Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, önceki gün Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'ün sorularını yanıtlamış; "Dedikoduya bile müfettiş gönderen İçişleri Bakanlığı, belgeli şikâyetlerimize bile işlem yapmıyor" demişti.
Yavaş, "Savcılığa 80'in üzerinde şikayetimiz var. Bunlardan sadece 9'u ile ilgili İçişleri Bakanlığı'ndan müfettiş geldi" diye konuşmuştu.
Son olarak İçişleri Bakanlığı, savcılığa yaptıkları 80'in üzerinde şikayetten sadece 9'u hakkında bakanlığın müfettiş gönderdiğini söyleyen Yavaş'ın açıklamalarına yanıt verdi. Açıklamada, "Bu tür asılsız iddiaların Mülkiye Teftiş Kurulunun Türk idare sistemindeki saygınlığını zedeleyemeyeceği de kamuoyu tarafından zaten takdir edilmektedir" denildi. Söz konusu yanıtta, Mülkiye Teftiş Kurulu'nu zan altında bırakıldığı iddia edildi.
Gerçek dışı beyanlarda bulunulduğu ve bu nedenle kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla açıklama yapılmasına gerek duyulduğu öne sürülen cevapta şunlar kaydedildi:
"Bilindiği gibi memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri ile ilgili olmayan veya görevleri ile ilgili olsa dahi doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına soruşturma yapabilme yetkisi verilen ihbar ve şikayetler ile ilgili inceleme ve soruşturmalar herhangi bir idari merciinin izni olmaksızın doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarınca soruşturulabilmektedir. Görevle ilgili olan ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamın giren ihbar ve şikayetler için ise soruşturma açılabilmesi yine bu Kanunda gösterilen yetkili mercilerin izin vermesine bağlı tutulmuştur.
Diğer bir deyişle Mülkiye Teftiş Kurulu ve Mülkiye Müfettişleri ancak 4483 sayılı Kanun kapsamına giren ihbar ve şikayetlerde devreye girmektedirler. 4483 sayılı Kanun kapsamına giren ihbar ve şikayetlerin hangi mercilere, nasıl yapılacağı, bu ihbar ve şikayetler üzerine idari merciler tarafından yaptırılacak araştırma veya ön incelemeler sonucunda verilecek kararlar ile bu kararlara karşı başvurulabilecek yargı yolları aynı Kanunun ilgili maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Nitekim, 4483 sayılı Kanunun 'Olayın yetkili mercie iletilmesi, işleme konulmayacak ihbar ve şikayetler' başlıklı 4. maddesi gereğince; bu tür ihbar ve şikayetler Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılabileceği gibi, doğrudan yetkili idari mercilere de yapılabilmektedir."
Aynı madde gereğince ihbar ve şikayetlerin cumhuriyet başsavcılıkları veya yetkili idari merciiler tarafından işleme konulabilmesi için ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar veya şikayetlerde kişinin veya olayın belirtilmesi, iddiaların ciddi bulgu ve belgelere dayanması gerektiği belirtilerek, şöyle denildi:
"Bu şartları taşımayan ihbar ve şikayetler Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmayacak, ancak iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde dilekçede ad, soyad, imza ile iş veya ikametgah adresinin doğruluğu şartı aranmayacaktır. Kanunun 6'ıncı maddesi gereğince ise, yetkili idari merciinin vereceği 'soruşturma izni verilmesi' veya 'verilmemesi' kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Kanunun 9. maddesi gereğince ise; yetkili merciin, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararı Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirilmektedir. Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi, izin vermeye yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da şikayetçi idari yargıda itiraz yoluna gidebilmektedir.
Diğer bir deyişle yetkili idari mercilerin verdiği kararlar tamamen yargı denetimine tabi kararlardır. Gerek Cumhuriyet Başsavcılıklarından gerekse doğrudan bakanlığımıza intikal eden her türlü ihbar ve şikayet de yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerine ve yerleşik yargı kararlarına göre işleme alınmakta, sonuçlandırılmakta ve muhataplarına tebliğ edilmektedir. Mevzuatın bu açık hükümlerine rağmen ve bu kararların yargı denetimine tabi olduğu görmezden gelinerek Mülkiye Teftiş Kurulunun ihbar ve şikayetlere keyfi muamele yaptığı iddiasını ortaya atmak mesnetsiz olmaktan öteye geçemeyeceği gibi, bu tür asılsız iddiaların Mülkiye Teftiş Kurulunun Türk idare sistemindeki saygınlığını zedeleyemeyeceği de kamuoyu tarafından zaten takdir edilmektedir."