İtalya’nın Milan kentinde yer alan Polytechnic Üniversitesi ‘nde malzeme bilimi profesörü Daniela Comelli tarafından hançerin bıçağı üzerine yapılan analiz, %10 nikel ve %0.6 kobalt içerdiğini gösterdi.
Analiz, karakteristik renklerden farklı elementleri tanımlayan X-ışını flüoresans tekniği kullanılarak gerçekleştirildi. Daha sonra hançerin bıçak kısmının bileşenleri, 11 metalik meteoritle karşılaştırıldı ve oldukça benzer oldukları ortaya çıktı.
Hançer, Arkeolog Howard Carter tarafından Tutankamon’un mezarının keşfinden üç yıl sonra, 1925 yılında bulunmuştu. Hançer, çocuk firavunun sağ kalçasını saran sargıların içindeydi. Süslü bir altın sapı ve neceftaşından bir topuzu bulunuyordu. Demir bıçak, bir tarafı zambak desenleriyle, diğer tarafı ise kuştüyleri ve bir çakalın kafasıyla süslenmiş altın bir kın ile korunuyordu.
Hançer MÖ 14. yüzyıla tarihleniyor (MÖ 1400-1301). Comelli’nin CBC’ye yaptığı açıklamaya göre bu da onu Antik Mısır’da bulunan çok nadir demir eserlerden biri yapıyor. Demir eritme teknolojisinin Antik Mısır’da, komşu ülkelerden daha geç olarak, MÖ 8. yüzyılda geliştirildiği düşünülüyor.
Comelli “Demircilikle ilgili sorun, erime derecesinin çok yüksek olmasıdır (1,538 C). Bu yüzden erken demirciler, demir cevherini, içinden demiri çıkarabilecek kadar ısıtamıyor ve demiri silah haline gelecek şekilde dövemiyordu.” diyor.
Araştırmacılar, erken dönemlerdeki demir objelerin bu yüzden genellikle süsleme ya da törensel amaçlı olduğunu, ve altından bile daha değerli sayılan göktaşlarından elde edilen demirden yapıldığını söyledi.
Comelli bu objelere çekiçle döverek şekil verildiğini söyledi. Daha önce Kral Tutankhamon’un hançerinin bu çeşit demirden yapıldığı zannediliyordu fakat bu teori henüz doğrulanmamıştı.
Araştırmacılar yayınlanan makalede “Bu bağlamda bakarsak, Tutankamon’un hançerinin bıçağında görülen yüksek kaliteli imalat tekniği, MÖ 14. yüzyıl gibi erken bir tarihte demirciliğin başarılı şekilde yapıldığına kanıt oluşturuyor” dedi.
Makalede ayrıca Antik Mısırlıların bu tarihten yaklaşık 100 sene sonraki yazılarda, demiri “gökyüzünün demiri” olarak tanımladığı belirtildi. Yeni bulgular sayesinde neden böyle bir tanımlama yapıldığına dair bilgi edinildiği belirtildi.
Yazarlar “Bu yeni bileşik terimin (gökyüzü ve demirin birleşimi) kullanılmaya başlanması, MÖ 13. yüzyılda bile Antik Mısırlıların, bu demir parçalarının gökyüzünden düştüğünü bildiğini gösteriyor” dedi.
Arkeofili/ Ayşe Bursalı