NFT, yani non-fungible token olarak sertifikalanan bu eser, son yılların en 'çılgın' trendini de bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı.
Bugün dünyada en çok merak edilen şeylerden biri, internetten kolayca indirilebilen dijital işlerin nasıl milyon dolarlara alıcı bulabildiği.
Burada NFT'ler devreye giriyor, bu nedenle de eserler 'kripto sanat' olarak anılıyor.
NFT, belki de en iyi, bir şeyin gerçekliğinin dijital sertifikası olarak tanımlanabilir.
Burada satılan sanat eserleri, bir resim ya da heykel gibi fiziksel varlığı olan işler değil. Bu yüzden NFT'ler yani 'dijital sertifikalar', nadirliği ve sahipliği temsil ediyor.
NFT'ler tıpkı Bitcoin ve diğer kripto para birimleri gibi, blockchain (blok zinciri) teknolojisini kullanıyor ve yapılan alışverişler bu teknoloji üzerinden kayıt altına alınıyor.
Bu sistem sayesinde, sanatçı müzayede şirketlerini aradan çıkararak, doğrudan alıcılara ulaşabildiği gibi, satılan dijital eserin yeniden el değiştirmesi üzerinden de komisyon alabiliyor.
Tam bu noktada şu örneği verebiliriz; yaşayan en pahalı ressam olan İngiliz sanatçı David Hockney'nin 2018 yılında bir resmi 90,3 milyon dolara el değiştirdi. Ancak Hockney bu satıştan hiç pay almadı. Çünkü 1972 yılında aynı resmi 18 bin dolara satılmıştı.
NFT sayesinde ise dijital sanatçılar, devam eden satışlardan da değişen yüzdelerde pay alabiliyor.
Müthiş rakamlara el değiştiren dijital varlıklar arasında, GIF'ler, şarkılar ve videolar da bulunuyor.
NFT sertifikalı satışların ulaştığı çılgınlığı, yatırım balonu olarak tanımlayanların sayısı da az değil.
'Sanat pazarındaki demokratikleşmenin bir göstergesi'
Bu dijital sertifikaların Blockchain teknolojisi üzerinde kayıt altına alınmaları nedeniyle büyük bir çevre sorununa yol açtıkları görüşü de dile getiriliyor.
İngiltere'de yaşayan bir hareketli grafik sanatçısı olan Uçman Balaban da bu hızlı dönüşümü hiç beklemediğini söylüyor, Yaptığım/ız iş genelde hep meyvesiz bir ağaç gibi geliyordu ama bu değişim gerçekten heyecanlı diyor.
Başlıktaki soruyu ise, 'övünme hakkı' denilen tanımla bağdaştırarak yanıtlıyor:
Sanatçıların neden bu hücuma katıldığını anlayabiliyorum ama koleksiyonerleri buraya çeken şeyi halen anlayabilmiş değilim. Mevzu internetten kolayca indirebilmekten öte sanat tarihine adını yazdırmak sanırım. Sahip olma isteğinin, fiziksel objenin önüne geçtiği garip bir zaman diliminde 70 milyon dolara bir dijital eser satıldı.
NFT ile satış rekorunu kıran Beeple'a göre, bu dönüşüm, sanat pazarındaki demokratikleşmenin bir göstergesiydi.
CNN'e konuşan 3D sanatçısı, Bu biraz sürreal bir durum, dijital görselleri satabileceğimi kendi ömrüm süresince satabileceğimi düşünmemiştim. Artık beni izleyenlere direkt olarak ulaşabiliyorum. Bir aracıya ihtiyacım yok. Bunun sanat tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu düşünüyorum diyor.
İşleri NFT üzerinden satışta olan sanatçı Uçman Balaban da benzer bir demokratikleşmeyi işaret ediyor:
Galerilerin, sanat simsarlarının ve kitapların ''sanat ve sanatçı'' diye bellediği şeylerden/insanlardan uzaklaşıp herkese eşit şans verilmesi sanırım buradaki önemli olan. Aracıları aradan çıkardığınız noktada işler biraz daha iyi işliyor gibi.
'Kripto dolandırıcılar'
Ancak internetin aynı zamanda çok anonim bir bölge olmasının, açık artırmalar üzerinde şaibe yarattığı görüşü de var. Fiyatların anonim kişilerce yükseltilebileceği görüşüne sahip olanların sayısı hiç az değil.
Blockchain Canavarının Saldırısı (Attack of the 50-foot Blockchain) isimli kitabın yazarı David Gerard, gerçekten NFT satan kişilerin, 'kripto dolandırıcılar' olduğunu savunuyor:
Bunlar her zaman oradalardı. Değersiz yeni bir sihirli fasülye icat ederek bunu paraya dönüştürmek amaçları oldu hep.
Kripto sanat pazarının bu denli hızlı yükselmesi çakılma olasılığı ile ilgili tahminlere de neden oluyor.
Christie's müzayede evinin eski bir çalışanı olan Charles Allsopp de, NFT alma konseptine anlam veremediğini söylüyor.
BBC'ye konuşan Allsopp, Bence buna yatırım yapan insanlar biraz enayiler. Umarım paralarını kaybetmezler diyor.
NBA kliplerine ödenen yüzlerce milyon dolar
NFT sertifikalı satışlada yaşanan patlama grafiklere de yansıyor.
Çok sayıda dijital sanatçı, müzik grubu ve spor kulübü, daha önce bedava olan dijital ürünleri, bu yolla maddi gelire dönüştürebileceklerini keşfetti.
Birçokları NBA'in Top Shot internet sitesini kurması ile yaşanan patlamayı ilişkilendiriyor.
Bu site üzerinden, NBA karşılaşmalarındaki önemli anlar kısa klipler halinde satışa çıkarılıyor. Kulağa çılgınca geliyor belki ama, örneğin, 22 Şubat tarihinde bir alıcı, LeBron James'in smaç klibine 208 bin dolar ödedi.
Top Shot sitesindeki şu ifadeler, bu miktarlara anlam veremeyen kişiler için olmalı:
Her koleksiyon ürünü, nadirliğini garanti eden eşsiz bir seri numarası taşıyor ve bu sahiplik blockchain ile garanti altına alınıyor. LeBron James'in efsanevi bir smacının, çıkarılan 49 klibinden, 23'üncüsüne sahip olduğunuzda, buna sahip olan tek kişi siz olursunuz.
Beş aylık bir ömrü olan sitede şu ana dek 100 bin kadar alıcı, 250 milyon dolarlık alım yaptı.
Fenerbahçeli futbolcu Mesut Özil de geliri yardım kuruluşlarına bağışlanacak bir NFT ortaklığı yaparak, kendi ifadesi ile geleceği kucakladı.
21 Mart'ta sona erecek başka bir açık artırmada da bu kez NFT ile sertifikalanarak satılacak şey bir tweet.
Twitter'ın kurucularından Jack Dorsey, satışa koyduğu 'ilk tweet'inin de milyonlarca dolara alıcı bulması bekleniyor.
Peki kimilerine göre pandemi nedeniyle daha fazla dijital dünyada olunmasının tetikleyicisi olduğu yorumu yapılan bu patlamanın dumanı dağıldığında geride ne kalacak?
Uçman Balaban'ın buna yanıtı, Pazarın bu altına hücum durumu altında patlayacağını ama bu patlamadan sonra geriye gerçekten bu işle uğraşan koleksiyoner ve sanatçıların kalacağı konuşuluyor. Bekleyip göreceğiz oluyor.
Bu geçtiğinde benim umudum yeni bir tasarım düzeni gelmiş olacak. Tasarımcıları sömüren unsurların bir kere daha oturup düşünmesi gerekicek. Bir yerden sonra sanatçılar NFT'ler üzerinden para kazanamasa da normal zamanda yaptıkları işleri yaparken biraz daha saygı duyulacaklar sanırım.