BBC muhabiri Tim Franks seçimler için gittiği Burundi izlenimlerini yazdı. İşte o izlenimler
Ülkenin anayasası üç dönem üst üste Cumhurbaşkanı olmaya izin vermese de, Pierre Nkurunziza ülkeyi yönetmeye devam etmekte kararlı. Ancak Nkurunziza'nın kararlılığı, sabah koşularına çıkan Burundililerin hapse girmesine dahi neden olabiliyor. Cumartesi günü Başkent Bujumbura'dan arabamızla yola çıkıp dağlık bölgelere doğru giderken oldukça ilginç görüntülerle karşılaştık. Şafak yeni sökmüştü ve Tanganyika gölünden iç kesimlere doğru gidiyorduk. Yolun sol tarafı neredeyse tamamen muz ve akasya ağaçlarıyla kaplıydı. Ağaçların seyrekleştiği ender anlarda, uçsuz bucaksız ormanları görebiliyorduk. Ancak benim dikkatimi çeken yolun sağındaki manzaraydı.
Yolun kenarındaki dar patikaya sıkışmış Bujumbura halkı sabahın o saatinde koşudaydı. Hem de yokuş yukarı oldukça zorlu bir yolda. Koşuya çıkanların bazıları gruplar halinde bazılarıysa yalnızdılar. Büyük kısmı genç erkeklerden oluşan grupların arasında el ele tutuşmuş halde koşan yaşlıca kadın ve erkekler de göze çarpıyordu. Burundi'de sabah koşusu geleneği ülkedeki etnik çatışmalara dayanıyor. 2005 yılındaki son büyük etnik iç savaş ülkede 300 bin kişinin ölmesine neden oldu. O dönemde kimse bu yollarda koşuya çıkmaya cesaret edemiyordu. O zamanlarda bu tepeler şimdi iktidarda olan silahlı militanların saklanma yeriydi. Bujumbura halkı da koşularını şehrin içinde yapıyordu.
'Koşmak yasak'
Ancak biz arabayla yolumuza devam ederken sabah koşusuna çıkmış gençleri görmek hepimizi şaşırttı. Çünkü Cumhurbaşkanı Nkurunziza daha mart ayında bu koşuları yasaklamıştı. Cumhurbaşkanı'nda göre, sabah koşuları üstü kapalı bir hükümet eleştirisi ve bir protesto şekliydi. Burundi'de sırf bu koşulara katıldığı için hapis yatan insanlar var. Muhalefetteki Dayanışma ve Demokrasi Partisi (MSD) üyeleri 5 yıldan müebbet hapse kadar farklı cezalara çarptırılmış durumda.
Cumhurbaşkanı forvet hattında 49 yaşındaki Cumhurbaşkanı Nkurunziza sabah koşularına karşı olsa da tam bir futbol tutkunu. Öyle ki, sahibi olduğu Hallelujah FC takımında forvet olarak forma bile giyiyor. Nkurunziza'nın o gün bizim geçtiğimiz yoldan stadyuma giderek maça çıkacağını biliyorduk. Çok geçmeden yolumuzu bir polis kesti ve başka bir yola girmemiz için çılgınca kollarını sallamaya başladı.
Dakikalar sonra uzun bir araç konvoyunun yaklaştığını gördük. Önce arkası silahlı polislerle dolu kamyonetler geçti. Polislerin araçlarını ağır makinalı tüfekleriyle askerlerin jipleri takip etti. Daha sonra ise bir dizi siyah camlı jip ve daha fazla asker ile polis yolu hızla geçtiler. Benimle birlikte seyahat eden yerel gazetecilere Cumhurbaşkanı'nın nereden geldiğini sorduğumda aldığım yanıt 'Futbol maçından' oldu. Ben de Cumhurbaşkanı Nkurunziza'nın memleketine çok yakın bir yerde inşa ettirdiği bir stadı ziyarete gidiyordum. Yolumuza biraz daha devam ettikten sonra, Akdeniz sahillerine yaraşır bir otel, geniş bir araziye yayılan spor tesisleri ve dev bir stadyum ile karşılaştık. Ne yazık ki güvenlik görevlileri elimizdeki geçiş izinlerine rağmen stada girişimize izin vermedi.
Burundili çocuklar
Biz askerlerle sohbete başlamışken yanımızdan çocuklar nefes nefese geçmeye başladılar. Başları sırtlarındaki şeker kamışı balyaları yüzünden öne eğik, paçavralar içinde 7-8 yaşında çocuklardı bunlar. Ülkeyi gezerken onca bereketli toprak görmemize karşın Burundi'nin Afganistan'ın ardından en çok yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocuğa ev sahipliği yapan ülke olduğuna inanmak oldukça güçtü. Ancak bereketli topraklara karşın ülkede yolsuzluk da çok fazla.
Dünyada yolsuzluklu ilgili hangi endeks varsa listenin sonunda hep Burundi'yi görüyorsunuz. Burundi'deki bu kısa gezimizi bitirip tekrar Başkent Bujumbura'ya dönerken bu kez tek bir koşucuyla karşılaştık. Bu seferki koşucu saçları ağarmış tek başına koşan yaşlı bir adamdı. Gözleri tepeye doğru kilitlenmiş, koşarken bir yandan da adeta bir boksör gibi yumruklarını savuruyordu.
Kaynak: BBC Türkçe