Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Uluslararası Başkanı Dr. Joanne Liu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında üye hükümetlere seslenerek savaş bölgelerinde sivilleri ve sağlık tesislerini korumaya yönelik “Güvenlik Konseyi önergesinin büyük bir başarısızlığa uğradığını” söyledi. Liu, son iki hastanenin bombalanmasının ardından Halep'te oluşan durumla ilgili olarak “Halepli doktorlar yaralıları kurtarmak için, hayatta kalma şansı en az olan hastaları suni solunum cihazından çıkarmak zorunda kalıyor" dedi.
Hürriyet'te yer alan habere göre,BMGK’da bu yıl içinde ikinci kez konuşan Dr. Liu, 3 Mayıs’taki BMGK oturumunda BMGK’nın beş daimi üyesinden dördünün Yemen ve Suriye’deki savaşta müdahil olduklarını hatırlatarak “failler aynı zamanda savcı, hakim ve jüri olamaz” demişti.
29 Eylül 2016 – 28 Eylül tarihinde gerçekleştirilen son BMGK toplantısında ikinci kez davetli olarak hükümetlere seslenen MSF Uluslararası Başkanı Dr. Joanne Liu, geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler ve Suriye Kızılayı’nın insani yardım konvoylarına ve Halep’in yakınında bir hastaneye düzenlenen saldırıları hatırlatarak “Suriye’deki savaşın gidişatının insanlık sınırlarını zorladığını” söyledi.
Suriye’de, Yemen’de, Kunduz’da ve daha pek çok çatışma bölgesinde sivilleri ve sağlık hizmetlerini korumaya yönelik çabaların sonuç vermemesini, savaşan tarafların veya yandaşlarının siyasi irade yoksunluğuna bağlayan Dr. Liu, salondaki hükümet yetkililerine “Artık daha fazla bekleyemeyiz, taahhütlerinizi eyleme dökmenizin zamanı geldi” diye seslendi ve konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Ağustos başında Yemen’in Abs bölgesinde hizmet veren hastanemiz Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon güçleri tarafından bombalanıp yerle bir edildi. Bu saldırıda hasta ve sağlık çalışanları da dahil olmak üzere 19 kişi hayatını kaybetti. Bu, bir yıldan kısa bir süre içinde MSF hastanelerine yapılan dördüncü saldırıydı. Tüm bu saldırılarda 32 kişi hayatını kaybetti, 51 kişi yaralandı.
“Suriye’de saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Halepli doktorlar yararlıları kurtarmak için hayatta kalma şansı en az olan hastaları yaşam destek ünitesinden çıkarmak zorunda kalıyor. Bu, çaresizliğin resmidir.
"Mayıs ayında oybirliğiyle kabul edilen 2286 no’lu önergenin başarısız olduğu açıkça görülüyor. Hastanelere yönelik saldırılar sürüyor ve bu saldırılar ‘hata’ olarak tanımlanarak geçiştiriliyor. Biz ‘hata’ kelimesini kabul etmiyoruz. Çatışan tarafların bilinçli ve sistematik biçimde hastaneleri hedef aldığını ve düşmanlıklarını kontrol edemediklerini söylüyoruz. Bu saldırıları gerçekleştiren tarafların hesap verme yükümlülükleri vardır. Bu saldırıların güvenilir biçimde soruşturulması gereklidir.”
Geçen yıl 42 kişinin ölümüne yol açan ve 2286 no’lu BMGK önergesinin kabul edilmesinde büyük rol oynayan ABD Hava Kuvvetleri’nin Afganistan Kunduz’da MSF Hastanesi’ne yaptığı saldırıyı hatılatarak sözlerini bitiren Dr. Liu, “Sivillere ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların aydınlatılması için bağımsız, hızlı ve etkili bir soruşturma mekanizması geliştirilmesi” ve “hastane saldırılarını belgelemek ve raporlamak üzere özel bir temsilci atanması” için Güvenlik Konseyi’ne çağırda bulundu.
Sınrı Tanımayan Doktorlar Uluslarası Başkanı Dr. Joanne Liu’nun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde yaptığı konuşmanın tam metni:
“Ekselansları, Bayanlar ve Baylar;
Geçtiğimiz hafta tüm dünya Birleşmiş Milletler ve Suriye Kızılayı’nın insani yardım konvoylarına ve Halep yakınındaki bir hastaneye düzenlenen korkunç saldırılara şahit oldu. Bu olayların ardından BM Genel Sekreteri Ban Ki Mon, ‘Tam daha kötüsü olamaz diye düşünürken, ahlaksızlık çıtasının daha da düştüğünü gördük.’ açıklamasını yaptı.
Evet, kesinlikle doğru.
Bu savaşın gidişatının insanlık sınırlarını zorladığını görüyoruz. Dibe doğru bir yarış sürdürüyor. Son günlerde Rusya ve Suriye ordularının Halep’i hedef alan acımasız saldırıları, insanların bölgede kapana kısılması vegömülemeyen cansız bedenler bunun açık bir göstergesidir.
Bu konsey 3 Mayıs 2016’da 2286 no’lu önergeyi oybirliği ile kabul etmişti.
Sizler konsey üyeleri olarak sivilleri ve sivillerin hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerini korumagüvencesi vermiştiniz.
Sizler bu önergeyi, Suriye hükümeti ve müttefiklerinin El Kudüs Hastanesi’ni yerle bir etmesinin hemen ardından kabul etmiştiniz. Bu saldırı, sayıları gitgide artan buna benzer çok sayıda saldırıdan yalnızca sonuncusuydu.
Aradan geçen beş ayın sonunda, bugün bu önergenin olanlara etki etmekte büyük bir başarısızlığa uğradığını açıkça görüyoruz.
Bu başarısızlığın en önemli sebebi, çeşitli koalisyolarda yer alan veya bunları destekleyen devletlerin siyasi iradeyoksunluğudur.
Artık daha fazla bekleyemeyiz.
Taahhütlerinizi eyleme dökmenizin zamanı geldi.
Bu önerge konseyden geçtiğinden beri, yalnızca Sınır Tanımayan Doktorlar bile daha korkunç saldırılarla karşı karşıya kaldı.
Ağustos başında Yemen’in Abs kentinde bulunan hastanemiz, Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği koalisyonun düzenlediği hava saldırısında yerle bir edildi. Bu saldırıda aralarında hastaların ve sağlık çalışanlarının da olduğu 19 kişi hayatını kaybetti.
Tam teşekküllü olan bu hastanenin GPS koordinatları Suudi Arabistan birlikleri de dahil olmak üzere tüm çatışan taraflarla paylaşılmıştı.
Bir şey değişmedi.
Bu, bir yıldan az bir sürede Yemen’deki MSF hastanelerine yapılan dördüncü saldırıydı. Tüm bu saldırılarda 32 kişi hayatını kaybetti ve 51 kişi yaralandı. Ekiplerimiz sağlık hizmetinden mahrum kalan sayısız insanı geride bırakarak Kuzey Yemen’den çekilmek zorunda kaldı. Aralıksız süren Suudi bombardımanları ise bu hizmetleridaha da azalttı. Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon güçleri ve çatışmanın diğer tarafları öylesine kayıtsız, angajman kuralları öylesine belirsiz ki, bu savaş neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Bu saldırılardan pek çoğu “hata” olarak nitelendirilip geçiştirildi ve hasır altı edildi.
“Hata” kelimesini reddediyoruz.
Suriye’de saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Halepli doktorlar yararlıları kurtarmak için hayatta kalma şansı en az olan hastaları suni solunum cihazından çıkarmak zorunda kalıyor. Halbuki suni solunum cihazları hayatta kalma şansı az olan hastalar içindir. Bu, çaresizliğin resmidir.
Kuşatma altındaki Suriye’de meslektaşlarımız hala çalışıyor. Hastalarıyla beraber orada öleceklerini, söylüyorlar bize. Sıraları geldiğinde.
Bu kontrol dışı düşmanlık bizi derinden etkiliyor. Bu gözü dönmüşlük bilinçli bir seçimdir. Bu c,nnet halinin belirli bir metodu olduğunu görüyoruz.
Bu Konseyin beş daimi üyensinden dördü Yemen ve Suriye’deki saldırılarda rol oynuyor.
Terörle mücadelenin savaşları yönlendirdiği çağımızda insan öldürmek meşru hale geldi.
Hepinize bu meşruiyeti ortadan kaldırmanız için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.
Düşmanlarınız saldırdığınız sağlık tesislerinde tedavi görüyor olsalar bile bu meşruiyeti ortadan kaldırmalısınız.
Çünkü tarafsız sağlık hizmetlerini ortadan kaldırmak savaşın yeni normu haline geliyor. Askeri operasyonlarla insani ihtiyaçlar arasında bir denge olmalıdır.
Hastane ve sağlık çalışanlarına yapılan saldırılar, asla pazarlık konusu olmayacak kırmızı çizgidir. Bu ilke, -açık ve basit bir ifadeyle- tüm askeri rehberlerde, angajman kurallarında ve standart operasyon prosedürlerinde yer almalıdır.
Çopu zaman, bir hastanenin ‘kumanda ve kontrol merkezi’ olduğuna dair doğrulanmamış bir istihbarat bilgisi ve kaynağı bilinmeyen bir takım iddialar, saldırı için yeterli sebep olarak görülüyor.
Bunu durdurmak için devletler hesap verebilmelidir.
Güvenilir soruşturmalar yürütülmelidir.
Bu soruşturmalar yalnızca saldırının faillerince yürütülmemelidir.
Bu konuşmayı yaptığım gün, ABD Hava Kuvvetleri’nin Afganistan’ın Kunduz bölgesinde bulunan MSF Hastanesi’ni yerle bir etmesininüzerinden neredeyse bir yıl geçti. MSF hala, yalnızca hastaların tedavi gördüğü ve çalışanların sağlık hizmeti verdiği bir hastanede nasıl olur da 42 hasta, hastane personeli ve refakatçininöldürüldüğüne dair bağımsız bir soruşturma yürütülmesini bekliyor.
Özellikle bağımsız ve etkin soruşturma mekanizmaları geliştirilmesi için, sizleri ivedilikle BM Genel Sekreterinin önerilerini desteklemeye ve hayata geçirmeye davet ediyoruz.
Buna ek olarak BM Genel Sekreteri’nin hastane saldırılarını belgelemek ve raporlamak üzere özel bir temsilciatamasını talep ediyoruz .
Dokunulmazlık sona ermeli. Bunu durdurmanın tek yolu siyasi baskı ve hesap verebilirliktir.
Kısacası, önergenizi yürürlüğe koyun.
Hastaneleri bombalamaya son verin.
Sağlık çalışanlarını bombalamaya son verin.
Hastalarımızı bombalamaya son verin.
Teşekkür ederim.”