Hadi koçum, öldür şunu...
2020-08-11 06:40:55 - 2021-09-05 00:13:37
MİT'in bugün yapılan duruşmaya gönderdiği Susurluk tapelerine göre, Ağar talimatı bizzat verdi. Malatyaspor'da başkanlık da yapan Nurettin Güven, Londra'da Mehmet Kaygısız'ı öldürdü.
MİT ve Emniyete çalışan ancak 1995te devlet içindeki çete tarafından kaybedildiği konuşulan Tarık Ümit ile MİTçi Mehmet Eymür arasındaki görüşmenin kayıtlarını içeren MİT dökümanına göre, çete yurtdışındaki birçok cinayete de imza attı. Başka ifadeyle, MİTin de her eyleminden haberdar olduğu çete, yargısız infazlarını yurtdışına da ihraç etmiş. Ümit ile Eymürün cinayet konuşmaları, Ankarada bugün görülecek 18 ayrı faili meçhul cinayetle ilgili dava dosyasında yer aldı. Faili meçhullerle ilgili Susurluk tapelerinde Londrada işlenen Mehmet Kaygısız cinayetine ilişkin ayrıntılar yer aldı.
'Kaygısız devrildi'
Taraf'tan Adnan Keskin'in haberine göre, sendikacı Mehmet Kaygısızın öldürülmesini çete, ülkücü gruplarla ilişkisiyle bilinen, Malatyaspor Başkanlığı da yapan ve Avrupa ülkelerinde uyuşturucu ve silahlarla yakalanıp hapis yatan işadamı Nurettin Güvenden istemiş. Güven, Tarık Ümit tarafından cinayet öncesi hadi aslanım hadi koçum denerek motive edilmesi için eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Müdürü Mehmet Ağarın odasına götürülmüş. Ağar, bu görevi yaparken, tetikçi-kaçakçıya derhal pasaport çıkarmış. Nurettin Güven ise talimatı hızla ve bizzat yerine getirdikten sonra Ankarayı arayıp Kaygısız devrildi bilgisini vermiş. Hızlı yargısız infaza şaşıran Tarık Ümit ise cinayetten sonra O iş tamam ağabey diyerek Ağarı bilgilendirmiş.
'Git oğlum şu işi bitir'
MİTin çözümünü yaptığı tapelerde Eymürle resmî görüşmesinde Tarık Ümit, bu konuyla ilgili şu bilgileri aktarıyor: (...) Yok işi oraya getirdik. Bu arada İngilterede bana bir liste verdi. O şey işte. Sendika Başkanı Mehmet Kaygısız, Hasan Gül, Yunanistan Sorumlusu Kani Yılmaz. Nurettine dedim ki, biraz da gaz verdim Nurettine. Mehmet Ağara dedim ki ben Nurettinle görüşüyorum. Adam bize itimat ediyor. İnsan psikolojisi çok enteresan. Şimdi sen bana dersin ki git oğlum şu işi bitir.'
'Adamı olgunlaştırdım'
'Kendime de 4. adamı bulurum. Güvendiğim adama derim ki Mehmet ağabeynin de...Adam yapar. Ama şenin karşına gelip de tamam mı aslanım koçum şöyle bir yaptın mı. Psikolojik bir şey. Ben adamı olgunlaştırdım. Mehmet beye dedim ki ağabey senden bir ricam var. Bu adamları... Bu adamların sana gelmesi. Ya aslanım, koçum de, bir mahsuru yoksa. Ne demek dedi. Babamın işi... aynen tabiri bu. Nerede görüşürüz. Buraya getir, kapalı görüşmeye gerek yok dedi. Açtım Nurettine hemen atla gel dedim, Atladı geldi Ankaraya. Doğru Mehmet Ağarın odasına götürdük.'
'Tamam, Nuretttin sen kötü bin insan değilsin dedi. Senin zararın kendine dedi Belli bir yaşa geldin dedi. Karı kız konuştu, reklam olma dedi. Tamam. Bazı şeylerin vardı. Senden de bunu beklerdim dedi. Dedi ki vize problemleriniz vardır, sorun değildir dedi. Çağırdı Aslanı (dönemin emniyet üst düzey yöneticisi) pat pasaport. Cumartesi günü gitti kendisi daha Mehmet Ağar sefarete. Cumartesi konsolosluktan Amerikan vizesi aldı. Sabahleyin uçağa bindirdik. Nurettini yolladık. Arkadan bana listeyi verdiler. (tutanakta isteği yazıyor) Ben açtım Nurettine Nurettin liste bu dedim. Bak dedi ağabey dedi, bak dedi. Sana öyle bir müjde vereceğim ki dedi. Dedim oğlum akıllı ol...'
'Kendim devirdim'
'Çok heyecanlı biliyor musun... hissediyor... Sen git Kürt mahallesine (İngiltere-Londrada) ağabey onu ara, bunu ara. Şey gelmiş önüne. Telefonu...İki saat sonra Mehmet Kaygısız bom diye. Bizzat kendisi. Oradan voltala. Bir telefon ettim konuşmadan iki-üç saat sonra. Ağabey dedi. Kaygısız devrildi dedi. Ulan ne diyorsun sen. Vallahi dedi. Bir haber aldın mı. Ağabey kendim devirdim dedi.'
'Çek ettim'
'Dedim yaralı maralı. Mümkün değil dedi. Onu kimse kurtaramaz. Ulan şimdi gece arayayım mı ? hani öldü mü. Ölmedi mi ?... Bizim Düzceli bir arkadaşımız var şeyde, İngilterede. Açtım ona telefon Hemen Kürt mahallesine git.Böyle böyle bir hadise oldu mu öğren bana dedim, haber ver. Yarım saat sonra ağabey adam ölmüş diye aradı. Kim öldürmüş dedim. Abi acayip dedikodu var. Nurettin Güven kendi vurmuş dedi. Açtım Mehmet Ağara telefon. Ağabey dedim bir tanesi vurulmuş. Yapma ya dedi. Vallahi dedim. Aman....bak şimdi işler iyi gidiyor ağabeyciğim. Bu arada... Mehmet Eymür: Güzel işler yani. Böyle buna hiç kimsenin bir diyeceği yok...'
13 sayfalık tape
MİT tarafından yargıya iletilen 13 sayfalık tape kaydında, Kürt işadamları Savaş Buldan, Behçet Cantürk ve Fevzi Aslanın infazları ve Biranda suikast planı ve Öcalana operasyon hazırlıklarıyla ilgili çarpıcı diyaloglar yer almıştı. Aynı kayıtlarda, bugüne kadar üzerinde çok sözü edilmeyen başka infazlara ilişkin birincil kaynaktan aktarımların bulunduğu da görüldü.
'İki ölüm listesi vardı'
MİTÇİ Yaman Namlı, savcılık ifadesinde ölüm listeleri ile ilgili şunları söylüyor: Tarık Ümitle görüşmelerimizde iki tane öldürülecek kişiler listesinden bahsediliyordu. Bunlardan biri uzun liste, diğeri kısa listeydi. Bu listelerde M.Ali Birand, Mustafa Süzer, İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül gibi kişilerin de isimlerinin olduğunu Ümitten duydum. Tarık Ümitten yine duyduğuma göre; bu liste gayri nizami harpçilerin daha doğrusu Özel Harp Dairesinin işi olduğunu, listenin MGK tarafından onaylandığını sık sık söylüyordu. Bu listelerin bilgisi ve onaylayanlar arasında özel harp kökenli JGK olan Fevzi Türkeri, Kemal Yamak isimli paşaların isimlerini sık sık duydum. Hatta bir ara Tarık Ümit bana bak şerefsizler ne yapmışlar dedi.
Görüşme sızdı, Tarık Ümit kayboldu
'MİT başkanlığı dışındaki emniyetle birlikte gerçekleştirdiği bazı olaylara ilişkin duyumları da MİT başkanlığına bizzat ben bildiriyordum. Bu kapsamda Ümit, bir gün bana 40 kişilik kısa bir liste, bir de üç haneli oluşan ölüm listesinden bahsetmesi üzerine, bu durumu MİT Başkanlığına ben bildirdim. Muhtemelen 18 Şubat 1995 tarihli görüşmeye MİT Başkanı beni de davet etti. Bu görüşme sızınca da Tarık Ümit 2 hafta sonra ortadan kayboldu.
son dakika