Türkiye, 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri için sandık başına gitmeye hazırlanırken, adayların yarışı da hız kazanıyor. Seçimlere günler kala Radyo Sputnik Seçim Özel yayınında Elif Sudagezer Tüzüner ve Fethi Yılmaz'ın konuğu olan Türkiye Komünist Partisi (TKP) İstanbul 1. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı Sanatçı İlyas Salman da süreci değerlendirerek ülkenin sorunlarına dair konuştu, meclise girmesi halinde önceliklerini anlattı.
‘Profesyonel anlamda politika yapmadım çünkü çok keskin bir adam olduğum bilindiği için bana yanaşmıyorlardı’
Milletvekilliği adaylık sürecinin nasıl gileiştiğini anlatan Salman, “Ben yıllardır sivil politika yapıyorum zaten. Yediğimiz ekmekten içtiğimiz suya soluduğumuz havaya varıncaya kadar her şeyin fiyatını politika belirliyorken ben politika yapmıyorum demek havada bulut havada yiyenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Çocukluğumdan bu yana Türkmen Alevisi kökenli bir ailenin çocuğuyum. 3.5-4 yaşında okuma yazma öğrendim. Sonra Hz. Ali’nin cenk kitaplarını verdiler bana, Kan Kalesi, Hayber Kalesi, Zal’ın oğlu Rüstem, Battalgazi destanı sonra köy enstitülerinden kitaplar geldi, Nazım Hikmetler, Yaşar Kemaller, Orhan Kemaller derken Dostoyevski, Tolstoy derken Marksizm ve sol tarzı bir dünya görüşüne sahip oldum, çıktım. Bugüne kadar profesyonel anlamda politika yapmadım çünkü benim çok keskin bir adam olduğumu herkes bildiği için kolay kolay bana yanaşmıyorlardı” ifadelerini kullandı.
‘Sansür yasası kesinlikle değişecek, kimse düşüncesinden dolayı yargılanamayacak’
Meclise girerse neler yapacağına ve çalışmalarında bir önceliği olup olmadığına dair de konuşan Salman, “Kesin bir şeye söz veremem, yapmaya çalışacağım şey sanat ve kültürün önündeki engelleri kaldırmak olacak. Mesela, sansür yasası kesinlikle değişecek. Ondan sonra düşünce suçlarına karşı mücadele edeceğim. Kimse düşüncesinden dolayı yargılanamayacak” şeklinde konuştu.
‘Dünyada artık Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Ermeni, Rum yok; bir çalışan insan bir de çalan insan var’
Siz adaylığınızı ilan ederken, “Dünyada en çirkin kokan şey saklanan düşüncedir” dediniz ve buna ek olarak “Sarayın dalkavuğu değil halkın soytarısı olacağım” dediniz. Bu sözleri biraz açar mısınız?
“Çocukluğumdan bu yana kemikleşmiş bir kişiliğim var. Gizlilikten nefret ederim. Ben düşüncemi ensemin arkasına saklamam masanın ortasına koyarım. Güzel düşüncelerim varsa seçip alırlar, bana benzeyen bana kalır. Para bile saklandığı zaman kokar ama saklanan düşünce kadar pis kokamaz. Mezara götürülen düşüncenin de kimseye faydası yoktur. Dünyaya hangi pencereden bakıyorsam o düşüncemi alenen haykırıyorum, ilan ediyorum. Ben dünyada iki tür insan kaldığını düşünüyorum. Bu seçimde düşüncemi şöyle şekillendirdim, dünyada artık Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Ermeni, Rum yok. Bir çalışan insan bir de çalan insan var. Sen hangisindensin ona karar ver diye düşündüm ve dedim ki ben çalışandan yana olacağım. Bu zamana kadar sanat için harcadığım emeği bundan sonra politik alanda harcamak istiyorum.”
‘Ben sarayın dalkavuklarına zerre kadar saygı duymuyorum, bunun için susanlara eyvallah demiyorum’
Bugünkü sanat camiası ile ilgili düşüncelerini de paylaşan Salman, “Yalakalardan ve saraya yakınlardan pek fazla bahsetmeyeceğim çünkü kendilerine bir paye biçerler, değer verdiğimi zannederler. Ben sarayın dalkavuklarına zerre kadar saygı duymuyorum, bunun için susanlara eyvallah demiyorum. Muhalif bir sanatçı olarak mevcut sisteme, hırsızlar sistemine karşı çıkan bütün sanatçıların yanında yer aldım. 70’lerde nasıl yer aldıysam 2023 yılında ona karar verdim. Her insan düşünen bir hayvandır. İnsanın düşünen bir hayvan olduğu homosapienlerden bu yana belli. İnsan 2023 yılında seçmesini bilen bir hayvandır.
‘Hak yiyenler ne kadar onursuzsa hakkını yedirenler de o kadar onursuzdur’
“Bugün binlerce dizi çekiliyor ama yeni nesil oyunculara ulaşmak daha zor. Biz sizi arayabiliyoruz ama yeni nesil oyuncular halktan kopuk, arıyoruz menajerler aracı oluyor. Siz bu değişimle ilgili ne düşünüyorsunuz” sorusuna cevap veren Salman:
“Aktör olmak kolay da insan olmak çok zor. İnsan olmanın iki yolu var. Hak yemeyeceksin ve hakkını yedirmeyeceksin. Hak yiyenler ne kadar onursuzsa hakkını yedirenler de o kadar onursuzdur. Bugün saraya ses çıkarmayan yalakaların büyük bir çoğunluğu bu suskunlar toplumunda seslerini çıkarmayarak kasalarını doldurmaya çalışıyorlar. Bu yüzden halktan uzaklar, halka hiçbir zaman yaklaşamadılar. Ama bu da değişecek seçimlerden sonra. Bugün saraya yalakalık yapanlar düzen değişip başka bir iktidar geldiğinde bu sefer de ona yalakalık yapmaya başlayacaklar. Onların da şimdiden önünü kesmek istiyorum. 20 yıldır iş alamamış, aç, yoksul sanatçılarımız oldu sırf muhalif oldukları için. Ben yalvarmadım çünkü konservatuardan çıkıp şehir tiyatrosuna ayağımı bastığımda dedim ki, eşimin, kendimin, olursa çocuklarımın ve torunumun hayatlarını orta halli bir şekilde garanti altına alacağım onun ne altını ne de üstünü istemiyorum. Ben orta halli bir hayatı garanti altına aldım. Saray istemiyorum. Kira sorunum yok, evime et giriyor, yazlık sorunum yok, çocuklarımın ev sorunu yok. Bana iş vermeyen saraya neden yalakalık yapayım ki?”
‘Eğer iktidara gelip verdikleri sözleri unuturlarsa Kılıçdaroğlu’ndan da hesap soracağız’
Günde 17-18 saat çalışma süreleri olan set emekçileri için seçim bir umut olup olmayacağına dair değerlendirmede bulunan Salman, “Kesinlikle değişim yaşanabileceğini söyleyebilirim. 24 saatlere kadar çalışan sanat emekçileri var ve emeklerinin karşılığını da alamıyorlar. Sanat emekçileri perişan durumdalar. Mevcut iktidar değiştiği zaman ben 6’lı masanın İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlarını da katarsak 8 kişinin bu ülkede ekonomiye ve demokrasiye daha yaşanılası bir şekil vereceklerine inancım tamdır. Sinema emekçilerinin de yaşamı güzelleşecek, az çalışacaklar, geçinebilecek kadar para kazanacaklar. Ben iktidarın yerine söz veriyorum çünkü iktidar bize söz verdi. Sözlerinde durmazlarsa onlara da muhalif olacağız. Eğer iktidara gelip verdikleri sözleri unuturlarsa biz Kılıçdaroğlu’ndan da hesap soracağız” dedi.
‘Bu seçimler Türkiye için milat olacak, haklılar ve emekçiler kazanacak’
“Yiğit soğana muhtaç oldu mu” sorusuna da cevap veren Salman, “Türkiye’de yiğit her şeye muhtaç oldu yeter ki akla muhtaç olmasın. Akıl galip gelecek ve soğana muhtaç olan yiğit galip gelecek. Bu seçimler Türkiye için milat olacak. Haklılar ve emekçiler kazanacak. Sarayın yalakaları da tarihin çöplüğüne” ifadelerini kullandı.
‘Yoksullarımız ev bulacak, kiralar düşecek’
Kira krizi ile ilgili de konuşan Salman, “İnsanın olmazsa olmaz hakları vardır. Yeme, içme, yatma, barınma, uyuma, sağlık, eğitim bu haklar olmazsa olmazımız bizim. Bunlara ulaşamayan, ete ulaşamayan, eve ulaşamayan, barınamayan, ev kiraları karşısında şaşalanmış bir halkın içerisinde yaşıyoruz. Onun için bu seçimler emekçi halklar için bir kurtuluş olacak. Yoksullarımız ev de bulacak, kiralar da düşecek” şeklinde konuştu.
‘Depremde yüz binlerce insanımız gitti’
Deprem bölgesine gittiniz mi, gitmeyi planlıyor musunuz?
İlyas Salman: Ben bölgeye gidemedim çünkü sağlık sorunum vardı. 30 yıl boyunca günde üç paket sigara içtim ve geri dönüşsüz koah hastası oldum. Akciğerlerimden tedavi görüyorum. Deprem bölgesine gidemedim ama ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya çalıştım. Ev, erzak, para yardımı yapmaya çalıştım. Sağ elin verdiğini sol elin görmemesine dikkat ettim. TKP olarak da böyle bir kampanyanın içerisinde yer aldık. Arkadaşlarımızı deprem bölgesine gönderdik enkaz altından insanlarımızı çıkardılar. Yardım tırları gönderdik. Oraya gidemedim ama çektikleri acının farkındayım, görüyorum. Elimden geleni yapmaya çalıştım. 50 bin falan diyorlar ama bu sahtekarlar yalan söylüyor. Yüz binlerce insanımız gitti.
‘Erdoğan gitsin diye oyumu Kılıçdaroğlu’na vereceğim’
Cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi desteklediğini de Sputnik Radyo’da açıklayan Salman, “Erdoğan gitsin diye oyumu Kılıçdaroğlu’na vereceğim. Türkiye’deki aklı başındaki solcuların hepsi bu kararı verdiler. Kürt halkı kararını verdi. Azımsanmayacak şekilde bir Kürt oyu akacak Kılıçdaroğlu’na. Ondan sonra Cumhuriyet’in içerisinde hakkı yenen alevi kitle var, bu kitle destekleyecek. Emeğiyle ve onuruyla yaşayan herkes Kılıçdaroğluna verecek” dedi.
‘Sosyalizm önce sevginin paylaşılmasıdır’
Seçim çalışmalarını yürüttüğü bir ekibi olup olmadığını da açıklayan Salman, “Türkiye Kominist Partisi’nden yoldaşlarımızla, işçiler, memurlar, emekçiler ile toplantılar yapıyoruz. Kahvehane ve mahalle toplantıları… Gidip konuşuyoruz, ben Ahmet Arif’ten, Nazım Hikmet’ten şiirler okuyorum. Sosyalizm önce sevginin paylaşılmasıdır. Malların paylaşılmasından fazla bahsedersek birtakım mallar gibi mallaşırız” ifadelerini kullandı.
‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumuz Kılıçdaroğlu’na, milletvekilliğinde TKP’ye’
Seçmenin size ilgisinden kaynaklı ilginç bir anınız var mı?
“‘TKP seçime girerse milletvekiliği seçiminde oyları böler.’ bunun gibi eleştiriler var. Biz de diyoruz ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumuz Kılıçdaroğlu’na, milletvekilliğinde TKP’ye. Çünkü, ben Mao’cu değilim ama çok güzel bir lafı vardır, ‘Yüz çiçek açsın, bin fikir yarışsın’. Komünist parti politik hayatın ana renklerinden biri, emekçilerin yanında yer almaya karar verdikten sonra bu böyle. Biz mecliste komünistlerin muhalif kanat olarak yer alması için elimizden geleni yapacağız. Baraj sorunumuz var evet ama bir kere bu yola girdik. Barajı da yıkmayı becerirsek ne mutlu bize”
‘Aşkı, şiiri ve kavgayı bilmeyen insandan hayır gelmez’
“Seçmen size neden oy versin” sorusuna da cevap veren Salman, “Bana İlyas Salman’ı üç cümle ile anlatır mısınız deseniz derim ki, ‘Kars’ta bir kedinin öldüğünü duyup da İstanbul’da yas tutan birini arıyorsanız benim adrese gelirsiniz.’ Çünkü ben ‘Aşkı, şiiri ve kavgayı bilmeyen insandan hayır gelmez’ diyenlerdenim. Bu dünyada aşık olunacak çok güzel, uğruna şiir yazılacak çok güzellik ve kavga edilecek çok onursuz var” dedi ve seçmenler için şiir okudu:
“Aramayın beni başka yerlerde,
Küllenmiş mangalda yatan kor benim,
Pırlantadan taşan renk benim değil,
Heybedeki yeşil benim, mor benim.
Benim değirmenin önündeki yük,
Benim şu kıraçlar, şu koca höyük,
Zerreden ufağım, dağlardan büyük,
Acı soğandaki ince zar benim.
Fukara çobanın işliğindeyim,
Çocukların bayram harçlığındayım,
Gelinlik kızların başlığındayım,
Rüzgâr benim, yağmur benim, kar benim.
Ben postta çökelek, pekmezde şıra,
Ben gazı tükenmiş isli bir çıra,
Bahçeye, bostana, taşa, bayıra,
Yorgun alınlardan düşen ter benim.
Ne yapsanız, ne etseniz nâfile,
Sinmişim kavala, mızraba, tele,
Emrah'ta coşkuyum, Yunus'ta çile,
Müşkül benim, çetin benim, zor benim.”