Eski dönemlerde el üstünde tutulan doktorluk, avukatlık, mühendislik ve öğretmenlik gibi meslekler günümüzde önemini korusa da dijital çağ mevcut pek çok alanda dönüşüme yol açtı ya da farklı iş kollarını hayatımıza kattı.
İnternet çağında yeni yazılımlar, elektronik ticaret, dijital pazarlama gibi alanlarla birlikte sosyal medyaya yönelik iş kolları yükselişe geçti.
Aralarında dünyanın en önemli markalarının da bulunduğu şirketler, ürünlerini sosyal medya üzerinden tanıtmaya, satışlarını bu yolla artırmaya ve marka bilinirliklerini sağlamlaştırmaya başladı.
Bu işler için de blogger, YouTuber ya da son dönemde genel anlamda "influencer" olarak tanımlanan kişilerle işbirliği yapılmaya başlandı.
Bir başka deyişle, 2000'lerde blog yazarları (blogger) ile başlayan süreç, günümüzde YouTuberlar ve Influencerlar ile farklı bir boyut kazandı.
Çekilen videolar ile çektirilen fotoğrafların beğeni ve görüntülenme sayıları milyonlara ulaştı.
Belli kitleleri etkileyen, sosyal medya hesaplarında paylaştıkları ürünler adeta yok satan bu isimler, markalarla yaptıkları işbirliğinden hatırı sayılır miktarda gelir elde eder hale geldi.
Sosyal medya fenomenleri oturdukları yerden mi para kazanıyor?
Bu nedenle popüler olmak isteyen ve bu işlerden para kazanmanın kolay olduğunu düşünenlerin hedefi, sosyal medya fenomenliği oldu.
Geçmişte "popülerlik ve kazanç" denildiğinde "fenomen" olarak akla şarkıcılar, oyuncular ve sporcular gibi meslek gruplarının oluşturduğu kesim gelirken, günümüzde buna "influencer"lar eklendi.
Maddi getirinin yanı sıra işin tanınırlık boyutu da genci, yaşlısı demeden milyonları cezbediyor.
Independent Türkçe, 21. yüzyılın hayatımıza kattığı "sosyal medya fenomenliği"ni, bu alandaki ilginin nedenlerini, yeni mecraların toplum ahlakına etkilerini ve sosyal medyaya yönelik işlere özenen gençlerin durumunu ele aldı.
"Bu işlerden para kazanmak çok kolay olsaydı herkes yapardı"
İlk olarak Instagram'da 700 bine yakın takipçisi bulunan Simay Özyiğit'le konuştuk.
Kurumsal pek çok firma ile işbirlikleri yapan 35 yaşındaki Özyiğit, kendisini "İyi içerikler, kaliteli işler sunmaya çalışan bir influencer" olarak tanımlıyor.
"Sosyal medya fenomenleri oturduğu yerden para kazanıyor" düşüncesinin "çok yanlış" olduğunu savunan Simay Özyiğit, "Bu işlerden para kazanmak çok kolay olsaydı herkes yapardı" diyor.
Bu işlerden kolay para kazanıldığını düşünen kişiler için "Gerçekten benimle bir gün geçirmelerini isterdim" yorumunu yapan Özyiğit, herkesten geç yatıp, önce uyandığını, çekimlerin günler öncesinden planlama gerektirdiğini, gerek şehir içi gerek ise şehir dışında uzun saatler çalışarak içerik ürettiğini söylüyor.
"İşin bir de firmaları tatmin etme boyutu var"
"Markalar memnun kalsın diye iş sonrasında bile memnuniyet sağlamaya, onlara satış getirmeye çalışıyorum" diyen Özyiğit'e göre dışarıdan bakınca kolay görünen, ancak işin içine girince yeri geldiğinde eşinden, çocuğundan kopulan bir iş bu.
"Vergi denetlemesi var, birçok influencerın şu an ağır vergi cezaları ile başı dertte"
Sosyal medya fenomenleriyle ilgili merak edilen bir diğer husus ise para kazandıkları işlerin karşılığında vergi verip vermedikleri.
Vergi denetlemesi yapıldığını belirten Özyiğit, özellikle son iki yılda bu işin daha da sıkılaştığını söyledi:
Ben bu işe girer girmez kendi sigortamı ödemek içinde şahıs firmamı kurdum. Dönüp baktığımda iyi ki diyorum, çünkü cezalar şu an çok ağır. Bu iş meslek değilken para kazanan ama sistemin nasıl ilerlediğini bilmeyen birçok influencer’ın şu an ağır vergi cezaları ile başı dertte!
"Sosyal medya değerler kültürünü öldürdü"
Simay Özyiğit, sosyal medyanın değerler kültürünü öldürdüğünü düşünenlerden. Bireyler arasındaki iletişimin zarar gördüğünü savunan Özyiğit, "Anne-babaların ellerinde telefon, küçücük çocukların elinde tablet, sohbet yok, muhabbet yok! Hatta televizyon izlemek bile out oldu, her şey Netflix'e döndü. Eski değerlerimizi de unutmaya başladık" dedi.
"TikTok çoğu genç kızın teşhircilik de yaptığı bir platform, aileler çok dikkatli olmalı"
"Sosyal medya platformlarındaki bazı paylaşımların Türk toplumunun değerlerine aykırı olduğu" yorumlarına kısmen katılan Simay Özyiğit, özellikle Tiktok'ta pek çok genç kızın teşhircilik de yaptığı eleştirisinde bulunarak, ailelere "çok dikkatli olmaları" çağrısı yaptı.
"Hiç kimse yattığı yerden para kazanmıyor"
Dünyanın dört bir yanından paylaşımlar yapan Ozan Aras'a göre de influencer olmak sanıldığı kadar kolay değil.
6 senedir bu işi yapan ve ağırlıklı olarak gastronomi-gezi paylaşımlarında bulunan influencer, sosyal medya dünyasında hiç kimsenin yattığı yerden para kazanmadığını savunarak, "Zaman ayırmak, emek vermek, içerik üretmek, strateji kurgulamak ve uygulamaya geçmek göründüğü kadar kolay değil" yorumunu yaptı.
Kaliteli içerik üretmenin düşünüldüğü kadar kolay bir iş olmadığını ve 15 saniyelik iyi bir video editlemenin bile kimi zaman saatlerce sürebildiğini dile getiren 32 yaşındaki Ozan Aras, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Yazı, görsel, video fark etmeksizin insanlar gece-gündüz yoğun bir emek verip üretiyor, kimi karşılığını fazlasıyla alırken kimi alamıyor. Şu bir gerçek ki, zamanında kendinden ödün verip enerji harcayan herkes, bugün karşılık görebiliyor. 'Bırak böyle boş işleri' gibi olumsuz söylemlerde bulunup, motivasyon kıran yakın çevre faktörüne de var.
"Ciddi bir denetim sözkonusu, pek çok kişi kendi şirketini kurup fatura kesiyor"
Bu işlerin profesyonel bir meslek dalı haline geldiğini ve mali açıdan ciddi bir denetimin sözkonusu olduğunu belirten Ozan Aras, sosyal medya platformlarında iş yapan pek çok kişinin artık kendi şirketlerini kurup fatura kesmeye başladığını belirtti.
"Tiktok ahlak bozmuyor, Türk toplumuna aykırı diyemeyiz"
TikTok'un ahlak bozup bozmadığına yönelik tartışmaları da sorduğumuz influencer, sosyal medyadaki algoritma ve remarketinge değinerek, sistemde kullanıcıların karşılarına ilgi duydukları alanlarla ilgili paylaşımların çıktığını, aslında tüm olayın kişinin sosyal medyayı nasıl kullandığına, daha önce neleri izlediğine beğendiğine, hangi hesapları ziyaret ettiğine göre şekillendiğini ifade etti.
Ozan Aras'a göre TikTok ahlak bozmuyor. Bu durumun yalnızca TikTok üzerinden değil, tüm sosyal mecralar üzerinden de değerlendirilebileceğini ifade eden influencer, sözlerini şöyle sürdürdü:
Örneğin ben bir mekanın işletmecisiyim, dolayısıyla yeme-içme sektörü sayfalarını inceliyorum ve artık önüme bunlar çıkıyor. Örneğin spor içerikli sayfalara sık bakıyorum ve bundan sonra algoritmaya iş düşüyor ve benim beğenilerime göre kendisi bana otomatik öneride bulunuyor. TikTok, Türk toplumuna aykırı diyemeyiz. Toplumlar gelişir, yönlendirilir ve ilerler. Önemli olan çocukluktan ahlaklı yetiştirilmektir. Temel sağlam olduğu zaman, kullanılacak olan dijital mecralarda düzgün kullanılmaya başlayacaktır ve böyle devam edecektir. Siz, çocuğunuza temel kültür ve ahlak değerlerini vermişseniz, sosyal medyada ne kadar süre kalması gerektiğini arkadaşça bir üslupla denetliyorsanız, çocuğunuzun ahlakında olumsuz yönde bir duruma rastlamazsınız.
Gençler neden fenomen olmak istiyor?
Bilişim Uzmanı Ahmet Ataner Şapçı'yla da gençlerin sosyal medyaya olan ilgisini ve kariyerini "fenomenlik" üzerine kuranların sayısının hızla artmasını sorduk.
Şapçı'ya göre bu talebin nedeni, "Çoğu zaman eğlenceli görülen bir dünyanın içinde yer alma isteği".
"İnternet çağı öncesinde, televizyondaki popüler insanlara özenilirdi, ondan önce de gazetelerde yer alanlara"
Fenomen olarak tabir edilen kişilerin sosyal medyada "başarı, mutluluk, huzur, varlık ve birçok özenilecek durum" yansıttığını ifade eden Ahmet Ataner Şapçı, şunları söyledi:
Gençler, bulundukları ortamda ve ailelerin çoğunlukla sosyo- ekonomik şartları altında yeterince ilgi görmüyorlar. Hele ki son bir yıldır yaşanan pandemi döneminde bu daha da arttı. Fenomenlerin yansıttıkları tüm olaylar bir yana görünen en önemli özellikleri 'sevilen kişi' olmaları. Gençler de temel ihtiyaçları olan sevilme duygusuna sahip olmak istiyor. Sevilme kavramı da çağımızda bir- iki kişi tarafından sevilmek değil, geniş kitleler tarafından sevilmek anlamına geliyor. Buna ek olarak birçok şeye 'kolay' sahip olduklarını düşünüyorlar. Ürünler tanıtım için onlara gönderiliyor; en son teknoloji, moda, oyunlar ve benzer eşyalar onların ellerinde. Hal böyleyken özenti büyük! İnternet çağı öncesinde, televizyondaki popüler insanlara özenilirdi. Ondan önce de gazetelerde yer alanlara. Aslında bu kavram değişmedi ama artık açık görünür halde ortada yer alıyor ve bu imkanlara kolay ulaşılabildiği sanılıyor.
"Kovid-19 aşısını bulan BioNTech kurucuları Dr. Uğur Şahin ve Özlem Türeci de bir fenomendir"
Farklı alanlardan "fenomen" örneği vermesini istediğimiz Ahmet Ataner Şapçı'ya göre, Kovid-19 aşısını bularak dünya genelinde belli bir popülerlik ve bilinirliğe ulaşan BioNTech firmasının kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci de günümüzde birer fenomen.
Hatta Şapçı, sanatçı Demet Akalın'ın kızı Hira'nın da bir fenomen haline geldiği görüşünde.
"İleride ne ile anılmak istediğiniz önemlidir aslında"
Bireylerin popülaritelerini artırıp birer fenomen haline gelmelerinden daha çok, "ne ile" ve "nasıl anıldıkları"nın önem taşıdığını vurgulayan Bilişm Uzmanı, "Fenomen olmak, belli bir konuda farklı olup geniş bir kitleye hitap ederken popülariteyi artırabilmektir" diyerek, şu değerlendirmede bulundu:
Fenomen olmak sadece sosyal medyanın eğlence dünyasında geçerli bir terim değildir. Bugün için Kovid-19 aşısını bulan BioNTech kurucuları Dr. Uğur Şahin ve Özlem Türeci de bir fenomendir. Olağandışı bir şey başardıysanız sizi fenomen ilan ederler. Bu her zaman olumlu bir fenomenlik olacağı anlamına da gelmiyor. Bundan kısa süre önce Demet Akalın'ın kızı Hira Tiktok'a girip bir fenomene para kaptırınca, Hira da fenomen oldu. Her ne kadar bu konu tartışmaya açık olsa da küçük çocuğun popülaritesini artırdı. Mesela ünlü boksör Mike Tyson yıllar önce bir boks müsabakasında Evander Hollyfield'ın kulağını ısırdı. Bu da onu bir fenomen yaptı. Ancak ileride ne ile anılmak istediğiniz önemlidir aslında. Bunu iyi düşünmek ve ona göre yatırım yapmak gerekir.
"Geçmişte de dizi oyuncularının, sunucuların, şarkıcıların kazançları konuşulurdu"
Bilişim Uzmanı Şapçı'ya göre, kısa süre içinde Instagram ya da YouTube'dan binlerce lira kazanabilmek hiç de kolay değil.
TV dünyası için de geçmişte "kolay para kazanılıyor" yorumları yapıldığını hatırlatan Şapçı, "Dizi oyuncularının, sunucuların, şarkıcıların kazançları konuşulurdu. Göz önünde 1 saat bulunup yüzbinlerce lira kazanıldığını bilen toplum, aynanın sadece bir tarafını görüyor. Sosyal medya fenomenleri de bir yere gelebilmek için büyük bir mücadele verirken, orada kalabilmek için çok daha fazla çalışmaları gerekiyor" yorumunu yaptı.
Uzman Klinik Psikolog Burcu Yarapsanlı Zayim'le de pek çok gencin "fenomen" olma hayalini ve bu durumun neden olabileceği olumlu-olumsuz sonuçları konuştuk.
Gençlik dönemini "insan yaşamında pembe bulutların üzerinde gezilen, en çok hayal kurulan ve hayallerin gerçekleşeceğine en çok inanılan dönem" olarak niteleyen Zayim'e göre, bu nedenle birçok gencin hayali, toplumdan alkış ve takdir alabilecek bir işe sahip olmak.
Günümüz gençleri "dijital çağın çocukları" olarak nitelendirildiğinde, onlar için "fenomen" olmak telefon ya da bilgisayarın kamerasını kullanarak, kolayca toplumdan alkış almayı ve takdir kazanmayı sağlayabilmek gibi düşünülebildiğini ifade eden Zayim, şöyle konuştu:
Halbuki gençlerin en çok yanıldığı şey ise etkilendiği fenomenlere bakıp onların yaptıklarının aynısını yapmaya çalışarak fenomen olabileceklerini düşünmeleridir. Aynıcılığı benimsemek ise gençleri hiçbir zaman fenomen yapmaz. Çünkü feneomen olmak isteyen bir gencin benimsediği sektördeki bilgisi ya da yeteneği ne olursa olsun, öncelikle bu alana kendinden özgün bir şeyler katabilmesi ve bunu da profesyonel bir şekilde yapabilmesi gerekir. Yani gençler fenomen olmak için önce kendine ve topluma yararı olan bir alanda hizmet sunmaya ya da bir fikri doğru şekilde savunmaya başlaması önemlidir. Bunun içinde belirli bir emek, eğitim, çaba, araştırma ve çok çalışma gerekir. Böylece gençler benimsedikleri alanda bu kadar azimli ve doğru donanıma sahip oldukları zaman bu profesyonelliklerini doğru mecralardan toplumun daha geniş kitlelerine duyurmaya başlayarak fenomen olma yolunda da ilerlemiş olurlar. Çünkü fenomen olmak parlayıp sönen köz ateşi demek değildir. Doğru bir fenomen olmak için gökyüzünde hep parlayabilecek bir yıldız olmak gerekir. Bunun içinde fenomen olmak isteyen gençlerin kendilerini geliştirmesi, araştırması, eğitimler alması, doğru fikirler edinmesi için çok okuması ve bildiklerini denemekten çekinmeyen girişimci yapıda olmaları gerekir. Özetle gençlerin sadece eline cep telefonlarını alarak bir video çekip fenomen olamayacaklarını bilmeleri gerekir.
"Kişilik yapısına uygun olmayan meslekleri seçen kişiler, gelecekte "mutsuz yetişkin" olma riskiyle karşı karşıya"
Burcu Yarapsanlı Zayim, gençlerin kariyer planlaması yaparken genellikle mesleklerin "yaldızlı" kısmına baktığını, ancak kişilik yapısı ve ders notları gibi pek çok faktörün belirleyici olduğunu söyledi.
Gençlerin kendilerini keşfetmelerinin önemine vurgu yapan Zayim, kişilik yapısına uygun olmayan meslekler seçildiğinde bu kişilerin gelecekte birer "mutsuz yetişkin" olma riskiyle karşı karşıya kaldığını, bunun hem bireysel hem de toplumsal açıdan olumsuz sonuçlara yol açabileceğini kaydetti.
"Sosyal medya değerler kültürünü öldürmez, zenginleştirir"
Geçmiş yıllarda televizyon reklamlarının insanların günlük ihtiyaçlarına yanıt vermek ve toplum algısını yönetebilmek üzere düzenlendiğine değinen Burcu Yarapsanlı Zayim, dijital çağla beraber bunun yerini sosyal medya platformlarının almaya başladığını dile getirdi.
Sosyal medya platformlarının hepsinin bir kuruluş amacı ve neye hizmet ettiklerine dair de vizyonları olduğunu belirten Psikolog Zayim, Twitter'ın daha ciddi bir platform olduğunu ve siyasi düşüncelerin aktarıldığı bir mecra olduğunu savunurken, Instagram'ın insanların daha mükemmel, eğlenceli ve mutlu anlarının paylaşıldığı bir yer olduğu örneğini verdi.
Son olarak sosyal medya mecralarının hepsinin insanın bir ihtiyacına hizmet ettiği gerekçesiyle değerler kültürünü öldürmediğini, bilakis zenginleştirdiğini savunan Zayim, bu platformları "tüm dünyadan bireylerin buluştuğu bir karma kültür mecrası" olarak tanımladı.