Partisinin Denizli İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Muharrem İnce, ekonomi konusunda iktidarı eleştirdi.
İnce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2012 yılında kullandığı "Para, tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü itibarını bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır" ifadelerin hatırlattı ve "Nebati'ye göre TL en düşük yerde, biz batmışız. Yani milletin de, devletin de, TL'nin de itibarı kalmamış" diye konuştu.
İnce, şu ifadeleri kullandı:
"Herkes pahalılıktan şikayet ediyor. Mart başında kuru soğan 1,5-2 lirayken dün 5 lira... Patates 2-3 lirayken dün 9 liraydı. Türkiye'nin her yerinde mutfakta yangın var. Ülkenin ciddi bir pahalılık sorunu var.
Ekonominin başına getirdikleri Nebati ne diyor? 'Türk Lirası en düşük yerde, vatandaş rahat olsun' diyor. Türkçe meali şu; 'Biz battık beyler, batırdık bu memleketi, çöp oldu Türk Lirası, artık hiçbir itibarı yok, haberiniz olsun' diyor.
Erdoğan ne demişti? Para, bayrak gibi milli marş gibi ülkenin gücünü gösterir diyordu. Para Erdoğan'a göre güç gösteriyor, Nebati'ye göre TL en düşük yerde, biz batmışız. Yani milletin de, devletin de, TL'nin de itibarı kalmamış.
Ekmekte sorun var, unda sorun var, şekerde sorun var, yağda sorun var, sütte sorun var, ette sorun var. Dün ete yüzde 48 zam geldi, yüzde 30 kapıda bekliyor. Nisan sonunudan itibaren süt ve etteki pahalılığı hep birlikte göreceğiz.
Fakir fukara için zor yıllar geliyor, çünkü üretmeyen bir Türkiye... Tarımı stratejik bir sektör olarak görmediler 20 sene. İthalatla bu işi çözeceklerini sandılar. Bereketli toprakların fakir çocukları olduk ne yazık ki...
Hasan dönemini bekleyeceğimiz yere Rusya'dan gelen gemileri bekler olduk. Ukrayna'dan Rusya'dan gemiler gelecek, ayçiçeğimiz, buğdayımız olacak! Düştüğümüz noktaya bak. İçler acısı bir noktadayız... İnsanları kuru ekmeğe, kuru soğana muhtaç ettiler!
Nass vardı, Nass'ı unuttular! 100 bin lirası olan bir kişi Aralık'ta yatırdıysa bu kur korumalı mevduata 125 bin oldu. 20 binini devlet verecek. 20-25 bin kişiye hepimizin parasını verecekler. Bunu tarıma verselerdi, Rusya'dan Ukrayna'dan buğday dilenmezdik.
Bahçeli'yi de anlayabilmiş değilim. 'Paranız yoksa yüzerek geçin' diyor. Sen nasıl milliyetçisin ya? Ben milliyetçilere sesleniyorum, bu laf sizi rahatsız etmedi mi? Köprüden geçen parayı ödemiyor sadece, geçmeyen de ödüyor. Köprüden geçen ödüyor, geçmeyen ödüyor, yüzerek geçsen yine ödüyorsun! Nasıl yüzersen yüz bunların hepsinde para ödüyorsun. Çok iyi yüzüyorsan istersen kurbağalama yüz. Böyle bir mantık olabilir mi? Lafa bakın ya! Ey milliyetçiler, hâlâ duracak mısınız orada ya?"