Olay, 16 Ekim 2022'de meydana geldi. İddiaya göre H.Ş., otobüs durağında karşılaştığı C.C.'yi yaşadığı eve götürdü. Burada H.Ş. tarafından alıkonulan C.C., nitelikli cinsel saldırıya uğradı. Evden çıkan C.C., polise gidip, durumu anlattı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Soruşturmanın adından hazırlanan iddianamede, H.Ş.'nin hakkındaki suçlamaları reddettiğine yer verildi. H.Ş.'nin ifadesinde C.C. ile durakta karşılaştıklarını, kalacak yeri olmadığını söylediği için de evine götürdüğünü söylediği belirtildi. C.C.'ye zorla bir şey yapmadığını söyleyen H.Ş. ayrıca ifadesinde, "Uyuşturucu kullandığını söylediği için C.C.'yi kardeşimle İzmir Atatürk ve Eğitim Araştırma Hastanesi'ne götürdük. Hastanenin acil servisi önünde bıraktık" dediği de kaydedildi.
C.C.'nin 2016'da alınan hastane raporunda mental orta ruhsal bozukluğu nedeniyle yüzde 73 oranında engelli olduğu da iddianameye girdi. Savcı, H.Ş.'nin mental retardasyon rahatsızlığı bulunan C.C.'ye karşı zincirleme olarak nitelikli cinsel saldırı ve beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediğine kanaat getirip şüphelinin 52,5 yıla kadar hapsini istedi.
"Akıl rahatsızlığı olduğunu bilmiyordum"
İddianame 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edildi. Yargılama süresince de üzerine atılı suçlamaları reddeden H.Ş., "Sadece yardımcı olmak istedim. Kendi rızasıyla birlikte olduk. Ailemin, C.C.'nin bizde kaldığından ikinci gün haberi oldu. Birlikte dışarı çıktık. Bir arkadaşını gördü ve onun telefonundan ailesiyle görüştü. Ailesinden şiddet gördüğünü söylediği için bir gün daha bizde kalmasına müsaade ettim. Kendisine uyuşturucu vermedim. Uyuşturucu kullandığını söyleyince hastaneye götürdüm ve sonra ayrıldım. Bir daha görüşmedim. Benim sosyal medya hesabımdan birilerine mesaj gönderdi. Akıl rahatsızlığı olduğunu bilmiyordum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
"Ağzımı, elimi, kolumu bağladı"
C.C. ise şunları söyledi:
"Eve gittiğimizde kimseyi görmedim. Bana ağrı kesici diye uyuşturucu vermiş. Ardından cinsel saldırıda bulundu. Polise anlatırsam öldüreceğini söyledi. 5-6 gün evinde kaldığımı hatırlıyorum. Uyuşturucu kullandığımı iddia edip beni kardeşiyle hastaneye götürdü. Beni bırakıp ayrıldılar. Taksiyle tek başıma hastaneden çıktım. H.Ş.'yi tekrar görmedim. Evdeyken anne ve babasının sesini duydum ancak hiçbir şey yapamadım. H.Ş., ağzımı, elimi, kolumu bağlamıştı. Sadece beni tuvalete götürdü. Evde kaldığımız süre boyunca H.Ş. ile bir kez evin dışına çıktık. Orada arkadaşımı gördüm ve onun telefonundan annemi aradım. Eve gitmek istemediğimi söyledim. Beni kaçırdıklarını söyleyemedim. H.Ş., telefonunu kullanmama izin veriyordu. Arkadaşıma mesaj atıp, durumu söyledim."
"Rızası olduğuna" kanaat getirildi
Geçen hafta görülen duruşmada karar çıktı. Heyet, kararında şüpheden sanık yararlanır ilkesine atıfta bulundu. Sanığın üzerine atılı eylemlerin, mağdurun soyut iddiası dışında, görgü tanığı, kamera kaydı gibi başka bir somut delilin dosya arasında bulunmadığı belirtildi. H.Ş.'nin ailesiyle birlikte yaşadığını belirten heyet, mağdurun bu kişilere sesini duyurabilme imkanı varken hiçbir şey yapmadığına kanaat getirdi. Ayrıca C.C.'nin, H.Ş. ile beraber kaldıkları evden dışarı çıktıkları ve arkadaşını gördüklerini belirten heyet, C.C.'nin yardım istememesinin olağan görülmediğine karar verdi. Mahkeme, mağdurun evine gitmek istememesinin de samimiyet noktasında mahkemeyi şüpheye sevk ettiği de kararda yer aldı. Heyet, mağdurun sanığın telefonundan yardım istemediğini, bu durumunda cinsel saldırı iddiasında mahkemeyi şüpheye sevk ettiğini kaydetti. Alınan raporlardan da heyetin mağdurun ilişkide rızası olduğu kanaatine vardıkları gerekçeli kararda yer buldu.
Ege Üniversitesi Hastanesi tarafından düzenlenen raporda mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunabilecek durumda olduğuna dair rapor tanzim edildiği belirtildi. Heyet, sanık hakkında "nitelikli cinsel saldırı" suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmışsa da sanığın savunmasının aksine soyut iddiayı destekler her türlü şüpheden uzak, somut bir delilin bulunmaması göz önünde bulundurularak "şüpheden sanık yararlanır ilkesi" gereğince sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit görülmediğinden beraatine karar verdi. Sanığın ailesiyle birlikte yaşaması, C.C. ile birlikte dışarı çıkmaları, uyuşturucu tedavisi için hastaneye gittiklerinin hastane kayıtları ile sabit olması ve C.C.'nin sanığın evindeyken telefon kullanması sebebiyle heyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da sanığın beraati kararlaştırıldı.