiklerini kaydeden Kuzu, "Şükrü Binbaşı, bize Gökhan General ve ekibinin muhtemelen öldürüldüğünü, helikoptere yakıt alamadıklarını söyleyerek, bundan sonrası için hayati idame yapacağımızı söyledi. Kaçtığımız dönemde bizi yanına alan, yiyecek-içecek veren, konaklama imkânı sunan kimse olmadı. Kendi başımıza hayatımızı sürdürdük." dedi.

Nasıl yakalandılar?

Kuzu, "Bir dinlenme sırasında İsmail Yüzbaşı isimli özel kuvvetçi bize dönerek, 'Burada hizmet hareketinden olmayan var mı?' diye sordu. Kimseden cevap gelmedi. Bu konuşma olduğu sırada biz 18 kişiydik." ifadelerini kullanarak, daha sonra MAK grubundan ayrılarak kaçmaya devam ettiklerini bildirdi. 

Marmaris saldırında polisi şehit eden kişinin Şükrü Binbaşı olduğunu öne süren Kuzu, Şükrü Binbaşı'nın kendisine ve ekibe polisi kendisinin öldürdüğünü, kendisi ateş etmese polisin ona ateş edip öldüreceğini söylediğini net şekilde duyduğunu söyledi. Kuzu, güvenlik güçlerinden kaçtıkları sırada birkaç kez teslim olmaları yönünde teklifinin olduğunu ancak yine Şükrü Binbaşı'nın bu teklifi polisin kendilerini gördüğü yerde öldüreceği gerekçesiyle kabul etmediğini savunarak, rahatsızlanan Taner Binbaşı'yı hastaneye götürmek istediklerini, bu sırada da yakalandıklarını anlattı. 

"Astsubayların ağzı gevşek"



Kuzu, cemaat içerisinde faaliyet gösteren askerlerle ilgili de bazı iddialarda bulundu. Cemaate mensup kişilerin isimlerinin sorulması üzerine Kuzu, "Ben bu isimlerin hepsini tanıyorum. 57 kişi olarak belirttiğim kişilerin bu yapı içerisinde faaliyet gösterdiğinden eminim. Diğer 23 kişinin ise bu yapı içinde olduklarını duydum ancak emin değilim." dedi. Kuzu, birlik içerisinde bu kadar kişiyi tanımasının sebebini de şöyle açıkladı: 

"Normalde bu yapı 'tedbir kavramı' ile adlandırılan, kimsenin kimseyi tanımadığı, daha doğrusu hiçbir hizmet erbabının bağlı olduğu ağabeyi dışında kimseyi tanımadığı bir güvenlik tedbiri alır ancak astsubaylar olarak bizim en büyük zaafımız ağzımızın gevşekliğidir. Tedbir kavramına çok dikkat etmeyiz. Hizmet hareketinin içinde olduğunu düşündüğümüz bir astsubay varsa gider, onunla konuşur ve kendimizi de ifşa ederiz. Ben üs astsubayı olduğum için çok sayıda astsubay gelip kendisinin de bu gruptan olduğunu bana anlatmıştır. Öte yandan, Taner Binbaşı'nın bana 'Hocam' diye hitap ettiği doğrudur ancak bu hitap tarzı bu yapıyla ilgili değildir. Havacılıkta mesleğinde temayüz eden kişilere bu şekilde hitapta bulunulabilir. Ayrıca, bizim kursiyerlerimiz bulunduğundan da 'Hocam' diye hitap edildiği görülmektedir." 

"Olaylar nedeniyle üzüldüğümü beyan etmek isterim." diyen Kuzu, ifadesindeki itirafları nedeniyle can güvenliğinden endişe etmediğini, diğer arkadaşları ile aynı muameleye maruz kalıp, aynı yerde kalmak istediğini belirtti.

son dakika