ABD Donanması'nın, Naval Postgraduate School adlı lisansüstü akademisinin Ulusal Güvenlik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ryan Gingeras, gündemdeki yeni iddiaları değerlendirdi.
DW Türkçe'de Değer Akal'a verdiği röportajda, kara para aklama ve yasadışı ticaretin, Türkiye ekonomisinin "can damarı" haline geldiğini söyleyen Ryan Gingeras, Türk devletinin kurumlarında da "çürüme emareleri" gözlemlediklerini belirtti.
"Hem eski, hem yeni Türkiye'yi temsil ediyor" dediği Sedat Peker'in toplumda geniş yankı bulan açıklamaları ve iddiaları hakkındaki gözlemlerini de paylaşan Gingeras, bunların "Türkiye'ye ve toplumuna daha fazla ışık tuttuğunu" öne sürdü.
Gingeras şunları kaydetti: "Toplum, gerçekleri tüm çıplaklığıyla öğrenmek istiyor. Bu konuda büyük bir açlık var. Birçok kişi, siyaset ve ekonomi ile iç içe geçmiş, ulusal ve uluslararası alanda etkin olan, esrarengiz yeraltı dünyasının varlığına inanıyor. Suç kariyeri ile ünlenmiş bir kişinin bu şekilde konuşmaya başlaması bir ilk. Üstelik, bunun için, haber, bilgi edinmek ve düşüncelerini paylaşmak için Türk halkı nezdinde itibarı çok güçlenen sosyal medyayı kullanıyor. Peker, insanlara istediklerini veriyor. Her şeyden çok istedikleri de, şüphelerinin doğrulanması. Benim için, Peker'in söylediklerinin ne ölçüde doğru ya da yanlış olduğunu söyleyebilmek gayet tabii ki güç. Ama gündeme getirdiği iddialar, yaşanan bu süreç, Türkiye'ye ve topluma daha fazla ışık tutuyor diyebilirim. Türkiye'de azımsanamayacak sayıda insanın ne düşündüğü hakkında da bize çok şey anlatıyor.
Şu açık ki, AKP iktidarı ile ilgili pek çok söylentiler hakkında bilgi sahibi, hatta muhtemeldir ki, bir ölçüde de, bazı olaylar hakkında da ilk elden bilgiye sahip. Hem eski, hem yeni Türkiye'yi yansıtıyor olması, derin kökleri olan bir siyasi kültürü temsil ediyor olması, özellikle milliyetçi politikaların yeniden büyük bir sıçrama yaptığı bu dönemde, Sedat Peker'i ikna edici kılıyor.
Prof. Dr. Ryan Gingeras, "Sedat Peker'in iddialarının araştırıldığı yeni bir "temiz eller" süreci mümkün mü?" şeklindeki soruya şu cevabı verdi:
"Şunu hatırlatmak isterim. Aslında tam da bu beklenti, Erdoğan'ın seçilmesini sağlayan etkenlerdendi. Susurluk'tan 5 yıl sonra, 2002 seçimleri öncesindeki seçim kampanyası sırasında Erdoğan bunu vaat etmişti. 2013 hatta 2014'e kadar yargı ve polisteki reformlar konusunda iyimser bir hava vardı. Özellikle örgütlü suçlar konusunda, bu alanda yürüttüğü uluslararası iş birliği ile, Türkiye bölgesinde lider konumundaydı… Ancak o statüsünü, itibarını artık kaybetti.
Bazı yönleriyle, Türkiye'nin artık 90'lardakinin de gerisinde olduğunu söylememiz gerek. Çünkü emniyet teşkilatının artık AKP ile çok iç içe geçtiği ve organize suçlar ile ilgili soruşturmalar söz konusu olduğunda çok seçici olduğu çok açık. Türk hükümetinin, kara para aklamanın önündeki engelleri azaltmak gibi kimi suç teşkil eden faaliyetlere açıkça izin verdiğini görüyoruz. Bu devasa boyutta bir gerileme. Gerçek şu ki, Türkiye'nin, bir temiz eller operasyonu için gereken adımları atabileceğini düşünmemize zemin sağlayacak bir aşamaya henüz çok, ama çok uzağız."