İşte o röportajdan satır başları;
Senin adına açılan sahte twitter hesabı üzerinden paylaşılan, "IŞİD'li mücahitlerle sevişmek cihattır. Cenneti garantilemektir." Mesajı oldukça ciddiye alındı… Öyle ki Selahattin Duman bile bunu senin yazdığını düşünüp, hayli sert cümleler ile köşesine taşıdı. Ne hissettin?
İnan bu yeni bir durum değil. Ben artık iftiraya alıştım. Sanki benim kaderim de var bu. Ben çok fazla kötü ve art niyetli insanlar üzerinden imtihan oluyorum galiba. Bu iftira aslında bir sene önce atıldı bana ve defalarca yalanlamama rağmen maalesef insanlar bunu görmek istemedi. Düşünsene benim adıma açılan sahte bir hesap var ve bu hesaptan ben yazmışım gibi saçma sapan ve çirkin paylaşımlarda bulunuyor ve bunu da bazı insanlar sahte bir twitter hesabı olduğunu bilmesine rağmen bana mal edip, beni hedef gösteriyor.
Hürriyet köşe yazarı Selahattin Duman’ın seninle ilgili kaleme aldığı o sert yazıyı da sormak isterim. Ne hissettin okurken, neticede sahte bir hesabı sana ait zannederek, ciddiye alıp seni tefe tutmuş?
Selahattin Duman’ın yazısı evet beni gerçekten yaraladı. Bir haberi yazmak için önce onun doğruluğunu teyit etmek gerekir ancak kendisi öyle yapmamış. Kendisine hitaben bir yazı yazdım, “Hucurat çok güzel okusana” diye. Hucurat süresinin altıncı ayetinde diyor ki; . Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. Ben inanan bir insanım, benim gazeteciliğim ve yazarlığım bu ayet üzerine kurulu. Ama kendisi demek ki farklı yerlerden besleniyor. Ey Selahattin. Bizim gazeteciliğimiz ayetten beslenir. Senin beslendiğin yeri belediye vicdanla şerefle ilaçlasın demekten başka bir cümle bulamıyorum.
Senin gerçekte düşüncen ne peki IŞİD konusunda, nasıl bakıyorsun bu kanlı örgüte?
IŞİD’e bakışım nasıl olabilir ki? Kukla ve animasyon bir örgüt. Bu kadar kanlı ve vahşi bir örgüt mensupları ile sevişmenin cennetlik bir olay olduğuna dair bir cümleyi hangi akıllı ve vicdanlı insan kurabilir? Kaldı ki böyle gayri ciddi, ahlaksız ve basit ifadeler kullanabilecek bir karaktere sahip değilim. IŞİD’in yaptığı vahşi olayları onaylamam demek benim herhalde kalbimin bedenimden istifa etmesi anlamına gelir. Müslümanlıkla hiçbir alakası olmayan kişiler bunlar. Şeytani bir koalisyonun ipini çektiği bir savaşa sürükleniyor Türkiye, IŞİD de bunun bir parçası… Tüm evanjeliklerin, bütün siyonistlerin, Amerika’nın, İsrai’in içerisinde bulunduğu olaylar Ama kimse kestaneleri eline almak istemiyor, herkesin bir maşası var. Bu maşalar da çok güzel kullanılıyor. IŞİD üzerinden açıklama yapmak bile bana ar geliyor. Düşünsene böylesine karşı olduğun bir şey üzerinden bel altı vuruluyorsun. Kendi yiyemedikleri haltı masum olan bana yedirtmeye çalıştılar.
Duman’ın yazısında muhafazakâr insanları bonzaici ilan etmesini nasıl yorumluyorsun?
Ben asıl bu cümleyi kuran o kafayı merak ediyorum. O kafa neci acaba? İnsanlar kininden asıl kanı görmüyor. Bence ateş olmayan yerden değil de edebin ve ahlakın olmadığı yerden çıkan bir duman; Selahattin Duman. Ben mümkün mertebe o seviyeye düşmeyip ahlakımla yanıt vermek isterim. Muhafazakârlar bunu ilk kez yaşamıyor ki hep savaş altındalar, hep o kafayla mücadele etmek zorunda kalıyor. Mahalle baskısı hiç bitmiyor. Bakış açısı nedense hep bu ve bu kafa bir türlü değişmedi. Bu arada yaşadığım olay sonrası muhafazakâr kesimler bana çok güzel destek verdi. Açıkçası bu kadar destek beklemiyordum. İftiraya uğradım ama biliyorsun ki zaten arafta bir Esra’yım.
Tarzını değiştirmeyi düşünmüyor musun, hani daha sıradan giyinsen vs. belki bu kadar dikkat çekmezsin?
Hayır, hiç düşünmüyorum. Annem diyor ki; “Kırk yaşına gelsen de böyle mi giyineceksin?” Bence herkes nasıl rahat ediyorsa ve kendini nasıl mutlu hissediyorsa öyle giyinmeli. Başkaları için değil kendin için yaşamalısın bu hayatı. Bu tarz benim kime ne, ben başkalarına karışıyor muyum?
Makyajını çok abartılı bulanlar var mesela.
Makyaj konusunda evet haklı olabilirler. Göz makyajını çok sevdiğin için biraz abartıyor olabilirim ama son dönemde daha bir sadelikten yanayım.
Eşin bu konularda ne düşünüyor?
O da her erkek gibi elbette rahatsız oluyor ama benim dirayetimi bildiği için saygı duyuyor. Benim kendime sığınmam için de bana fırsat veriyor, üzüntümü mücadelemi vermem konusunda bana özgürlük tanıyor. Gayet iyi gidiyor her şey diyebilirim.
Birazda siyaset konuşalım. Son yılların en kritik seçimlerinden birini yaptık, iki ay oldu ve hala kurulamayan bir iktidar var. Öncelikle seçim sonuçları seni şaşırttı mı bununla başlayalım?
Seçim sonuçlarından çok beni HDP şaşırttı. Hakların Demokratik Partisi olduğunu savunan bu partinin kan severliği zaten ortadaydı. Emanet oylar beni şaşırttı. Çok affedersiniz Kürt diye onları küçümseyenler, fildişi kulelerinden onlara salvolar atan, şiveleri ile dalga geçen insanların bile sırf AK Partiye olan kinleri yüzünden bu partiye sığınmaları şaşırtıcı oldu. Yüzde 13’lük bir oyu beklemiyordum açıkçası.
Bıçak sırtında olan; son güne kadar baraj sorunu olduğu söylenen bir parti için yüzde 13 oy almak bir başarı mıdır?
Başarı demeyi çok isterdim ama değil. Tehditle oy toplamak, insanları tehdit etmek, kafaya silah dayamak çok da başarı ile bağdaşan eylemler değil. Ben Yasin Börü’nün ailesini canlı yayına aldım, onlar bizzat yaşadığı olayları anlattılar. Kapıların işaretlendiğini, oy almak için kafalara silahların dayandığını. Tehditle oy almak başarı değil ki!
Ama bu tehdit iddialarını Demirtaş sert bir dille yalanladı…
Ben Demirtaş’ı önceden Kürtler için doğru bir lider olarak görüyordum ama sonra anladım ki asıl kukla o. Kobani olaylarında neyin ne olduğunu gördük. Düşünki 50 kişinin ölümüne sebep oldu, insanları sokaklara çağırdı. Bu adamın hiç suçsuz o masum, gencecik çocukların ölümüne neden olması benim Demirtaş ile ilgili olumlu görüşlerimi değiştirdi.
HDP kapatılmalı mı kapatılmamalı mı diye bir tartışma başladı. Senin fikrin ne?
Hayır kapatılmamalı. Partilerin kapatılması etik bir durum değil. Nasıl AK Parti’ye kapatılma davası açıldığında “kapatılmasın” diye mücadele verdiysek bu konuya bakışımız da öyle olmalı. İkiyüzlülük yapmayalım. Parti kapatılması diye bir durum söz konusu olamaz.
HDP’nin sorunu PKK ile araya mesafe koymaması ya da koyamaması galiba?
Ben Kürtlerin haklarının Meclis’te savunulması gerektiğini düşünmekteyim. Herkes bir kimliğin temsilini istiyorsa bunu doğru düzgün yapmalı. Demirtaş’ın çaldığı sazın repertuvarında bu evlatlarımıza okunan selalar mı olmalıydı? Hani barış şarkıları nerede? Ben HDP’yi ilk zamanlar destekliyordum ama bu Kobani eylemleri ve Yasin Börü olayları bardağı taşıran son damla oldu. Demirtaş’ın siyasetini beğeniyordum da ancak ne zamanki bu silahlanma çağrısı yapıldı, masum evlatlarımız sokağa çağrılarak katledildi işte o an bitti bende Demirtaş.
AK Parti neden kaybetti sence?
Çünkü AK Parti İslami duruşunu kaybetti.
Nasıl?
Bence AK Parti’nin Esma’nın normlarına dönmesi lazım.
Nerede yanlış yaptı yani bu 13 yıllık güçlü iktidar?
Şu an CHP’nin rezidanslarını tartışıyorsak, konuşuyorsak ve bir bakanın kolundaki 700 bin liralık saati konuşmuyorsak bence herkes Müslümanlığını bir kez daha gözden geçirmeli.
17-25 Aralık operasyonları seni de etkilemiş sanırım?
Bak o saat konusu beni kızdırdı. Ne olursa olsun, isterse hediye olsun ama benim 700 bin liralık saatim ileri gidiyorsa o ilerinin gerisinde mazlumların açlığı vardır, mutlaka birilerinin yoksulluğu vardır. Doymamış bir aile vardır. Ve o saat kesinlikle o saat doğruyu göstermez.
Peki, 17-25 Aralık operasyonları AK Parti’ye bakışını değiştirdi mi?
Bak o savaş çok etik değildi. Tabii ki her türlü paralelin önünde duralım, mücadele edelim ama biz paralellerle savaşımızda da kaybettik.
Nasıl, cemaatin güç kaybettiği bir çatışma değil miydi bu?
Tamam, çok güzel mücadele verildi, o duruşu da beğeniyorum, cemaat de güçsüzleşti ama birbirinize olan kininiz sizi haksızlığa sevk etmesin ayetiyle de karşı karşıya geldik.
Cemaate haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsun bu süreçte?
Hayır, ayrımsama iyi yapılamadı. Mesela cemaatçi olmayan insanlar da yaftalandı, zarar gördü. Cemaatle hiç alakası olmayan ama o camiaya gönül vermiş insanlar da ekmeklerinden oldular. Benim gücüm bir masumun ekmeğine sebep oluyorsa Allah bana o savaşı kaybettirebilir. Çünkü Müslümanlığın mottosu (ilkesi) her zaman mazlumların yanındadır.
Peki, sen cemaate yakın bir isim miydin ya da sempatin var mıydı?
Hayır, benim hiçbir zaman ne siyasi bir parti ile ne cemaatlerle asla bir yakınlığım söz konusu olmadı. Zaten yapım itibari ile de bu mümkün değil.
AK Parti’ye yakınsın diye biliyordum ben seni, yanlışsam düzelt?
Mısır’da şehit edilen Esma Biltaci’nin babasının gözleri Tayyip Erdoğan’a nasıl bakıyorsa ben de Tayyip Erdoğan’a öyle bakıyorum. Bu umarım çok açık anlaşıldı.
Anlaşılamadı?
Bak Erdoğan’ın o babaya verdiği umudu seviyorum ben. Benim için Erdoğan şu an sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı değil, ben o babanın gözlerinden bakıyorum Erdoğan’a.
Erdoğan’a hayran mısın?
Hayır değilim. Benim ve bir Müslüman’ın hayranı olacağı kutsal, yüce insanlar şu an zaten hayatta yok. Hayranlığın bir Müslüman için de sakıncalı olduğunu düşünüyorum.
Ahmet Davutoğlu’yla ilgili düşüncelerini de merak ettim açıkçası?
Çok iyi bir hoca ve akademisyen, hitabı da çok kuvvetli.
Erdoğan’dan boşalan koltuğu yeterince doldurabildi mi, bu konuda olumsuz düşünenlerin sayısı hayli fazla?
Burada suç Davutoğlu’nun değil. Herkes ondan bir Tayyip Erdoğan’lık bekledi. Tetikçiler ve troller tarafından kendisine büyük haksızlık yapıldığını da düşünmekteyim. Herkes başka bir şey istiyor, bu dava ise tetikçiler ve troller arasında sündürülmemeliydi. Hayatımda hiç yapmadım ama ben biliyorum ki bir gün tetikçiysen yedirdiğin kurşunu illa ki yersin.
Erken seçime gidilirse sonuç ne olur?
AK Parti biraz silkelenir. İlk zamanlardaki o dava duruşuna giderse yüzde 44’ü görür. Maalesef HDP şu an çok yanlış bir tavırda olduğu insanlıktan, hakkaniyetten çok uzak bir politikada olduğu için o oylar da AK Parti’ye gider.
Diyelim ki koalisyon kurulacak. Hangi parti ile kurulsun istersin?
Hiçbir parti.
Neden?
İkna odasından mescit olur mu? Olmaz. O halde CHP ile hiç olmaz. Çünkü bu partide Genetik bir Allah’a muhaliflik olduğu için benim onlara iyi bakmam mümkün değil.
Allaha muhaliflik ağır olmadı mı biraz?
Hayır olmadı, öyle çünkü. Nur Serter gibi isimlerin geçmişte neler yaptığı ortada.
Artık Yeni CHP var ama?
Kılıçdaroğlu ile evet ama benim kalbim istemiyor CHP’yi.
Gezi’yi hiç merak ettin mi? Gidip görmek istedin mi hani orada neler oluyor diye?
Gezi’yi merak ettim hatta Gezi’ye gidip görmek istedim. Fakat Gezi benim için bir anda tanksız 28 Şubat ortamına dönüştü. Ondan sonra da gitmemeye karar verdim.
Şu ana dek programına almaktan en keyif aldığın isim kimdi?
Deniz Akkaya. Çünkü çok samimiydi, mesela diğer sanatçılar gibi iktidara yağ çekmek yerine gerçek düşüncelerini anlattı. Her hidayete eren sanatçının nedense iktidarı övmek gibi bir zorunluluğu var işte bu çok zorlama geliyor bana. Ama Deniz Akkaya çıkıp tüm samimiyetiyle Erdoğan’ı beğenip, sevdiğini ama üzerindeki mahalle baskısı nedeniyle bir iftar davetine katılmadığını çok açık yüreklilikle anlattı. Samimiyet başka bir şey anlayabiliyorsun.
Bu siyahlardan ne zaman kurtulacaksın. Ne zaman renkleneceksin?
Ben siyahı çok seviyorum. Beni çok aklıyor.
Bugüne kadar kıyafetlerin için aldığın en ilginç tepki neydi?
İlginç değil ama işte böyle sürekli Müslüman satanist, İslamcı satanist diyenler oldu yani.