Genelev Videoları için tıklayın
Meral Akşener, Mersin'de Mersin'i Kalkındırma ve Dayanışma Derneği'nin (MEKAD) düzenlediği 'Ben Kadınım, Umudun Adıyım' programına katıldı. Akşener, burada özetle şu açıklamayı yaptı:
“Öncelikle harika bir program izledik. Gözümüz gönlümüz açıldı. Rahmetli Bergen’in söylediği ‘Ömrümü kul eyledim sevdaya’. Yahu bu kadınlara hep kul olmak mı düşüyor bir. İki Ünzileyi izledik, 1986’da yazılmış. Ünzilelerin sayısı artarak devam ediyor. 1986’da yazılmış bir şarkıya bugün hala ağlayabiliyorsak, yuh olsun bize. Bir başka şey, ‘Ben kadınım’ üzerinden hanım efendi müthiş bir sunum yaptı ama o sunumun her bir kelimesi bize verilen görevlerle ilgiliydi. Yahu bu adamlara hiç mi görev yoktur. Bergen 1989’da 30 yaşındayken ölmüş. Özgecan’ımız 19 yaşında yeni öldü. Emine Bulut, kaç yıl oldu… Yıl 1989, yıl 2017, 2016, 2020, 2022… Bir ayda 4 kadın katledildi bu ülkede. Acıların kadını olmak istemiyoruz… Bu cepkenler Anadolu, tarihimiz. Çok daha ileriydi. Anadolu’ya ilk adım attığımızda, Türk tarihi kadına değerle doludur. Bu cepken ne biliyor musunuz? Tacize uğrayan, tecavüze uğrayan, eziyet gören kadının zırhıdır zırhı. Bugün bu cepken var mı? Bağırıyorum var mı? Yok. Niye yok, çünkü sesimizi duyan yok.
Tomris Hatun, Banu Çiçek bizim tarihimizin önemli isimleri. Her biri düşmanla savaşmış ülkelerini kurtarmışlar. Adil olmuşlar, adaletli olmuşlar, cesur olmuşlar. Peki Mersin'de, Yozgat'ta, Konya'da, Erzurum'da, İstanbul'da, Kocaeli'nde, İzmir'de; Milli Mücadele'nin ilk ateşini kim yakmıştır? Biz yaktık, biz kadınlar. Henüz erkekler karar vermemişken, biz müdafaa-i kadın derneklerini kurduk. Dünyanın her bir şehrine neler yaptık biliyor musunuz? Onlara vicdanı hatırlatan tamimler, yazılar, telgraflar gönderdik. Batı'nın askerinin olabildiğince hızlı çekilmesini biz sağladık.
Atatürk'ün pek çok batı ülkesinden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdi… Aslında vermedi. Aslında bize duyduğu saygıyla 'Bu sizin hakkınızdır, alın' dedi. Peki biz ne yaptık? Ben STK'lardan gelirim. Kadın hakları derneklerinin içinden gelirim. Biz maalesef elimize aldığımız o mirası yeteri kadar yayamadık. Ben Meral Akşener; İzmit'in Gündoğdu Köyü'nden çıkmış bir ailenin kızıyım. Atatürk'ün anasının adını taşıyan Zübeyde Hanım Şehit Aileleri Derneği'nin uzun yıllar başkanlığını yaptım, yöneticiliğini yaptım. Atatürk'ün o mübarek anasının genelevde çalıştığını söyleyen bir şerefsize gereğini yapamadım. Özür diliyorum. Sarayda ağırlandı o şerefsiz, sarayda ağırlandı o ahlaksız. Gereğini yapamadım özür dilerim, özür. Onun için Emine Bulut'un acısı devam ediyor. Onun için Özgecan'ın acısı devam ediyor. Onun için Bergenler'in öldürülmesi devam ediyor. Şimdi bu ağır yükler biz kadınlarınsa eğer o zaman o yükleri taşıyan bu bedenler elbette gereken gücü elde etmeliler.
Bugün 1946'nin gerisindeyiz, gerisinde. Anlaşılıyor ki iş yine biz kadınlara düştü. Her birimiz bir Aslanköy kadını olacağız. Her birimiz bu ucube sistemi değiştirmek için dik duracağız, sağlam duracağı ve burada irade göstereceğiz. Biz anayız. Oğullarımız, kızlarımız geceleri ağlıyor. Öyle bir haksızlıkla karşı karşıyalar ki, 92 puan alan çocuk atanamıyor, ayısı-dayısı yok ama buna karşılık 58 puan alan çocuk atanıyor. Onlar için bu ucube sistemi değiştireceğiz. Hep ağlamak analara mı düştü, hep ağlamak biz kadınlara mı düştü? Bu ucube sistemi değiştireceğiz.
Bugün köylerimizde yaşayan kızlarımız 50-55 sene evvel benim şanslarıma sahip değiller. Çünkü eğitimin içine tükürüldü. Bilerek. 'İşçisin sen işçi kal. Köylüsün sen köylü kal' Halbuki eğitim fırsat eşitliğini bizlere vermişti. Şimdi anlaşılıyor ki duruma vaziyet etmek bizim görevimiz. Biz kadınların görevi. Oğullarımızın, kızlarımızın acısına, ağlamasına, uğradıkları haksızlıklara son vermek için bu ucube sistemi değiştireceğiz. Ben Meral Akşener, size söz veriyorum. Tam 1 yıl evvel dedim ki, 'bu ucube sistemi değiştirebilmek için cumhurbaşkanı adayı değilim' Ama vatandaşımızın ferasetine güvenip sandıkta oylarımızla bu ucube sistemi değiştireceğiz. Aynı yerde duruyorum. Bu ucube sistemi değiştirmek için, nereye gitmem gerekiyorsa gidiyorum, kiminle konuşmam gerekiyorsa konuşuyorum. Çünkü önceliğimiz bu ucube sistemi değiştirmektir.
Bu seçimi kazanmak zorundayız. Bu seçimi kaybedemeyiz. Benim çocuklarımın, yani sizin çocuklarınızın bu ülkede kalması için, bu ülkeye umutlarını bağlamaları için, hayallerini bu ülkede kurmaları için, haksızlıkların giderilmesi için, torunlarımızın başka ülkelerin garsonları olmamaları için, başka ülkelerin sığınmacıları olmamaları için bu ucube sistemi birlikte sandıkta değiştireceğiz inşallah. Bu parlamenter sistemi konuştuğumuz son seçimdir. Bu seçim kazanılmak zorundadır. Bu seçimi kazanacağız elbette. En son olarak Akif'in iki mısrasını söyleyeceğim size. Diyor ki, 'Süleymaniye'yi yıkmak istedin. İki kürek, iki kazma, iki ırgat gerek.' Yani iki kişi, iki kazma, iki kürek. Süleymaniye gitti. 'Sonra dedin ki, Süleymaniye'yi yeniden yapmak gerek. Bir Sinan, Bir Süleyman gerek.' Eğer Sinan'a ve Süleyman'a ihtiyaç olmamasını istiyorsak Süleymaniye'yi yıktırmayacağız”