En son tuhaflık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’la ilgili huzursuzluğu dışa vurduğu son açıklamalarına sağda-solda yapılan yorumlar…
Tuhaf yorumlara geçmeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne dediğini hatırlatayım:
‘‘Ey Yunan! Tarihe dön. Çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır! Yunanistan’a tek bir cümlemiz var. İzmir’i unutma! Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz. Vakti geldiğinde gerekeni yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz.’’
İki ülke arasında zaman zaman başgösteren sorunlara Türkiye’den Cumhurbaşkanı ağzıyla yapılan bir katkı bu sözler. Bu denli suçlayıcı ve uyarıcı olmasa bile, geçmişte de, kendileriyle ilgili ağır açıklamalar yine aynı ağızdan işitilmişti…
Yunanistan başbakanı Kyriakos Mitsotakis önceki bir çıkıştan kısa süre sonra, bu yılın Mart ayında, ülkemize gelmiş ve Ankara’da üst düzey ağırlanmıştı.
Şimdi de Yunanistan’ı uyarma ihtiyacı yeniden duyulmuş olmalı.
Hayır, konuya öyle yaklaşan pek yok.
Tuhaflık da zaten burada başlıyor.
Sadece ülkemiz yorumcuları olsa neyse, dünyanın değişik taraflarından da bana tuhaf gelen yorumlarla karşılaşılabiliyor.
Bizde bu çıkış güncel siyasetle irtibatlandırılıyor.
Güncel konu ne? Seçim. İlan edilmiş vaktine henüz dokuz aydan fazla süre olmasına rağmen, hemen her gün seçimle yatıp seçimle uyanıyoruz. Benim gibi seçim tarihinin erkene alınacağı -hatta baskın bir seçime gidileceği- beklentisi içerisinde olanlar da az değil. İşte bu sebeple farklı gelişmelerin seçim konusuyla birlikte ele alınmasına alışkınız.
Alışkın olmadığım, Yunanistan’a yönelik çıkışın seçimin yapılmaması ihtimaline yorumlanması…
Yunanistan’a karşı savaş açılacak ve anayasada öyle bir durumda seçimin yapılmayabileceğini öngören bir madde bulunduğu için, bırakın zamanında -yani dokuz ay sonra- yapılmayı, seçim hiç yapılmayabilirmiş…
[Anayasa’nın konuya ilişkin 78. maddesi şöyle: ‘‘Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.’’]
Açıkça ifade edilmese bile, bu tür yorumlar, AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybetme ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilme ihtimalinin ortadan kalkması üzerine oturuyor.
Kamuoyu yoklamalarının -özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvendiği şirketler tarafından gerçekleştirilenlerin- iktidarın tehlikeye düşeceğini göstermesi durumunda, seçime gitmeme yoluna başvurulacağı ve bunun için de Yunanistan’a savaş açılacağı ciddi ciddi yazılıp konuşuluyor.
İşte bana bu tartışma çok tuhaf geliyor.
Bu tür yorumlar içeride ve dışarıda uzman yorumculardan gelmese gülüp geçeceğim, ama durum hiç de öyle değil. Yazanlar ve konuşanlar savaşın çıkacağına inanıyor da yazıyorlar ve konuşuyorlar.
Vladimir Putin Ukrayna’ya savaş açtı, öncesinde Gürcistan’ı hedef alan askeri bir harekat gerçekleştirdi ve Kırım’ı da topraklarına kattı ya, ülkelerin ulusal güvenlik mülahazasıyla savaşlar çıkartabileceği bir dönemin açıldığı argümanı bu yorumların ilham kaynağı.
Türkiye Rusya değil, Yunanistan da Ukrayna…
Yunanistan ile Türkiye NATO üyesi iki ülke; üstelik Yunanistan Avrupa Birliği üyesi. Daha geçenlerde Mitsotakis, Yunanistan başbakanı olarak Washington’u ziyaret ettiğinde, kendisine Kongre’de konuşma imkanı tanındı ve konuşması Amerikalı parlamenterler tarafından ayakta alkışlandı.
Bugüne kadar hiç bir Türk devlet adamına Kongre’de konuşma daveti yapılmadı.
Batılılar için Yunanistan sıradan bir ülke değil; Yunan politikacılar da bu durumlarını abartılı biçimde kullanmayı biliyorlar.
Avrupa’da Amerikan karşıtlığının zirve yaptığı ülke olmasına rağmen, Yunanistan’da birden fazla askeri üs açtı ABD ve oralarda çok sayıda Amerikan askeri bulunuyor.
Türkiye’den esirgenen F-35 jetleri Yunanistan’a fazlasıyla sağlanıyor. Türkiye’nin F-16 uçaklarının elden geçirilmesi talebi, Joe Biden söz vermesine rağmen, Amerikan Kongresi’nden onay alacağa benzemiyor.
Sözün kısası, Yunanistan’la savaş senaryosu üzerine oturan yorumlar bana fazla anlamlı gelmiyor.
Daha önce de Yunanistan’a ve başka ülkelere dönük çıkışlar yapılmıştı, ancak birileri savaş beklese bile, çatışmacı ortam savaşa vardırılmadı.
Yakın zamanlara kadar Suriye’ye dönük benzer beklenti içerisinde olanlar vardı.
Türkiye adına konuşanlar, o konuda da uyarılarda bulundular ancak her defasında makulden ayrılmadılar.
Jared Kushner -ABD’nin önceki başkanı Donald Trump’ın danışmanı da olan damadı- şu yakınlarda ‘Breaking History’ (Tarih Yazmak) adıyla, Beyaz Saray’da tanığı olduğu olayları anlatan bir kitap yayınladı.
Orada (s. 157) tam da böyle bir olayı anlatıyor.
Trump’ın yardımcısı Mike Pence, Türkiye’nin Suriye’ye geniş kapsamlı bir askeri harekata hazırlandığı istihbaratı üzerine, bunu durdurmak için, Ankara’ya doğru yola çıkmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı nasıl ikna edeceğine dair tavsiyesini almak üzere Kushner’i aramış.
2019 yılında -tam tarihi 17 Ekim 2019- oluyor bu.
Bir süre önce, kendisinin başlattığı ‘Ortadoğu projesi’ için desteğini almak üzere Ankara’ya gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğü için deneyimliymiş Kushner...
Pence’i çetin bir müzakereciye muhatap olacağını söyleyerek uyarmış Kushner. Israrcı olması gerektiğini söylemiş.
Sonuç?
Dallas’a doğru giderlerken Pence Trump’ı aramış, Kushner de uçaktaymış. ‘‘Tamam anlaştık’’ demiş Pence ve Ankara’da neler yaşandığını şöyle aktarmış:
‘‘Erdoğan’a sizin kendisini sevdiğinizi en kesin ifadelerle söyledim. Dostluğunuzun bugün, yarın ve her zaman geçerli olacağını anlattım, ardından da başlattığı savaşı hemen durdurmasını istedim. Aksi halde ağır yaptırımlar geleceğini bildirdim. İtirazlar etti, ama 90 dakika ve aynı mesajın yedinci kez tekrarlanmasından sonra, durduracağını söyledi; başka bir odaya geçtik ve anlaşmayı bitirdik.’’
İkna edilince yumuşamasını da biliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan; benim anlatımdan çıkardığım bu.
Peki, Yunanistan’la şimdilerde yaşananlar sonunda bir savaşa ve seçimin ertelenmesine yol açar mı?
En başta söylediğimi bir kez daha tekrarlayayım: Bana bu tür sorular çok tuhaf geliyor.
Sanki, birilerinin, ‘‘Tuhaf zamanlarda yaşayasın’’ bedduasına muhatap olmuş gibi kendimi hissediyorum.