Doha Büyükelçisi Mustafa Göksu'nun, Cumhuriyet etkinliklerini Hamas-İsrail savaşı nedeniyle erteledikten sonra Katar'ın ünlü isimlerinden Khalid Mohammad Al Suebei’in düzenlenen düğününe katılmasına tepki gösteren CHP lideri, "Düğünde çekilen fotoğrafını gördüm. Süt dökmüş kedi gibi duruyor. Türkiye'nin büyükelçisi öyle durmaz." dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
"100 yıldır birlikteliğimizi önümüzdeki 100 yılda da kimse engelleyemeyecektir. 100 yıllık geleneğimiz, kültürümüz sevgimiz tartışmalarımız var. Hayatın gerçeği tarihin gerçeği CHP kale gibi halkın sorunları için çözüm üretiyor ve çaba harcıyor. 100 yılda bu yılda bedeller ödendi. Bedel ödeyenlerden biri Ahmet Taner Kışlalı. Hepimizin saygı duyduğu bir kişiydi. Ailesini ziyaret ettim, mütevazı bir çalışma odası var. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Aydınlar susturulmasın. Atatürkçülük geçmişin bekçisi olmak değil geleceğin öncüsü olmaktır der. Gerçekten de hepimiz geleceğin öncüsü olmalıyız.
Geçen hafta adalete geniş yer ayırmıştık. İstanbul Başsavcısının Ankara'ya yazdığı dilekçeyi dile getirmiştim. Devletin geleneğinde 100 yıllık cumhuriyet tarihinde yargının içinde çeteler oluştu dememiştir. Bir savcı bunu diyorsa bıçak kemiğe dayanmıştır. Bunu dillendirdim, mektubun can alıcı yerlerini okudum. Ardından erişim engeli getirdiler kimse duymasın diye. Nereye giderseniz gidin, vicdanlı her vatandaşa sorun Türkiye'de adalet var mı diye sorun. Adaletin olmadığını biliyoruz. Bu dilekçe ilerde yargı tarihinde önemli bir belge olarak duruyor. O gün dilekçede okumadığım bir cümleyi de okuyayım: "Yapılan görevlendirme ile sürekli aynı hakimin nöbetini takip eden avukatların teslim edilip banka kayıtlarının araştırılmasına tetkikine ihtiyaç duyulmaktadır" diyor. Rüşvet dağıtan avukatlar ve rüşvet alan hakimler. Türkiye çalkalanıyor. Dün Barış Terkoğlu güzel bir yazı yazmış bununla ilgili diyor ki bu çeteler Anadolu Adliyesinin kurulacağını hangi hakimlerin getirileceğini biliyordu diyor. Bunlar hakimleri siyasete soktular. Erişim engeli getirilen konuşulan metni TBMM'de okunacak ve meclisin tutanaklarına geçirilecek. Ben 85 milyonun hakkını savunuyorum sizin değil. Sizin feriştahınız da gelse bizi asla susturamaz. Adaleti bu memlekete getireceğiz. Muhalefette olsak da getireceğiz.
Hastane bombalanır mı akıl var mantık var. Bir insanın gözü dönmüşse, kendi koltuğuna düşkünse onlar giderler hastaneyi de bombalarlar. Bunun dünyanın gözü önünde yapılması 21.yy için en büyük ayıplardan birisidir. Kadınlar, çocuklar öldürülecek ve kimsenin sesi çıkmayacak. Geçmişte Türkiye Orta Doğu'nun en güven veren ülkesiydi. Cumhuriyeti kurmuştuk, mazlum ülkeler de kurdular. İnsan haklarında önemli adımlar attık. Türkiye güven veren bir ülke olmaktan çıktı. Oysa pek çok uluslararası kuruluş Türkiyenin kapısını çalardı gelin sorunu çözün diye. Bizimkiler bağırıyor ara bulucu olalım mı diye. Kimse bu sesi duymuyor. Türkiye dış politikada güven veren ülke olmaktan çıktı. Dış politikanın milli olması lazım. Ağır laflar ettiler, Mısırla kavga ettik. Ortadoğu halkları bize imreniyor, bizim gibi özgür bir ülke olmak istiyorlar. Eğer dış politikayı iç politikadan ayırmazsanız güven kaybına uğrarsınız.
Türkiye geçmişte sorunları çözmeye davet edilirdi. Bizimkilerin arabuluculuk çağrısını kimse dinlemiyor. Sözü dinlenen bir ülkeden bu hale geldik. Şimdi arabuluculuk görevini Katar'a verdiler. Öyle bir dil kullanıyoruz ki sözün nereye gittiğini hesaplamıyoruz, birilerini kırıyoruz. Amerika 2 uçak gemisi gönderdi, Erdoğan bağırıyor: Ne işin var burada? Şimdi biz de sormaz mıyız, senin damadının ABD savaş gemisinde ne işi var? İkili oynamayacaksınız. Damadına, yakınlarına bakacaksın, neyi nasıl yaptığına da bakacaksın. Dışişleri Bakanlığı sıradan bakanlık değildir, Türkiye'nin dış politikasını belirler. "Bu can bu bedende kaldıkça bu papazı teslim etmem" diyordu, tıpış tıpış teslim ettin. Sana kim güvenecek? Dış politikada güven kaybı çok önemli bir güven kaybıdır. Mavi Marmara'da milleti kışkırtacaksınız, arkasından "bana mı sordun giderken" diyeceksiniz. Güven kaybı çok temel bir kayıptır.
Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacağız.100. yaşını kutlayacağız. Biz cumhuriyeti kanla gözyaşıyla kurduk, ağır bedeller ödedik. Ülke işgal altındayken babalarımız dedelerimiz büyük mücadeleler verdiler. Gözüm Sakarya'da düşüncem istiklal yolunda. Milli Kurtuluş Savaşı sıradan bir savaş değil, ağır bedeller verilen bir savaş. Biz bu savaşı verdikten sonra başka ülkeler de örnek alarak kendi kurtuluş savaşını verdiler, onlar da cumhuriyete geçtiler. TC Devleti önderlik eden bir ülkedir. 100. yılda iktidar ve onun destekçisi bir partinin kararıyla yabancı askerler geliyor. Eğer iktidar kendi askerine ordusuna güvenmeyip başka askerleri çağırıyorsa o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur. Gittiğiniz her yerde anlatın cumhuriyetin 100. yılında yabancı askerleri bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletine çağıracaklar. Neymiş terörle mücadeleymiş. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz. Cumhuriyetin 100.yılını büyük bir coşkuyla kutlamalıyız, koşmalı oynamalıyız. Toplumun her kesimi bu duyarlılığı paylaşmalı. Çiftçisinden barosuna, sanatçısına kadar. Sevincimizi paylaşmalıyız. 100 yıl önce kurduk, ikinci yüzyılımıza adım atıyoruz demeliyiz. Başta Mustafa Kemal Atatürk ve bu yolda şehit olanlara Allahtan rahmet diliyoruz. Onlar Türkiye'yi var eden insanlardır. Dışişleri Bakanlığının bulunduğu fecaatı anlattım. Filistin'de çocuklar ölüyor, şenliği erteleyelim diyorlar. 100 yıl sonra mı bir daha kutlayacağız. Bunlar şenlikten ne anlıyorlar? Şenlik demek Anıtkabir'e gitmek demek, törenler düzenleyip kutlamak, anmak demek. Büyükelçi Cumhuriyeti kutlamayı ertelemiş, ama kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım bu büyükelçi olamaz. İki eli önünde süt dökmüş kedi gibi duruyor. Vallahi bu büyükelçi olamaz dedim. Telefon ettim bu kim diye. Türkiye'de dışişleri bakanlığını bu hale getirirseniz saygınlığımıza gölge düşürmüş olursunuz.
Partili arkadaşlarımız, sanat dünyamız sık sık ifade eder. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız. Cumhuriyet bizim cumhuriyetimiz, bu cumhuriyeti birlikte kutlayacağız.
Cumhuriyet her şeyden önce bilimde ekonomide teknolojide güçlü olmak demektir. Çağdaş uygarlığı yakalamak ve onu aşmak demektir. Yurtta barış dünyada barış demektir. Savaşın acımasızlığını gören komutan dünyada barışın ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Eğitimde tam eşitliktir. Eğitim aydınlanma demektir. Aydınlanmayı yakaladığımız zaman bizi zaten kimse tutamaz. Cumhuriyet aynı zamanda kadın erkek eşitliği demektir. İngiltere'den Yunanistan'dan önce kadın erkek eşitliğini getiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü kimsenin hiçbir kadının unutmaması gerekir. Savcı yazıyor adalet giderse devlet çöker diye. Cumhuriyet inançları siyasete malzeme etmemek demektir. Eğer düşüncelerinizi özgürce ifade edemiyorlarsa orada cumhuriyet yoktur. Cumhuriyet demokrasiyi inşa etmek demektir. Mustafa Kemal Atatürk "demokrasinin en belirgin şekli cumhuriyet demektir" diyor. Cumhuriyet rejimi demek demokrasi ile devlet şekli demektir. 10 yıl kurmuş cumhuriyeti kuralı, demokrasiyi getirmeliyiz diyor Atatürk. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir diyor Mustafa Kemal Atatürk.
Bizim belediyelerimizin olduğu her yerde her yer bayrağımızın renginde kırmızı beyaz olacak ve Cumhuriyetin 100.yılı şenlik havasında turnuvalarla, konserlerle, yürüyüşlerle kutlanacak. Yani Cumhuriyet Halk Partisi 100. yılımızı coşkuyla halkımızla birlikte kutlayacak. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşaşın 100. yılını kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi."