Evlendikten bir süre sonra bir tarikata giren ve zamanının önemli bir bölümünü bu çevrede geçirmeye başlayan Ali Gülseren, giderek tutucu bir hale gelerek ilk olarak eşinin çarşaf giymesini sağladı. Ali Gülseren; eşi ve çocuklarına, televizyon izlemeyi ve müzik dinlemeyi de yasakladı. Gülseren, evde dini kitap dışında başka kitap okunmasına izin vermezken eşinin balkona çıkmasına, camları silmesine, tek başına toplu taşımaya binmesine de müsaade etmedi.
Bozulan bir eşya için servis görevlisi evlerine geldiğinde, Gülseren, eşi ve çocuklarını başka bir odaya kilitleyerek beklemelerini istedi. Çiftin büyük kızı B.N. Gülseren başını açmak istediğini söyleyince babasının tepkisiyle karşılaştı. Genç kız, bu nedenle intihar girişiminde bulundu. “İçinize cin kaçmış” diyen Ali Gülseren, "okunmuş" su ve ekmeği eşi ve çocuklarına yedirip içirdi.
Bunların ardından Handan Gülseren, eşine boşanma davası açtı. Ali Gülseren adına yapılan savunmada özetle, “İleri sürülen iddiaları kabul etmiyoruz. Müvekkil, evlilik birliğinin kendisine yüklediği tüm yükümlülükleri yerine getiriyor. Evlilik birliği, davacının (Handan Gülseren) kusurlu davranışları sebebiyle temelinden sarsılmış durumda. Davacının davasının reddine karar verilsin” denildi. Ali Gülseren, Handan Gülseren'den 200 bin TL maddi, 200 bin TL de manevi tazminat istedi.
Çifti boşayan mahkeme, davacı kadına 50 bin TL maddi, 50 bin TL de manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, anne ve çocukları için de nafaka ödenmesine karar verdi. Verilen kararı, her iki taraf da İstinaf Mahkemesi’ne taşıdı. İstinaf Mahkemesi, nafaka miktarlarını artırdı. İstinaf Mahkemesi, tazminat ödenmesinin gerekçesini ise, "Davacı kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması" oluşturdu.