Engin Özkoç, TBMM’de bugün düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özkoç’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Şu anda TBMM’de, Genel Kurul’da, Türkiye Cumhuriyeti’nde önümüzdeki yıl yapacağımız harcamaların nasıl yapılacağı konusunda bütçeyi görüşüyoruz. Hem yurttaşlarımızın hem ülkemizin yapacağı yatırımları, alacağımız tedbirleri görüşüyoruz. Dün İçişleri Bakanlığı bütçesi vardı ancak sağlıklı görüşme yapılamadı. İçişleri Bakanı bizzat Genel Kurul’u provoke etti, milletvekillerine hakaret etti. Bu İçişleri Bakanı artık suç işleyen bir kişidir. Suçluyu koruyan ve kollayan kişidir. Uyuşturucu baronlarının arkasında duran kişidir. Adı Süleyman Soylu’dur. İçişleri Bakanı, 4,9 ton Türkiye’ye getirilen kokainin bağlantısını, aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen tek bir işlem yapmamıştır. İçişleri Bakanı’nın elinde, bu uyuşturucu Kolombiya’da yakalanmış, teslim alacak konteynerlerle ilgili bilgi var mı? İçişleri Bakanı’nın doğruladığı rapor şu anda elimde. Bu belgede, gelen kokainin taşındığı konteynerlerin numaraları var. İçişleri Bakanlığı tarafından biliniyor. Bilinmiyorsa sebebini açıklamak zorunda. Soruyorum. Bir buçuk yıldan beri bu baronla ilgili neden hiçbir işlem yapmadın? Evlerinizde çocuklarınızla ilgili endişe ediyorsunuz ya, okullara kadar inen uyuşturucu ile ilgili uykularınız kaçıyor ya, bu uyuşturucuyu Türkiye’ye getirenin adı İçişleri Bakanı tarafından biliniyor, ancak işlem yapmıyor. Bakan doğruladı, adı da Mersin Limanı’nda var. İçişleri Bakanı’nın yapacağı tek iş var, bununla ilgili işlem yapması. Yaptı mı? Yapmadı. Dün sorduk. Ne cevap verdi. ‘Hainler, yalancılar’, hakaretler, parmak sallamalar, üzerine yürümeler. İçişleri Bakanı neyi saklıyor? Uyuşturucu baronunu koruduğunu saklıyor. Buradan suç duyurusunda bulunuyorum. İçişleri Bakanı, eğer parlamenter sistem olsaydı Yüce Divan’da yargılanırdı, güven oyu istenirdi, bakanlıktan düşürülürdü. Uyuşturucu baronunu bir buçuk yıldır kollayan İçişleri Bakanı’nın arkasında kim var? Recep Tayyip Erdoğan."
"Plan ve Bütçe Komisyonu, karşımda Süleyman Soylu var. İki kişi ABD hazinesini soymuş, zimmetlerine para geçirmiş. O adamlar yakalanmış, iftiracı olmuşlar. Amerika, Türkiye’ye bilgi vermiş. ‘140 milyon kara para Türkiye’de aklanmıştır.’ Kara para aklayan Sezgin Baran Korkmaz’ın kim olduğunu bildikleri halde, İçişleri Bakanı tarafından onun uçağı kullanılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri, Amerika’dan gelen bilgi doğrultusunda bu kişi hakkında mal varlığına el koyma ve yurt dışına çıkma yasağı almıştır. Bir ay içinde ne değişmiştir? Birden harekete geçmişlerdir. Devletin mahkemeleri bu suçluyla ilgili mal varlıklarına el koymayı ve yurt dışı yasağını bir anda kaldırmıştır. Sezgin Baran Korkmaz denilen suçlu, İçişleri Bakanı ile İçişleri Bakanlığı’nda birebir görüşme yapmıştır. Kendisine sorduk. ‘Bunu bize açıkla’ dedik. İçişleri Bakanı cevap vermiş. Dün söylediğinin tam tersine. ‘Bir şey yaptık; biz devletin bütün kurumlarıyla beraber, Sayın Özkoç, aklınızın yetmediği şudur: Türkiye uluslararası bir operasyona gelirken devletin bütün kurumlarıyla yukarıdan aşağı öyle bir karar aldık ki…’ Devletin kurumları kim? Sulh ceza mahkemeleri, İçişleri, istihbarat… ‘Bütün bu kurumlarla öyle karar aldık ve öyle meseleye daldık ki Amerika’yı da açığa düşürdük.’ Yani ‘Sezgin Baran Korkmaz’ı devletin bütün kurumlarıyla kaçırdık’ diyor. Cumhurbaşkanlığı’nda oturan kişi, Recep Tayyip Erdoğan’ın bir şey söylemesi gerekmiyor mu? Her seferinde yalan haberlerle sayfalarını dolduran yandaş medyanın ‘Bu kadar da olmaz, itiraf etti, artık bunun üzerine gitmeliyiz’ demez mi?"
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki kulisler işaret edilerek, “Zaman zaman Abdullah Gül’ün adaylığı ile ilgili konular gündeme geliyor. Sağdan da oy alabilecek birinin cumhurbaşkanı adayı konuşuluyor” sorusuna Özkoç, şu yanıtı verdi:
“Mesela Kemal Kılıçdaroğlu, sağdan da oy alabilecek bir lider. Mesela Kemal Kılıçdaroğlu ‘Tüm Türkiye’yle, geçmişimizle, bütün yaralarımızı saralım’ diyen bir lider. Mesela Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’de artık kavga değil, barış içerisinde olalım’ diyen bir lider. Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu, benim dostlarım diye, kendisinin dışında farklı düşünen herkesi kucaklayan bir lider. CHP’ye ‘Böyle bir insan kimdir’ diye sorarsanız CHP’liler der ki ‘Bizim Genel Başkan’ımızdır’ der. ‘Adı Kemal Kılıçdaroğlu’dur’ der. Bugüne kadar gerçekten ülkesiyle ilgili hiçbir ayrımcılığa girmeyen, ülkesinin bütün yurttaşlarını kucaklayan, onlara politikanın sevgiyle saygıyla da yapılabileceğini defalarca gösteren liderin adı Kemal Kılıçdaroğlu’dur”