Kemal Kılıçdaroğlu'nun ikinci tura yönelik söylemlerinde "Vatan borcu", "Vatanını seven" gibi söylemleri ön plana çıkardığı görülüyor.
Sandığa gitmeyen bazı kişilerin, profesörlerin, gazetecilerin, hukukçuların sosyal medyada ve bazı mecralarda kendilerini ifade ettikleri yine de benzer etiketlerle suçlandıkları görüldü.
SANDIĞA SIRTINI DÖNMÜŞ KÜSKÜN KİTLEYE "VATANINI SEVMİYORSUN" DEMEK BARIŞI SAĞLAR MI?
İlber Ortaylı'nın sanki bu insanlar ne yaptıklarıı bilmiyormuş, apolitiklermiş de Ortaylı'nın aklına ihtiyaçları varmış gibi üst perdeden tavırları ancak sandığa gitmeye niyetlenen bir topluluğu sandığa gitmekten yeniden vazgeçirir. Bu yönüyle Ortaylı'nın açıklaması uzlaşmaya yönelik değil, tahrik edici.
BU KİTLE BU SÖYLEMLERDEN ETKİLENSEYDİ ZATEN SANDIĞA GİDERDİ
Bu tarz söylemlere siyasette sürekli alışık olduğumuz için sandığa gitmeyenler açısından bu yaklaşımların olumlu olmayacağı aşikar. Oy kullanmayan bir gazetecinin Ortaylı'ya yönelik "Haddini bil" çıkışı da buna bir örnek.
PEKİ ÇÖZÜM NE?
Oy kullanmayan kitle çeşitli mecralarda boy vermeye başladı. Neden sandığa gitmediğini örnekleriyle beraber uzun uzun anlatan profesörler, gazeteciler var. Birçoğunun ortak noktası kendisine ve halka parmak sallayanlar, Ortaylı gibi kendi adına konuşanlar, üst perdeden kendisi adına karar verenler.