Osmanlı'da 'Köpek' hakaret olarak değil 'Sadık' anlamında kullanılıyordu: Emir Sadeddin Köpek (Köpek bin Muhammed) ve diğerleri

Günümüzde hakaret olarak kullanılan 'Köpek' kelimesi Osmanlı'da isim ve soyad olarak kullanılır ve 'Sadık' anlamını ifade ederdi.
Osmanlı'da
2023-09-03 14:58:08   Güncelleme: 2023-09-03 15:35:56    

Osmanlı tarihine damga vurmuş isimlerden biri olan Emir Sadeddin Köpek'in, Gerçek adı 'Köpek bin Muhammed'dir. Sadeddin, ona verilmiş bir lakaptır. ''Köpek'' sözcüğünün Türkçede yaygın olmamakla birlikte bir isim olarak kullanıldığı, Artuklular'da bir Türk beyinin bu adı taşıdığı ve bu adın o dönemde hakaret anlamı taşımadığı, aksine ''sadık'' manasına geldiği bilinmektedir.

HAYIRSIZADA SOYKIRIMI

Diğer yandan tarihte ciddi köpek katliamları da yaşandı.

Hayırsızada Sürgünü, 1910 yılında İstanbul'da yaşayan 80bin fazla sokak köpeğini toplu bir şekilde İstanbul açıklarında bulunan Sivriada'ya gönderilerek terk edildiği sürgünün adıdır. Adada aç ve susuz bir şekilde terk edilen köpeklerin tamamı açlıktan veya birbirlerini yiyerek hayatlarını kaybetmişlerdir. Köpeklerin adaya sürülmesinden iki yıl sonra Marmara Denizi'nde büyük bir deprem meydana gelmiş ve çıkan Balkan Savaşları neticesinde büyük bir toprak kaybı gerçekleşmiştir. İstanbul halkı ardı ardına yaşanan iki felaketi adada olan köpeklerin ahı olarak yorumladıkları için adayı Hayırsızada olarak isimlendirilmiştir.

Avrupa'daki devletlerin köpekleri toplayarak 'köpeksiz sokaklar' oluşturmalarını örnek alan 2. Mahmut hükûmeti aynı uygulamayı İstanbul'da da faaliyete geçmesi konusunda karar verir. İstanbul'da gece saatlerinde gezen bir İngiliz vatandaşının sokak köpekleri tarafından saldırıya uğraması sonucunda İngiltere hükûmetinden ültimatom alan 2. Mahmut yönetimi, aniden çıkartmış olduğu kararla kentteki bütün köpeklerin Sivriada'ya sürgün edilmesini emreder. Halkın köpeklerin gönderilmesine tepki göstermesi sonucunda üzerlerinde kamuoyu baskısı olan Hükümet, vermiş olduğu kararla köpeklerin tekrardan şehre geri getirilmesini emretmiştir.

Sultan Abdülaziz döneminde sokak köpeklerinin tekrardan toplanarak Sivriada'ya sürülmesine yönelik karar verilmiş ve köpekler toplanarak adaya gönderilmiştir. Bu olaydan sonra İstanbul'da büyük bir yangın çıkmış halk bunu köpeklerin laneti olarak değerlendirerek Hükümet'e tepki göstermeye başlamıştır. Bunun üzerine Padişah kanunu geri çekerek köpeklerin tekrardan şehre geri dönmesini sağlamıştır.

İttihat ve Terakki Hükûmeti, modernleşme hareketleri kapsamında İstanbul'daki köpeklerden kurtulmanın yolunu tekrardan aramaya başlamış ve Avrupa'da gelişmekte olan kozmetik sanayisinde kullanılmaları açısından Fransız şirketlerle çeşitli anlaşmalar imzalansa bile halkın tepkisiyle karşılaşılacağı düşünülerek bu plandan vazgeçilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Şehremini (Belediye Başkanı) Suphi Bey, şehirdeki 80 bin köpeğin hızlı bir şekilde toplatılmasına karar vermiş ve köpekleri Marmara Denizi'ndeki Sivriada'ya naklederek ölüme terk etmiştir.

Köpeklerin adaya sürgün edilmesinden iki yıl sonra Marmara Denizi'nde şiddetli bir deprem meydana gelmiş, İstanbul ve Tekirdağ gibi çevre illerde ciddi zarara neden olmuştur. Aynı yıl başlayan Balkan Savaşları'yla Osmanlı'nın Balkanlar'daki en büyük toprak kaybını yaşamıştır. Halk ise başlarına gelmiş olan bu iki felaketin adaya sürülen köpeklerin ahı olmasına bağlayarak adayı Hayırsızada olarak isimlendirmeye başlamıştır.

2012 yılında adada hayatını kaybeden köpekleri anmak amacıyla Sivriada'ya anıt dikilmiştir.