Ağabey Muhammet Ali Kadirova yaşananları BirGün’e anlattı. Kadirova, kendisinin üç farklı gazeteye röportaj verdiğini ancak bunların yayımlanmadığını söyledi. Ağabey Kadirova, Baskı yapıldığını düşünüyorum bu konuda haberler yapılması engelleniyor. Benimle yapılan röportajlar neden yayımlanmadı?” diye konuştu.
BirGün'den İsmail Arı'nın haberine göre Kadirova’nın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Kardeşinizin ölüm haberini nasıl aldınız?
Kardeşimin ölüm haberini 23 Eylül akşamı saat 20.48’de Şirin Ünal’dan gelen telefonla öğrendim. Telefonu açtığımda ‘Ben Şirin Ünal, evde silah kaybolmuş’ dedi. ‘Kardeşin çalıp sana mı getirdi’ demek istiyor diye düşündüm. ‘Ne oldu’ dedim? ‘Senin kardeşin manyak. Benim silahımı alıp kendisini odaya kilitlemiş’ dedi. Bana bunları söylerken arkadan sesler geliyordu kapıya ve duvara falan vuruyorlar diye düşündüm seslerden. O esnada telefonu kapattı. Ardından hemen taksiye atlayarak evine gittim.
Senin kardeşin manyak, kafasına sıktı”
Evinde neler oldu ?
Evine gittiğimde beni içeriye almadılar. Kapısında 10’a yakın polis aracı vardı. Bir polise ‘Ne oldu kardeşime’ dedim. Bir şey yok, kurşunla elinden yaralanmış, kurşun elini sıyırmış” dedi. Polislerle konuşurken içeriden Şirin Ünal çıktı ve Senin kardeşin manyak, kafasına sıktı” dedi. Duyduklarıma inanamadım ve dondum kaldım. Kardeşin Bilkent Şehir Hastanesi’nde” dediler. Apar topar gittiğim için üzerimde para yoktu.
Nasıl gittiniz hastaneye ?
Polislere yalvardım, hastaneye götürmeleri için. Götüremeyiz, taksiye atlayıp git” dediler. Şirin Ünal da Şuna para verin” dedi. Bir polis kendi cebinden 50 lira çıkarıp verdi. Taksiye atlayıp hastaneye gittim ve beni içeriye almadılar. Bir saat bekledikten sonra doktor çıktı ama Kardeşinizi kaybettiniz” dedi. İnanamadım, kardeşimi gösterin” dedim. ‘Olmaz, savcı izni gerekiyor’ dediler. Savcı saat 01.00’da geldi. Bir saat morgun önünde bekledim. Savcı ‘Kardeşinin sorunu var mıydı?’ falan dedi ve bir iki soru sordu sadece. ‘Kardeşim kendisini vuracak bir insan değil’ dedim.
Kesinlikle kardeşimi önce dövmüşler, vahşiler gibi vurmuşlar
Kardeşinizin fotoğraflarını gördüğünüzü açıklamıştınız, nasıl gösterdiler?
Kardeşimi görmek istiyorum” dedim. Bir polise Fotoğraf var mı” diye sordu savcı. Orada gösterdiler fotoğrafları. Kardeşim çok darp edilmiş, belliydi fotoğraflardan. Daha önceden açıkladığım gibi mermi girişleri etrafında yanık izi yok. Fotoğraflarda silah ayrı bir yerde, şarjörü ayrı bir yerde. Kesinlikle kardeşimi önce dövmüşler, vahşiler gibi vurmuşlar. Artık korkmam ve bu saatten sonra susmam, gerekirse Türkiye’ye de gelirim.
Şirin Ünal’ın İbrahim isimli çalışanı olaya nerede dahil oldu ?
Hastaneye kadar ne İbrahim Bey, ne aile ne de kızları aramadı ve kimse gelmedi. Fotoğrafları gördükten sonra kardeşimi görmek istedim. Morga gittim ve gördüm. Olaydan altı saat sonra gece yarısı cenaze aracı geldi hastaneye. Yarın sabah adli tıpa gelirsiniz. İşlemleri yaparsınız” dedi, hastane müdürü.
Ünal’ın İbrahim isimli çalışanı sabah mı geldi ?
Saat dokuz gibi patronum geldi. İstanbul’dan Leyla ve bir ablamız da geldi. Patronumun arabasıyla dördümüz Adli Tıp’a gittik ve işlemleri beklerken o esnada İbrahim Bey geldi. Şirin Ünal’ın çalışanı yani. Her şey hazır’ dedi.” Girin, imza atın’ dedi. İmzaları attık ve çıktık. Adli Tıp’ın karşısındaki bir firmadan anlaşma yaptık. İbrahim Bey her şeyi yönlendirdi, masrafı halletti. 24 Eylül akşamı kardeşim İstanbul’a gönderildi. Uçakla mı gitti araçla mı bilmiyorum. Kardeşimin cenazesinin 3. Havalimanı morgunda olacağını söylediler sadece.
Elime para sıkıştırmaya çalıştı.
AKP Milletvekili Şirin Ünal’la Özbekistan’a gitmeden görüştünüz mü?
24 Eylül akşamı İstanbul’a gitmeden kardeşimin eşyalarını almak için evine gittim. Beni kapıda karşıladı. ‘Başın sağolsun’ dedi. Elime para sıkıştırmaya çalıştı. Ünal’ın para teklifini kabul etmedim, hiçbir şekilde para almadım. Ondan sonra kızları ve eşi ile görüştüm. İbrahim Bey ve Şirin Ünal da bahçedeydi. Ben evdeyken kardeşimin çantalarını arabaya yüklemişler. Evden çıktım şoförü beni otogara bıraktı, İstanbul’a gittim.
Özbekistan’a ne zaman gittiniz?
İstanbul’da bir gece kaldıktan sonra 25 Eylül akşamı 22.45 uçağıyla kardeşimin cenazesiyle Özbekistan’a gittim. Benimle bir adamı gelmedi ve Özbekistan’da bana baskı yapılmadı. Özbekistan Konsolosluğu yetkilileri bana hiçbir şey söylemedi. Bu adamların eli çok uzun, bunun farkındayım. Korkmuyorum, kardeşim için adalet istiyorum.