Ergin, "Adalet Bakanlığı 2019 yılı başında bir açıklamayla, Cumhuriyet Başsavcılıklarına cinayet suçlarında soruşturmaları en çok beş ay içinde sonuçlandırıp iddianamelerini yazmaları hedefinin verildiğini kamuoyuna duyurmuştu. Buna karşılık Suruç’taki dosyanın seyrine bakıldığında, Adalet Bakanlığı’nın belirlediği süre hedefinin Şanlıurfa Adliye Sarayı’ndan içeri giremediğini görüyoruz" dedi.
"Şimdiden Türk yargı tarihine geçti" diyen Ergin, yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Sonuçta Suruç Devlet Hastanesi’nde meydana gelen toplu saldırı ile bu hadise hakkındaki iddianamenin bitirilebilmesi arasında tam 4 yıl 4 ay gibi uzun bir zamanın geçmesi gerekmiştir. Bu gecikme, muhtemelen Türkiye’de en azından son dönemde en uzun sürede sonuçlandırılmış soruşturmalardan biri yapıyor Suruç’taki adli süreci.
Dün görüştüğüm Şenyaşar ailesinin avukatı Bülent Duran, soruşturma sırasında dosyaya bakan savcının 11 kez değiştiğine de dikkat çekti.
Bu arada soruşturma üzerinde gizlilik kararı bulunduğundan müşteki taraf olarak Şenyaşar ailesi ve avukatları delillere ancak iddianamenin açıklanmasıyla birlikte erişim sağlayabilmiştir.
Üstelik Şanlıurfa 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 91 sayfalık iddianameyi savcılık tarafından kendisine iletildiği gün hemen kabul ederek davanın başka bir şehirde görülmesi için dosyayı bu konuda karar vermeye yetkili olan Yargıtay’a göndermiştir."
Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı ve milletvekillerini belirleyeceği 24 Haziran 2018 seçimlerinden 10 gün önce Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde seçim çalışmalarını sürdüren AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve beraberindekiler ile esnaf arasında başlayan kavga, Suruç Devlet Hastanesinde de devam etmişti. Kardeşi ölen Yıldız’ın akraba ve yakınları hastaneye kaldırılan Şenyaşar ailesine mensup üç kişiyi burada öldürmüştü. Dosya, olayların ilk yaşandığı yer olan iş yeri ve hastanede yaşananlar yönünden ikiye ayrılmış, sonrasında ise iş yeri önünde gerçekleşen olaylara ilişkin dava açılmıştı.