Tahir Elçi davasında, ihbar mektubunda adı geçen polis memurlarının dinlenmesi talebi reddedildi

Tahir Elçi davasında, ihbar mektubunda adı geçen polis memurlarının dinlenmesi talebi reddedildi 2022-01-12 18:31:59 - 2022-01-12 18:31:59    
Tahir Elçi cinayeti ile ilgili açılan dava duruşması görüldü. TBB’nin katılım talebi kabul edildi. Av. Nahit Eren “Dosya ile ilgisi olmayan savcı hukuka aykırı şekilde delil topladı” diyerek suç duyurusunda bulundu. CHP’li Sezgin Tanrıkulu, dönemin emniyet müdürü ile yaptıkları görüşmeyi anlattı ve “Asıl kilit buradadır” dedi.

Sputnik'ten Sertaç Kayar'ın haberine göre Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yaptığı sırada öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetiyle ilgili açılan davanın 4. duruşması görüldü. Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne görülen davada, tutuksuz yargılanan sanık polisler F.T., S.T. ile M.S.'nin ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan 3 yıldan 9 yıla kadar hapsi isteniyor. Firari sanık Uğur Yakışır hakkında ise 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Elçi ailesinin yanı sıra, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, baro başkanları ile CHP ve HDP’li milletvekilleri de duruşmayı takip etti.

TBB’den davaya katılım katılım talebi

Görülen duruşmaya sanık polisler F.T., S.T. ile M.S., bulundukları kentlerden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. İddia makamının değiştiği duruşma, kimlik tespiti yapıldı. Duruşmada ilk kez Türkiye Barolar Birliği (TBB) duruşmaya katılma talebinde bulundu. Katılma talebinde bulunan TBB Başkanı Erinç Sağkan, “TBB’nin görevlerinin başında meslektaşlarına yönelik hak ihlallerini takip etmek ve gerekli yasal başvuruları yapmak vardır. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin de benzer şekilde bu sorumluluğunu yerine getirmeye çalışırken katledildiği bir gerçekliktir. Bu doğrultuda katılma talebimizin kabulünü istiyoruz” dedi.

‘Elçi dosyası ile ilgisi olmayan savcı hukuka aykırı şekilde delil oluşturdu’

Söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, başka bir suçtan Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Deniz Ataş’ın Elçi cinayetine dair ifade vermeye zorlandığına dair Diyarbakır Barosu’na gönderdiği mektubu gösterdi. Gönderilen mektuptan bazı bölümleri okuyan Eren, Ataş’ın mektubunda ismine yer verdiği savcının Elçi dosyası ile hiçbir ilgisinin olmadığını, Sur’da yürütülen operasyonla görevli olduğunu söyledi. Savcının hukuka aykırı şekilde delil oluşturduğunu söyleyen Eren “Böylece işlenen siyasi suikastın üstünü örtme çabası içerisine girmiştir. Deniz Ataş'ın mektubu da bize bunu açıkça gösteriyor. Bu nedenle ilgili savcı hakkında soruşturma başlatılmasını istiyoruz. Mahkemeniz bu yönde girişimde bulunmaz ise biz yapacağız. Ayrıca yine HSK’ye ilgili savcı hakkında şikayette bulunacağız. Sizden ricam bu mektubu dikkate alın" şeklinde konuştu.
 
Eren, Elçi cinayeti için “siyasi suikast” diyen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun da dinlenmesi talebinde bulundu.

‘Elçi’nin Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yapacağı emniyet tarafından bilinmesine rağmen her iki şüpheliye neden 13 kilometrelik takip boyunca müdahale edilmedi’

Duruşmada söz alan Av. Tuğçe Duygu Köksal, Elçi cinayetinden birkaç hafta sonra dosyaya eklenen 8 Ocak 2016 tarihli ihbar mektubu hakkında bilgi verdi. İhbarda bulunan polis memurunun kimliğinin tespiti taleplerinin kişinin can güvenliği gerekçesiyle reddedildiğini söyleyen Yalçın, çok önemli bilgiler içermesine rağmen bu mektupla ilgili inceleme başlatılmadığını kaydetti. Köksal, Elçi’nin Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yapacağı emniyet tarafından bilinmesine rağmen her iki şüpheliye neden 13 kilometrelik takip boyunca müdahale edilmediği sorusunu yöneltti. Köksal, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Amiri F.G. ile istihbarat yetkilileri S.K., Y.K., B.B., H.A.'nın yanı sıra ihbar mektubunu yazan polisin mahkemede dinlenmesi taleplerinde bulundu.

Savcı, sanık polislerin tutuklanması talebinin reddini istedi

Mütalaasını açıklayan savcı, TBB ve Bursa Barosu’nun katılma talepleri, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi ve sanık polislerin tutuklanması yönündeki taleplerin reddini istedi.

TBB’nin katılım talebi kabul edildi, Davutoğlu’nun dinlenmesi talebine red

Verilen aranın ardından devam eden duruşmada mahkeme heyeti ara kararlarını açıkladı. Mahkeme, önceki celse verilen ara kararların yerine getirilmesi, cinayet mahallini gören iş yerine ait 4 nolu kamera görüntülerinin yer aldığı ve TÜBİTAK tarafından boş olduğu raporlanan hard diskin yeniden incelenmesi ile İçişleri Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan raporla ilgili sunulan taleplerin kabulüne; tüm deliller toplandıktan sonra olay yerinde keşif talebinin yeniden değerlendirilmesine, TBB’nin davaya katılma talebinin kabulüne karar verdi. Mahkeme, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesi talebini yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddetti. Ayrıca, sanıkların delilleri karartma ve kaçma şüphesi bulunmadığı gerekçesiyle tutuklanmaları taleplerini, ihbar mektubunda isimleri geçen istihbaratçı polis memurlarının dinlenilmesi taleplerini de reddederek, duruşmayı 15 Haziran 2022'a erteledi.

Sağkan: TBB, bu davayı çok etkin bir şekilde takip edecek

Duruşmanın ardından TBB Başkanı Erinç Sağkan ile avukatlar adliye binası önünde açıklama yaptı. TBB Başkanı Sağkan, “Maalesef başkanımızın yaşadığı bu olayın cezasız kalmaması için, bir arada bu mücadeleyi yürütmek için duruşmada hazır bulunduk. Bugünkü duruşmada önemli gelişmeler oldu. Bu çok önemli gelişmelerden biri bugün TBB’nin bu davaya katılan sıfatıyla katılması talebimiz kabul edildi. Bunun gecikmiş bir gelişme olduğuna inanıyorum. Artık TBB olması gerektiği şekilde bu davayı çok da etkin bir şekilde takip edecek yasal argümana da bugünkü karar itibariyle kavuşmuş durumdadır” şeklinde konuştu.

‘Talep edilen kayıtlar halen dosyaya gelmedi, ilgili kurumlar yazışmalara cevap vermedi’

Ardından konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Zahit Eren, birçok taleplerinin reddedildiğini belirterek “Özellikle cinayetin işlendiği ana ilişkin fiziki mekanda bulunan birçok işletme ve resmî kuruma ait kamera kayıtlarının kaybedilmesi yada kameraların bozuk olduğu yönünde yapılan tespit ve dosya gönderilen yazılar vardı. Özellikle foto film şubesine ait tam da cinayet anına denk gelen 12-13 saniyelik görüntünün olmadığını daha önce kamuoyuna defalarca paylaştık. Bugün mahkeme bu taleplerimizi yani daha önceki celsede ara kararla talep etmiş olduğu bu tür kayıtların hala dosyaya gelmediğini ilgili kurumlarla yapılan yazışmalara da cevap verilmediğini biz bu celse arasında tespit ettik ve bugün talepte bulunduk. Ancak bunlar soruşturma aşamasında yapılması gereken şeylerdi. Heyetin bugün bu konuda yeniden vermiş olduğu bu kararlar sevindirici” dedi.

‘Savcı hakkında suç duyurusu’

Eren şöyle devam etti:
 
“Diğer reddedilen bir talebimiz de geçen celsede dinlenen gizli ve açık tanıklar var, bu gizli ve açık tanıklar söz konusu soruşturmanın başlaması aşamasında ilgili soruşturma makamları tarafından tehditle, bir kısım vaatlerle soruşturmaya yönelik gerçeğe aykırı bilgi verdikleri konusunda resmî kayıtlara yani duruşma tutanaklarına geçen beyanları var. Normal şartlarda bir hukuk devletinde bir soruşturma savcısının tanıkları bu şekilde yanıltıp adil yargılamayı etkileyen bu tür hukuka aykırı fiillerinden dolayı mahkeme heyetinin hakkında suç duyurusunda bulunması gerekiyordu. Bekledik ama maalesef bu suç duyurusu yapılmadı. Bugün Diyarbakır Barosu ve katılanlar olarak mahkemeden bu suç duyurusunu yapmasını yeniden talepte bulunduk. Dosyanın teknik anlamda yapılması gereken işlemlerine yönelik mahkeme taleplerimizi kabul ediliyor, oysa bu cinayetin tam olarak maddi gerçeğiyle açığa çıkması konusundaki sorumluluk isteyen ara kararlara maalesef imza atmıyorlar.”

Tanrıkulu: Takip edilen örgüt üyelerinin neden yakalanmadığı ile ilgili dönemin emniyet müdürü ‘bu sorunun cevabı yok’ dedi

Ardından konuşan CHP’li Milletvekili ve avukat Sezgin Tanrıkulu da dönemin emniyet müdürü ile yaptıkları görüşmeyi anlatarak şunları söyledi:
 
“Genel başkanımızla birlikte dönemin Emniyet Müdürü’nü ziyaret ettik ve şu soruyu sorduk ‘Fiziki olarak 10 km boyunca takip edilen, bir güzergah boyunca ilerleyen 2 örgüt üyesi var, bu örgü üyeleri Dörtayaklı Minare’nin arkasındaki hendek kısmına gelmeden çok rahatlıkla sağ yakalanabilecek imkanlar vardı. Neden bu 2 örgüt mensubunu sağ yakalama imkanı varken, kaçma imkanı olabilecekleri ve girilmesi o an için mümkün olmayan hendek arkasına girmelerine müsaade edildi? Aynı zamanda 2 polis memurunun yaşamını yitirmesine müsaade edildi? Fiziki, teknik takip olmasına rağmen ve dinlenilmesine rağmen. Dönemin emniyet müdürü aynı şu kelimeyi söyledi bize ‘bu sorunun cevabı yok’ dedi. Asıl kilit buradadır. Tahir Elçi sıradan bir cinayete, bir kaza kurşununa kurban gitmemiştir. Planlı, siyasi bir cinayete, bir suikasta kurban gitmiştir. Dönemin başkanı da bunu söylemiştir. Kendisi de bu söyleminin neye dayalı olduğunu, bu karardan sonra bizzat duruşmaya gelerek açıklamak kendisi bakımından adalet ve vicdani bir borçtur.”
tahir elçi