Cemal hakkında “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla Terörle Mücadele Kanunun (TMK) 7/2 maddesi uyarınca 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezası verilmesi istendi. Hasan Cemal hakkında 3 ay 22 gün hapis cezası verilirken, ceza 3 bin 360 TL adli para cezasına çevrildi.
Hasan Cemal ile Avukatı Fikret İlkiz’in hazır bulunduğu duruşmayı gazeteciler, akademisyenler, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) temsilcileri de takip etti.
2. duruşmada esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, Cemal’in “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla Terörle Mücadele Kanunun (TMK) 7/2 maddesi uyarınca 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırmasını istemişti.
Bugün görülen duruşmada mütalaaya karşı savunma yapan Hasan Cemal, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye demokrasi ve hukuk alanında büyük bir çöküş yaşıyor. Benim 75 yaşında 50 yıllık bir gazeteci olarak “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılanmam da, bu büyük çöküşün göstergesidir.
"Meslek hayatım boyunca hiçbir zaman propaganda yazarı olmadım, hep barışı savundum. Kürt sorunuyla ilgili dört kitap, binlerce yazı yazdım. Hepsinde barış vardır.
"Bunca yıl sonra beni hâlâ “terör propagandası”ndan hapse atmak isteyen zihniyetin hukuk ve özgürlükle ilişkisi yoktur.
"Türkiye’nin yaşamakta olduğu büyük çöküş ile ilgili birçok fotoğraf karesi gözümün önüne geliyor. Bunlar arasında bugün hâlâ demir parmaklıkların arkasında tutulan birçok isim var.
"Bugün birçok dostum ve çok sayıda isim cezaevlerinde. Burada şunu söylemeden olmaz; Türkiye basın özgürlüğü sıralamadında 180 ülke arasında ancak 157. sırada geliyor. Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasi ve hukuktan söz edilemez.
"Bu çerçevede; YSK’nın İstanbul ve İmamoğlu kararı demokrasi tabutuna çakılan son çividir.
"Sayın yargıçlar; demokrasi, hukuk ve özgürlük bayrağı ömrümün sonuna kadar elimden düşmeyecek. Çünkü şuna kesin inanıyorum: Despotlar tarih önünde mahkûm olmaktan kurtulamayacaklar.
"Son sözüm: “Terör propagandası” yapmadım, “terör propagandası”na alet olmadım. Beraatimi talep ediyorum."
Hasan Cemal’in ardından söz alan avukat Fikret İlkiz ise, AİHS, Basın Kanunu ve ifade özgürlüğüne vurgu yapılan 31 sayfalık savunmasının sonunda şunları ifade etti:
"Yazar/gazeteci Hasan Cemal hakkında T24’de yayımlanan 04.12.2015 tarihli yazısı nedeniyle yayın tarihi bakımından Basın Kanunu hükümlerine göre dava açma süresinin geçmiş olduğunun dikkate alınmasını;
"Diğer yandan yazının bütünlük içinde değerlendirilmesini,
"Silvan Kaymakamlık ve Savcılığının sübjektif sonuçlara ve sadece suçlamaya yönelik soruşturma dosyası içeriğinin aksine;
"Yazıda söyleşi yapılan kişiler hakkında TMK’nın 7/2 maddesine aykırılıktan beraat kararı verilmiş olması ve kesinleştiği dikkate alındığında;
"Sanık Hasan Cemal’in eser sahibi olarak 04.12.2015 tarihinde "Silvan'da: bizi acılara, ölümlere o kadar alıştırdılar ki ... " başlıklı söyleşinin;
"Anayasanın 28 inci, 5187 sayılı Basın Kanunun 3. maddesi ve AİHS’nin 10. maddesine göre ifade/basın özgürlüğünün koruması altında bulunduğundan, gazetecilik görevini yerine getirmiş olduğunu ve hakkında beraat kararı verilmesini, talep ediyoruz."
Mahkeme heyeti, Hasan Cemal hakkında 3 ay 20 gün hapis cezası verirken, ceza 3 bin 360 TL adli para cezasına çevrildi.
Davanın ilk duruşmasında Hasan Cemal ve avukatı Fikret İlkiz tarafından mahkemeye sunulan dilekçede Cemal’in yazısında sözlerini aktardığı Gülsuma Güçer, Mehmet Ali Dünserve Zuhal Tekiner hakkında Silvan’da soruşturma açıldığı ve Diyarbakır’da yapılan yargılama sonucunda davanın beraatle sonuçlandığı hatırlatılmıştı. Dilekçede, Hasan Cemal hakkında 04.12.2015 tarihli yazısı nedeniyle yayın tarihi bakımından Basın Kanunu hükümlerine göre dava açma süresinin geçmiş olduğunun dikkate alınarak beraat kararı verilmesi istenmişti.
Hasan Cemal de ifadesinde, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, “Bugüne kadar hiç terör propagandası yapmadım. Terör örgütü propagandasına alet olmadım. Bunca yıldır yazdığım yazılarla Kürt sorununun barış içinde çözülmesi için gayret ettim. Gazetecilik suç değildir. Yazdıklarımın tümü ifade özgürlüğü sınırları içinde yer alır” demişti.