Dinç yazısında, "İşleri, ciroları büyüdü. Faiz giderleri, çalışan giderleri küçüldü. Para tümden cebe kaldı. Arabaları, gayrimenkulleri uçtu gitti. Dolar cinsinden bile hesaplansa hepsi kâr. Çeşitli hileli yöntemlerle de olsa uygun kredilerle denklemleri işliyor. Keyifleri beyde yok diyeceğim ama zaten beyler. Tek dertleri yurtdışında yiyip içtiklerinin TL cinsinden çok pahalı gelmesi… Bodrum’da aynı paralara yiyip içerken sıkıntı yok ama… Aslında Türkiye’nin satın alma gücü paritesinin gücünü deneyimlemek işlerine gelmiyor." düşüncesini dile getirdi.
Dinç şu ifadeleri kullandı:
"Borsadan edindikleri paylar ikiye, üçe, dörde, beşe, ona katlamış. Hatta bu trene binen ücretliler (tasarruf yapabilenler) dahi pay piyasasında para kazanmaktan yorulmuş. İsterseniz dolar cinsinden hesaplayın… Boğazlarına kadar paraya boğulmuş durumdalar.Parayı harcayacak yeri şaşırdılar. Harcamaya kıyamıyorlar biraz da. Harcayacaklarına bir şeyler yapsalar parayı hemen katlıyorlar çünkü. Para kazanmaktan yoruldular o yüzden şikâyet ediyorlar.
Bir de keyfe keder grubu var. Daha birkaç sene önce ortalama 30 maaşa ev, 10 maaşa otomobil alınabilirken almayıp şimdi ahkâm kesiyorlar. (O günlerde dahi alamayacak durumda olanları kastetmiyorum. O yüzden sosyal konut projesinde sayının artması gerektiğini düşünüyorum.) Fırsatçı bir bakış açısıyla evlerini satarak faize yatırıp çalışmadan yata yata geçinme planları yapanlar şimdi eleştiride önü çekiyorlar. Bir evi olup onu satıp faize yatırdı diye dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse bedavadan yaşayamaz. Şimdi kirayı ödeyemiyoruz diye dert yanıyorlar. Ya ne olacaktı? Evet, bir kesim gerçekten bu durumda. Tasa alt ve alt-orta gelir grubundaki ücretlilerde. Herkes kazandı şimdi sıra ücretlilerde. Ama hadi ücretleri artıralım deyince, para kazanmaktan yorulmuş patronlar işçi çıkarırız diye tehdide başlıyor. Onlara borazanlık edenler ücret artışları enflasyona neden olur teraneleri anlatıyor. Geçen sene başındaki zammın enflasyona katkısı 2 puan olarak ölçülmüşken hem de. EYT’li biri hakkı olan kıdem tazminatını isterse ona hangi kötülükleri yapacaklarının planını yapmaya başlamışlar.
Vay taksitle ödeyelim, yok “tazminatlarını alırlarsa işe devam şansları kalmaz!” gibisinden her türlü nobran patron tavrına bürünüyorlar. Koskoca patronlar gariban çalışanın hakkı olan ve ölümüne istifade ettikleri kıdem tazminatını vermemek için her yerde tezvirat yapıyorlar. Emekli olmuş birini işten kovabileceğini zanneden dahi var."