Son olarak ordunun istifasını istediği Paşinyan, bunu bir darbe girişimi olarak adlandırarak halkı sokağa çağırdı ve Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan'ı görevden aldığını duyurdu.
Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasında, Ermenistan Başbakanı ve hükümeti, Ermeni ulusu için kritik önem taşıyan mevcut kriz durumuyla ilgili makul kararlar alabilecek durumda değildir denildi.
Açıklamada, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nin görevdeki yetkililerin ordunun itibarını sarsmayı amaçlayan saldırılarına hoşgörü göstermeyeceği de vurgulandı.
'Kadife Devrim' ile başlayan süreç
45 yaşındaki Paşinyan, eski bir gazeteci. 2000'lerin sonuna doğru siyasete girdi. Hem gazetecilik hem de siyasi kariyerini eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan Serj Sarkisyan'a muhalefet üzerine kurdu.
Uzun yıllar halk desteği pek fazla olmayan ufak muhalif yapılara liderlik etti. Ancak 2018 yılındaki sokak gösterileri ve Kadife Devrim olarak adlandırılan, Sarkisyan'ın istifasıyla sona eren süreç Paşinyan'ı da önce muhalefetin en önemli liderliğine, sonra da iktidara taşıdı.
Paşinyan, kendisini ideolojilerden bağımsız, insanların mutluluğunu temel alan bir hareketin lideri olarak tanımlıyor. Ancak kendisine hedef ve programını net bir şekilde ortaya koymadığı, somut adımlar içeren bir planı olmadığı eleştirileri yöneltiliyor.
Dağlık Karabağ'da Eylül sonunda başlayan çatışmalar Paşinyan'ın başbakanlığında karşılaştığı en önemli süreçlerden biri olarak gösteriliyor.
Verdiği mülakatlarda sıklıkla Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında savaşa dahil olduğunu öne süren ve hatta soykırımın devam ettirildiği iddialarında bulunan Paşinyan kim ve bugüne kadar hangi politikaları takip etti?
Notları iyiydi, devamsızlıktan atıldı
1975 yılında Ermenistan'ın kuzeydoğusunda Azerbaycan sınırında bulunan Ijevan'da doğan Paşinyan, 1990'ların başında gazetecilik eğitimi almak üzere Erivan'a yerleşti.
Okul hayatı boyunca hep yüksek notlar aldı ancak devamsızlık nedeniyle okuldan atıldı. 1990'ların sonunda Armenian Time adını verdiği bir gazete kurdu.
Paşinyan, verdiği mülakatlarda siyasi görüşlerinin Ermenistan'ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan'dan etkilendiğini söylüyor.
1991-98 yılları arasında iktidarda olan Ter-Petrosyan, Birleşmiş Milletler tarafından Azerbaycan toprağı kabul edilen Dağlık Karabağ ve etrafındaki rayonların işgaliyle sonuçlanan savaşın liderliğini yapan isimdi.
Ter-Petrosyan'ın iktidardan ayrılmasıyla birlikte Paşinyan'ın da muhalefet tonunu artırdığı görülüyor. Armenian Time, 2000'li yılların başından itibaren ülkenin en önemli muhalif yayınlarından biri haline gelirken, Paşinyan da zaman içerisinde siyasi alana geçmeye başladı.
2008 yılında yapılan seçimleri Ter-Petrosyan'ın kaybetmesinin ardından hile yapıldığı gerekçesiyle protesto gösterileri düzenlendi. Paşinyan, bu gösterilerde ilk kez muhaliflerin önde gelen isimleri arasında yer aldı.
Gösteriler, güvenlik güçleri tarafından oldukça sert şekilde bastırıldı. Hakkında soruşturma açılan Paşinyan bir süre kaçak yaşadı. 2009 yılında yakalandı ve yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2011 yılında genel afla serbest bırakıldı ve bir yıl sonra da Ter-Petrosyan'ın liderlik ettiği muhalefet blokunun içinde parlamentoya girdi. Daha sonra Ter-Petrosyan'la da yolları ayrıldı ve kendi hareketini kurdu.
2018 protestolarının lideri
Paşinyan'ın siyasi kariyeri açısından 2018 yılındaki protestolar belirleyici rol oynadı.
2015 yılındaki referandumla yönetim sisteminin yarı başkanlıktan parlamenter demokrasiye değiştirilmesinin ardından Sarkisyan'ın bu değişikliği kendisini başbakan yaparak görev süresini uzatmak için kullanacağı yönündeki kaygılar protestoları tetikledi.
Paşinyan ve liderlik ettiği muhalif blok sokağa indi. Paşinyan bu dönemde kamuflaj desenli tişörtü ve kasketiyle Kadife Devrim'in lideri ve imgesine dönüştü.
Paşinyan parlamentoda üç ufak muhalif partinin oluşturduğu Çıkış Hareketi'nin içindeydi. Bu hareket, Avrupa ile entegrasyonun artırılmasını, Batı ile yakınlaşmanın sağlanmasını ve Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması yapılmasını savunuyordu.
Protestolar sonucunda Sarkisyan, Nikol Paşinyan haklıydı. Ben haksızdım. Görevimi bırakıyorum sözleriyle başbakanlıktan istifa etti.
Parlamentoda yapılan oylamada Paşinyan başbakan seçildi. Başbakan seçilmesinin ardından başkent Erivan'da sevinç gösterileri düzenlendi. Aralık 2018'deki genel seçimlerde de liderliğini yaptığı Benim Adımım bloku oyların yüzde 70,4'ünü aldı.
Eşitlik ve insan haklarına saygı vaat etti
Nikol Paşinyan, ilk seçildiği dönemde belli bir ideolojiye bağlı olmadığını söyleyerek, herkesin yasa önünde eşit olduğu, insan haklarına saygılı bir sistem kurma vaadinde bulundu.
Paşinyan, 2018'de yaptığı bir konuşmada, siyasi görüşünü Kendimi liberal olarak görmüyorum. Modern dünyada artık 'izm'ler eskiden sahip oldukları anlamları yitiriyor. Artık insanların mutluluğun güvence altına alındığı, belli görüşleri temsil eden 'izm'lerin değil, insanların mutluluk ve özgürlüğünün önemli olduğu bir dönem başladı sözleriyle açıklıyordu.
Başbakan seçilmesinin yaptığı konuşmada da benzer sözler sarf etti. Kimsenin ayrıcalıklı olmadığı, herkesin yasalar önünde eşit olacağı bir düzen kurma vaadinde bulundu.
O dönem Paşinyan'a yöneltilen eleştirilerin başında bu vaatlerini nasıl yerine getireceğine dair somut bir planının olmaması geliyordu.
Ancak son iki yıl içerisinde Freedom House ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü gibi uluslararası kuruluşların açıkladığı raporlar, Ermenistan'ın ifade özgürlüğü, yolsuzlukla mücadele ve insan hakları gibi alanlarda ilerleme kaydettiğini gösteriyor.
Ayrıca Ermenistan ekonomisi de son yıllarda eski Sovyetler Birliği ülkeleri içinde en fazla büyüyenler arasında yer aldı. Ancak 2020'de koronavirüs salgını ve Dağlık Karabağ çatışmalarıyla Ermenistan mali açıdan zora girdi, ekonomi hızlı daraldı ve ülkenin kredi notu düşürüldü.
Dış politikada izlediği yol
Nikol Paşinyan, başbakan olduktan sonraki ilk ziyaretini Dağlık Karabağ'ın yönetim merkezi olan Hankendi'ye, ikincisini de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Soçi'ye gerçekleştirdi.
Paşinyan muhalefette olduğu dönemde, Avrupa ve Batı ile entegrasyonun artırılması gerektiğini savunan bloğun içinde yer almış, Rusya ile yapılan geniş çaplı bazı ekonomik ve askeri anlaşmaları protesto etmiş ve dış politikadaki konumunu Ne Rus yanlısı, ne Batı yanlısıyım. Ben Ermenistan yanlısıyım sözleriyle tanımlamıştı.
Ancak başbakan olduktan sonra Rusya'nın önemli bir müttefik olduğunu belirterek, ilişkilerin önem taşıdığına vurgu yapmaya başladı.
Eski Sovyet ülkesi olan Ermenistan'da Rus askeri üsleri bulunuyor. Paşinyan, ülkedeki Rus etkisini kırmak isterken bir yandan da Türkiye ile ilişkilerimizi düşünürsek, Rus askeri üsleriyle bir sorunum yok. Üsler ülkemizin bu sınırını koruyor, bu yüzden onlara ihtiyacımız var demişti.
Ayrıca, ABD ve AB ile ilişkileri geliştirme ve daha fazla işbirliği sözü vermiş, Moskova ile de arayı bozmayacağını vurgulamıştı.
Paşinyan'ın seçim öncesi vaatlerinden birisi de Dağlık Karabağ meselesini çözüme kavuşturmaktı.
Daha önce yaptığı açıklamalarda Türkiye'nin Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan'ın yanında yer almasını eleştirmiş; bu sorun sebebiyle 1993'ten bu yana sınırın kapalı olmasını kötü bir politika olarak değerlendirmişti.
Paşinyan, Türkiye ile ilişkileri önkoşulsuz normalleştirmeye hazırız dedi ancak 1915 olaylarıyla ilgili Erivan'ın tutumunu koruyacağını açıkladı ve şunları söyledi:
Bu, 1915 Ermeni soykırımının uluslararası çapta tanınmasına verdiğimiz önemi azaltmaya hazır olduğumuz anlamına gelmiyor. Bizim için bu, ikili ilişkilerdeki bir sorun ve uluslararası güvenlik meselesi.