Savaş, Eşref Kolçak anısına önceki hafta düzenlenen Gemlik Film Festivali’nde açıklamalarda bulundı-
Şimdiki oyuncuları, çalışma koşulları bakımından çok şanslı bulan usta oyuncu, şunları söyledi:
Festivalin ilk olması, tabii ki çok heyecan verici, çok da güzel. Devamını istiyorum ben. Yani bu festivallerin çoğalması ve hepimizin de bu festivallere destek olması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda da burada olduğum için çok mutluyum. Bu festivallerin devamı gelsin.
Eşref abi dünyanın en tatlı, en güzel, en naif, en kibar, en iyi oyunculardan birisiydi Yeşilçam’da. Hiçbir zaman unutulmadı. Unutulmayacak da yaptığı işlerle zaten. Onun anısına olması da çok güzel ve gerçekten insanı duygulandırıyor. Çünkü buralıydı, Gemlikliydi. Gemlik’i çok seviyordu, buradan hiç ayrılmadı son gününe kadar. Biz aşağı-yukarı 4-5 filmde birlikte çalıştık. Bir baba gibi, bir ağabey gibiydi. Öğreten, gösteren, sahip çıkan bir ağabeyimizdi. Allah gani, gani rahmet eylesin. Yattığı yerde huzurla uyusun. Bu da tabii çok özelleştiriyor bu festivali.
Şu anda yaptığım bir tek İyilik dizisi var. O proje devam ediyor. Bir de Gain’de bir projede oynadım konuk oyuncu olarak. Duygu Asena’nın hikâyesinde. O da çok güzel, çok da keyifli gidiyor. Sanıyorum ki ikinci sezon da çekilecek inşallah. Başka onun dışında yok zaten tamamlanmış oluyor. Çünkü İyilik dizisi gerçekten çok yoğun bir tempo gerektiriyor. O yoğun tempo içerisinde başka bir iş olması mümkün olmuyor. Çok güzel gidiyor dizimiz, insanlar çok sevdiler. İkinci sezonda da artık inşallah görüşeceğiz eylülde ya da ekim ama eylül galiba eylül inşallah.
Türkiye bu aralar hoşuma gitmiyor. Çok, çok rahatsız. Bir kere ekonomik zorluklar, pahalılık, insanların geçinememesi, insanların çok zor şartlar altında birkaç işte birden çalışmaya çalışması... O da mümkün olmuyor. Gençlerin durumları, üniversiteyi bitiren gençler iş bulamıyorlar. Hepsi sokaktalar, hepsi bir iş arıyor.
(Göçmen meselesi) Yani bunlar tabii ki hiç hoşuma gitmiyor. Çok yabancılaşmaya başladık artık. İçimizde çok yabancılar olmaya başladı. Bu Arapça yazılar hiç hoşuma gitmiyor. Burası Türkiye biz Türk’üz. Bunlar hoşuma gitmiyor yani gitmeyen bir sürü şey var.
Bir tek seyirci sahip çıkıyor. Bu kadar senedir de hep seyirci sahip çıktı ve biz onlar için buradayız, onlar da bizim için buradalar. Onlar sayesinde biz varız. Gerçekten çok seviyorlar, çok izliyorlar, mümkün olduğu kadar sahip çıkıyorlar ama diğer türlü baktığınız zaman hâlâ mesela telif haklarımız yok, sinema kanunu yok. Televizyon dizilerindeki süreler çok uzun, çalışma şartları çok ağır. Dünyanın hiçbir yerinde 120 dakika bir dizi yok. Ancak film var, sinema filmi var. Biz 5 günde bir sinema filmi çekiyoruz. Düşünün artık o şartları. 40-45 dakika olması gereken diziler maalesef ki çok uzun oluyorlar yani böyle.
Geçmişte yaptığımız işler için yokluk içinde var etmek diyelim. Sevgiyle, özveriyle, saygıyla yapılan işlerdi onlar. Biz şimdiki gibi imkanlara sahip değildik. Şimdiki gençler çok şanslı. İşte karavanları var, kuaförleri var, makyözleri var, kıyafetler özel olarak geliyor. Biz kendi kıyafetlerimizi kendimiz götürürdük, saçımızı, makyajımızı kendimiz yapardık. Zaman zaman birisinden rica edip onun evinde üstümüzü değiştirirdik, zaman zaman da sokakta ya da minibüsün içerisinde üstümüzü değiştirirdik. Karavanlarımız yoktu. Ama bütün bunlara rağmen biz işimizi çok seviyorduk, çok saygı duyuyorduk. O anlamda bence o sevgi, o özveri o filmlere yansıdığı için çok seviliyor.
(Güzel kadın, kaslı oyuncu tercihleri) Olsun tabii güzel. Güzel ama çalışan için güzel bence. Evet, güzel kız, güzel erkek, kaslılar, çok güzel kızlar da var mesela ama işte eğer çalışıyorlarsa emek veriyorlarsa araştırıyorlarsa rollerini yapıyorlarsa ki çoğu bunu yapıyor zaten o anlamda çok güzel bence niye olmasın."