Yargıtay’da yıllarca Cumhuriyet Başsavcısı ve hakim olarak görev yapmış olan Ağaoğlu, Canan Kaftancıoğlu’na yaptığı “ayrılma” çağrısının gerekçesini Muhalif'ten Nursun Erel'in sorularını cevaplandırırken şöyle açıkladı:
“Canan Kaftancıoğlu, -görevimden ayrılmıyorum- demelidir, bu taktirde muhatabı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığıdır. Yürürlükteki hukuk mevzuatı uyarınca, Yargıtay bu noktadan itibaren Anayasa Mahkemesine başvurur ve CHP’ye ihtar verilmesini ister, bu ihtar kişiye yönelik olmaz, CHP Genel Başkanlığına dönük olur, yani Kaftancıoğlu’ndan görevinden ayrılması istenir. Ancak Siyasi Partiler Yasasının 104/2 maddesine göre böyle bir ihtarın yaptırımı yoktur. Anayasa Mahkemesi Kaftancıoğlu ile ilgili ihtar kararı verse bile bunun yaptırımı yoktur, çünkü AKP bu yaptırımlarla sürekli kendisi karşı karşıya kaldığı için geçmişte yaptırım maddesini iptal etmiştir. Açıktır ki AKP, bu hukuksuzluğu kamuoyuna -yargı kararı- adı altında sunmuştur. ”
Soru: Kaftancıoğlu, “ayrılmıyorum” diyerek İstanbul İl Başkanlığında bulunmaya devam edebilir mi?
Eminağaoğlu: Kaftancıoğlu, -ortada bir mevzuat var ve benim ayrılmama durumumu öngörüyor- diyecek ve yetkilerini kullanmaya devam edeecektir. Bundan sonra muhatap Yargıtayın başvurusu ile Anayasa Mahkemesi olur ve AYM yaptırım kararı verse bile bunun yaptırımı olmaz.
Soru: Ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarının çok gecikmeli olabileceğini gözlemliyoruz. Bu durumda ne olur?
Eminağaoğlu: Belli bir süre yok, bugüne kadarki kararlarına bakarsanız, 1-2 ay gibi sürelerde de açıklanmıştır, bazen de 7-8 yıllık gecikmeler de yaşanmıştır. Aynısı Erdoğan’la yaşandı
Soru: Sizin geçmişte AKP kurucusu ve üyesi Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlere katılmasına karşı çıkmanız, daha sonra da AKP’nin kapatılmasını istemeniz benzer nedenlere mi dayanmıştı?
Eminağaoğlu: AKP kurulduğunda (Erdoğan’ın) adli sicil kaydı vardı ve kurucu üye olamazdı, ama buna rağmen hem kurucu üye hem genel başkan oldu. O tarihte ben Yargıtay’da Siyasi Partilerle ilgili görevdeydim, yani bu konuya bakan Cumhuriyet Savcısı idim. Hazırladığımız iddianame ile AKP’den kendisinin görevden ayrılması istendi. Anayasa Mahkemesine de başvurularak partiye ihtar kararı verilmesi istendi. AYM ihtar kararı verdi ama kendisi -ben üyelikten ayrıldım, genel başkanlıktan ayrılmıyorum- dedi. Oysa o tarihte üstelik AYM kararlarının yaptırımı da vardı.
Soru: Buna rağmen seçime girmesi mümkün olabildi değil mi?
Eminağaoğlu: Yüksek Seçim Kurulu tarafından bütün bunlara rağmen, yani hem adli sicil kaydı bulunması hem de partide görevi olması gözardı edilerek seçmen pusulalarına ismi yazıldı.
Soru: Madem yüksek yargının ihtar etkisi var ama neden bu kararın yaptırımı yok?
Eminağaoğlu: Çünkü bu tür hukuksuzluklar nedeniyle en çok ihtarla karşılaşan parti AKP kendisi olduğu için mevzuatı kevgire döndürdü ve bütün yaptırımları ortadan kaldırdı. İşte AKP’nin Türkiye’de hukuku ne hale dönüştürdüğünün en önemli göstergeleridir bunlar. Sonuçta mevzuata göre, Kaftancıoğlu’nun yöneticiliğini düşüren bir karar değildir.
Soru: Nereye gidiyoruz sizce?
Eminağaoğlu: Sisteme aykırılıkları meşru gören bütün yasaları çıkarttılar görüyorsunuz, yani AKP gerek yasaları gerek yargı organlarını hep muhalefeti susturmak, muhalif sesleri, muhalefeti ve bütün kamuoyunu susturmak, kendisini etkisiz bırakacak her türlü durumu ortadan kaldırmak için yarattı bu ortamı, üstelik bu kararları yargı yoluyla yürürlüğe sokarak kendisi bedel ödememiş oluyor. Yani sorumluluğu üstlenmek yerine yargıda bırakıyor. Bu faşizmin en açık uygulamasıdır.
Soru: YARSAV eski başkanı olarak meslektaşlarınıza çağrınız var mı?
Eminağaoğlu: Meslektaşlarıma çağrım hukukun üstünlüğü neyi gerektiriyorsa gereğini yerine getirsinler. Yargıyı bağımlı kılan iktidara bedel ödeyerek hukukun üstünlüğünden ayrılmadan imza atsınlar, herkese Türkiye’de hukukun güvence olabileceklerini göstersinler. Siyasi iktidarın arka bahçesi olmayın diyorum...