Kılıçdaroğlu: Sağ sol kavramları bu yüzyıla ait değil, ben bütün ülkücüleri seviyorum

Kılıçdaroğlu: Sağ sol kavramları bu yüzyıla ait değil, ben bütün ülkücüleri seviyorum 2019-03-09 04:32:27 - 2019-03-09 04:38:50    
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Ben bütün ülkücüleri seviyorum. Ülkücülük ne demektir? Bir insanın ülküsü kadar değerli bir şey olabilir mi? Vatan ülküsü, bayrak ülküsü, insan sevgisi, bütün herkesi kucaklamak." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kanal D televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

“Adaylarınıza baktığımızda genelde sağ cenaha daha yakın adaylar göze çarptı. Bu bir taktik mi? CHP sağa mı yöneliyor?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Taşeronların hakkını savunmak sağcılık mı, solculuk mu? Emekliye 2 maaş ikramiye verilmesini savunmak sağcılık mı solculuk mu? Aç yatan 100 binlerce çocuğumuz var, bunların hakkını savunmak sağcılık mı solculuk mu?” cevabını verdi.

‘SAĞ-SOL KAVRAMLARI BU YÜZYILA AİT DEĞİL’

Kendilerinin bir sosyal demokrat parti olduğunu ve halktan yana politika ürettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Sağ cenaha yakın diye kim dedi? Sağ-sol kavramları hangi yüzyılın, 1789. Hangi yüzyılda yaşıyoruz? 21’inci yüzyılda. 21’inci yüzyılın sorunları, 17’nci, 18’inci yüzyılın kavramlarıyla çözülemez. Dünya değişti, sağ-sol kavramları değişti. İçerikler değişti, yeni sınıflar çıktı ortaya. Acaba sorun saraydaki zata plütokratlar diye bir sınıf çıktı haberi var mıdır? Adını bile duymamıştır. Bilimde, teknolojide olağanüstü değişimler oldu. Bütün dünyada bu böyle. Geldiğimiz süreç sağ-sol kavramı değil; demokrasiden yana olanlar-demokrasiye karşı olanlar sürecidir. Demokrasiden yana olanlar bizleriz demokrasiye karşı olanlar da Cumhur İttifakı diyorlar. Ne cumhuru, hangi cumhurdan bahsediyorlar? Eğer ‘Cumhurbaşkanıyım’ diyorsa 82 milyonun cumhurbaşkanı olması lazım değil mi? Ülkenin yarısını oluşturan vatandaşlara terörist muamelesi çekebilir mi? Kendi halkına terörist diyebilir mi? Esnafa terörist diyebilir mi? Bir partinin propagandasını yapabilir mi? Devletin imkanlarından faydalanacaksın, valisinden, kaymakamından, uçağından, arabasından, gemisinden, sarayından… 5 kuruş para vermeyeceksin. Bütün gazetelerin arka sayfasını işgal edeceksin, ondan sonra çıkıp Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıracaksın ve Kemal Kılıçdaroğlu da geri adım atacak sözde ona göre. Atmam, atamam. Atarsam kendimi inkar etmiş olurum. Geri adımı o atacak. Halk bir ders verecek. Millet aç, millet perişan. Bana oy verseler de vermeseler de ben onların hakkını savunacağım.”

‘BEN BÜTÜN ÜLKÜCÜLERİ SEVİYORUM’

Bazı yerlerde DSP’nin CHP’nin oylarını böldüğü iddialarına karşı DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın, “Sol seçmene solcu bir aday çıkardığında bas bas bağırıyorlar, ‘Vay efendim oyları bölüyor’. Neyinizi bölüyorum, hepiniz ülkücüsünüz zaten…” şeklindeki sözlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Arkasından Bay Kemal demiş mi? Dememiş galiba.” ifadesini kullandı.

DSP’yi hiç eleştirmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Bir siyasal parti. O siyasal partinin tercihine saygı duyarım. Beni ülkücülükle itham ediyor, öyle anlaşılıyor. Ben bütün ülkücüleri seviyorum. Ülkücülük ne demektir? Bir insanın ülküsü kadar değerli bir şey olabilir mi? Vatan ülküsü, bayrak ülküsü, insan sevgisi, bütün herkesi kucaklamak. Eğer bunlar ülküyse ben de ülkücüyüm. Ne var bunda yani? Siz kalkıyorsunuz kendi ülkenizin çıkarlarını savunuyorsunuz. Kadın-erkek eşitliğini, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir düzeni savunuyorsunuz. Kendi ülkenizde örgütlü bir toplumu savunuyorsunuz. Bütün bunların hepsi eğer bir ülkücü ise ben de ülkücüyüm, ne var bunda? Eleştirilecek nesi var? DSP’yi ben eleştirmem, bir siyasi partidir ama bizden belediye başkan adayı gösterilmediği için ayrılıp da DSP’ye veya başka partiye giden arkadaşlar var, bunu da etik bulmuyorum. Sayın Sarıgül, belediye başkan adayı olmak istedi, ben de ‘Buyurun Eyüp Belediye Başkanlığını alın Şişli gibi yapın.’ dedim, ‘İstemiyorum’ dedi. Kendi takdirleri, ‘İlla şuradan olacaksın, sakın başka partiye geçme.’ diye bir dayatma içinde değilim. Herkes şunu çok iyi bilmeli, eğer bir kişi başarılıysa, Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü’ndeydi büyükşehire aday oldu. Beylikdüzü’nü aşan bir yapısı var, bir kararlılığı gösterecekseniz, verdiğiniz hizmetin kalitesini başka bir yerde de gösterecekseniz. Bu belediye başkanlığı yapma azmini gösterir. Ben aynı belediyeye tekrar aday olayım tekrar olayım, bir şey çıkmaz.”

‘HDP KONUSU NEDEN BU KADAR GÜNDEME GELİYOR?’

HDP’nin Millet İttifakı’na ortak olup olmadığı tartışmaları hatırlatılarak, “HDP ile bir ittifak, birliktelik var mı?” sorusunun yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, “hayır” yanıtını verdi.

“Neden HDP büyükşehirlerde aday göstermedi?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Onu HDP’ye soracaksınız. Davet edeceksiniz, soracaksınız.” dedi. “Ama HDP’den sizin lehinize açıklamalar geliyor.” denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Şu ana kadar bilmiyorum bir açıklama yapıldı mı, yapılmadı mı? Ama keşke mümkün olsa da herkes gelip sandıkta CHP’nin belediye başkan adaylarına oy verse. En büyük arzumuz bu. O zaman görecekler büyükşehirlerde, ilçelerde, illerde dostluk, ayrımsızlık nasıl olur, herkese eşit hizmet nasıl götürülür. Yoksul mahallelere pozitif ayrımcılık nasıl olur, her mahallede bir kreş nasıl açılır, yeşil alan nasıl çoğaltılır bunu görecekler. Keşke gelip herkes oy verse. AK Parti’ye oy verenlere de MHP’ye oy veren değerli kardeşlerime de seslenmek isterim. Gerçekten de çağdaş bir belediyecilik görmek istiyorsanız CHP’li belediye başkan adaylarına oy vereceksiniz. Bu kadar basit. Görecekler, Tekirdağ’da, İzmir’de ne yapıyorsak, Hatay’da, Aydın’da ne yapıyorsak pek çok şehirde yapacağız.”

Eskişehir’i örnek gösteren Kılıçdaroğlu, burası yemyeşil bir kent olurken, İstanbul ve Bursa’nın adeta bir beton ormanı halini aldığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “HDP konusu neden bu kadar gündeme geliyor sizce?” sorusu üzerine şunları söyledi:

“Korkuyorlar. Seçmeni ürküterek, korkutarak oy almaya çalışıyorlar. Projelerimizi yarıştırabiliriz. Çıkarlar televizyona adaylar, sayın Özhaseki ‘Projeleri yok.’ diyor ya gayet basit. Sayın Mansur Yavaş çıkacak, Özhaseki de çıksın. Ama Özhaseki ‘Sayın Cumhurbaşkanı’ndan izin aldıktan sonra çıkacağım.’ diyor. Ne izini istiyorsun, seni kim seçiyor? Cumhurbaşkanı mı, Ankara halkı mı seni seçiyor? Ankara halkı seçecekse başka bir yere değil, halka güveneceksin. Projen varsa, Mansur Bey’in de projesi yoksa çıkacaksın televizyona ‘Şu projeleri hayata geçireceğim, hiçbir projem yok.’ diyeceksin. Mansur Bey de anlatacak kimin var, kimin yok. Ankara nereden yönetilecek, büyükşehirler nereden yönetilecek? Ankara’dan mı, büyükşehrin olduğu yerden mi, bir başka otorite mi yoksa büyükşehir belediye başkanı mı Ankara’yı yönetecek?”

 

 

Yerel seçimlerde adayları geç açıkladıkları eleştirilerine de katılmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, eleştirilerin samimi olmadığını söyledi.

İYİ Parti ile iş birliği yaptıklarını ve bazı yerler için ufak tefek gecikme olabileceğini dile getiren CHP lideri, genel olarak geçen seçimlere göre çok daha önce adaylarını belirlediklerini bildirdi.

‘NOHUDU, MERCİMEĞİ DIŞARIDAN ALIRSANIZ EKONOMİK ANLAMDA BEKA SORUNU VARDIR’

“Beka tartışması”na ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Bekayı nasıl tanımladığınıza bağlı. ‘Terör örgütü var, Türkiye’nin beka sorunu var.’ derseniz bu doğru değil. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman terör örgütüne karşı Türkiye Cumhuriyeti devleti ‘Benim bir beka sorunum var.’ dememiştir ve diyemez de.” açıklamasında bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ne demek? Bir terör örgütü var diye beka sorunu mu tartışılır? Beka başka bir şeydir. ABD’nin de bizim de Kanada’nın da İngiltere’nin de Rusya’nın da var. Ülkeler gelecek daha güçlü olmak için, tarımda, sanayide, eğitimde hayatın her alanında yarışırlar; kimseye muhtaç olmamak için. Beka sorununu yaratmak istemezler. Her ülke yarışır. Metropoller yarışır. Siz o yarış içinde üretim alanında kim daha güçlüyse o bunu aşar. Almanya 4.0’ı niye buldu? Çin’in rekabetine karşı kaybedecekti. Ekonomide bir beka sorunu gördü, 4.0’ı buldu. Ne oldu, kazandı. Biz beka sorununu getiriyoruz bir terör örgütüne bağlıyoruz. Milletin gözünü korkutmak için ‘Terör örgütü geldi, Türkiye mahvolacak’. Türkiye bu kadar zayıf mı? Türkiye’nin gücü başka yerdedir, bölgesinin en güçlü ülkesidir; bütün olumsuzluklara rağmen. Bir terör örgütüne gidecek Türkiye teslim olacak da yok bilmem beka sorunu da; bunları geçiniz. Beka sorunu varsa şu soruyu sormak lazım. 17 yıl önce Türkiye’nin beka sorunu yoktu, niye şimdi var? Kim yarattı bu sorunu? Beka sorununu yaratanlardan hesap soruldu mu? Ben mi 17 yıl yönettim?”

Kendinin beka anlayışı ile iktidarınkinin farkı olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, “Biz üreten Türkiye diyoruz. Türkiye üretirse güçlü olur ve beka sorunu olmaz.” ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Siz canlı hayvanı, nohudu, mercimeği dışarıdan getirirseniz ekonomik anlamda beka sorununuz var demektir. Tank palet fabrikasını Katar ordusuna satarsanız ülkenin beka sorunu çıkar. İşte orada var beka sorunu, terör örgütüyle değil. Tank palet fabrikasının Katar ordusuna satışına kim karşı çıktı? Ben karşı çıktım. Cumhur İttifakı denen iki kişi satıyor. Kendi askeri fabrikasını yabancı bir orduya satan bana dünyada bir örnek gösterin Allah aşkına. Sonra kalkıp da bana bekayı anlatacaksın. Ne bekası kardeşim, sen önce otur bu ülkeyi nasıl yönettiler bunlar 17 yıldır, ona bir hesap sor. Bana hesap soruyor. Sanki ben yönetiyorum, bana hesap sorulacak. Bunlar beceriksiz insanlar. Bunlar kendi koltuklarının bekası nedeniyle böyle konuşuyorlar, başka bir şey değil.”

 

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de kutlayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütün kadınların mutlu olmasını isterim. Yaşanan ekonomik krizin bütün yükünü kadınlar yaşıyor. Bir babanın çocuğuna harçlık veremez durumda olması, bir annenin çocuğuna yemek veremez durumda olması acı. 17 yıldır ülkeyi yönetenler bu noktaya getirdi. Türkiye tarımda sanayide, sanatta kültürde iç dinamizmini yeniden hayata geçirmeli.” dedi.

AA

son dakika