Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde, 2013 yılında gözaltına alınan Meshut ve Mervan Eşen kardeşleri, alında bot izi çıkaracak kadar döven ve haklarında dava açılan üç polis ‘işkence’ suçundan Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı.
Bismil’de Anadolu Teknik Lisesi’nde 3 Nisan 2013 günü iki öğrenci arasında kavga çıkınca, bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Gelen polisler öğrencilere kelepçe takarken, veli toplantısı için okulda bulunan 31 yaşındaki Meshut Eşen olup bitenleri cep telefonuyla kaydetmeye başladı. Çekimi fark eden polisler öğrencileri bırakıp Eşen’i tartaklayarak gözaltına aldı. Polis merkezine götürülen Eşen, bir odaya kapatılıp üç polis tarafından beyzbol sopası ve copla dövüldü.
Ağabeyinin gözaltına alındığını duyarak, polis kuzeniyle birlikte emniyete giden Mervan Eşen de başka bir odaya alınarak dövüldü. Polis şiddeti nedeniyle alnında bot izi çıkacak şekilde yaralanan Meshut Eşen ve dövülen kardeşi serbest bırakıldıktan sonra Bismil Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
Burada ilk müdahale yapılan Meshut Eşen, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. İki günlük tedaviden sonra taburcu edilen Eşen, eve getirildikten iki saat sonra fenalaşarak, bu kez Batman’daki özel hastaneye kaldırıldı. Yeniden tedavi altına alınan Eşen’in başında travmaya bağlı doku kalınlaşması tespit edildi. Uzun süre tedavi edilen Meshut Eşen, şoku atlatamadığı için psikiyatri tedavisi de gördü.
Eşen ailesi polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. 2013 yılında başlatılan soruşturma, 2015 yılı ekim ayında tamamlandı. İddianamede şüpheli polisler M.E.K. (34), H.A. (25) ve A.T. (34) hakkında, mağdurlara karşı ‘kamu görevi nüfuzunu kötüye kullanmak suretiyle yaralama’ ve ‘kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama’ suçlarından 15’er yıla kadar hapis cezası istendi.
Her iki kardeşin de emniyette ağır şekilde dövüldüğü Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandı. O sırada emniyet binasında bulunan beş polisin ifadesinin alındığını kaydeden savcı, bu polislerin de bağrışma sesi gelen odaya girmeye çalıştıklarını, ancak kapıyı açamadıklarını belirtti.
Mağdurların kuzeni olan ve aynı birimde polis memuru olarak görev yapan S.K. iddianameye yansıyan ifadesinde şöyle dedi: Meshut’un gözaltına alındığını duyunca emniyete gittim. Meshut’u gördüğümde alnında bot izi net şekilde görünüyordu. Ağız ve burnu kanıyordu. Tişörtü kanlıydı ve yarı baygın yatıyordu. Komiser, diğer kuzenim Mervan’ı emniyete çağırmamı söyledi. Mervan gelince komiserin yanına gittik. Şüpheli A.T. Mervan’ı alarak odaya götürdü. Ben içeri girmek isteyince A.T. akrabalık nedeniyle içeriye girmemi engelledi. Sonra içeriden sesler duymam üzerine odaya girdim. Mervan’ın ağız ve burnunun kanar vaziyette yerde olduğunu gördüm.”
İddianamede, dayak atılan odada kamera olmadığı belirtilirken savcı, işkencenin Türk Ceza Kanunu’nda anlık olarak değil, sistematik olarak ve belli bir süreç içinde işlenen suçları kapsadığını savundu. Savcı bu nedenle eylemin ‘kasten yaralama’ya gireceğini öne sürdü, polisler tutuksuz yargılanmaya başladı.
İfadesi alınan Meshut Eşen, polislerin copla öğrencileri dövdüğünü belirterek şunları anlattı: Cep telefonuyla görüntülemeye başladım. Polis öğrencileri bırakıp bana yöneldi ve copla dövmeye başladı. Polis aracı ile beni götürdüler ve halsiz düşmeme rağmen araçta da vurdular. Bir polis, ‘Kameranın olmadığı yere götürün’ dedi. Sonra beş polis bana vurdu. İkisinin elinde beyzbol sopası vardı, diğerleri coplarla vuruyordu. Kafama, bacaklarıma ve kaval kemiklerime vuruyorlardı. Biri duvardan destek alıp alnımın üzerinde zıplıyordu. Arkadaşlarına ‘Alnında ayakkabı numaram çıkacak, bakın ayakkabı numaram çıkmış mı? Çıkmamışsa devam edeceğim’ diyordu. Polislerden biri diğerine ‘Daha sert zıpla bakalım ayak numaran çıkacak mı’ diyordu. Ayakkabımı çıkarmışlardı. Bir süre tekmeledikten sonra ikisi birden ayağıma copla vurmaya başladı. Diğer polisler kapı kilitli olduğu için giremediler. En son göğsüme üç dört tekme vurunca kendimden geçmişim.”
Mervan Eşen de polislerin aracın içinde ağabeyini dövdüğünü görmesinin ardından olup bitenleri şöyle anlattı: Emniyete gittiğimde polis olan teyzemin oğlu ile beraber içeri girdik. İçeri girer girmez polisler beni alarak bir odaya götürdü. Odada sekiz kişi vardı. İkisi yanıma geldi ve hiçbir şey söylemeden vurma başladılar. Biri tekme atıyor, diğeri copla vuruyordu. Ayakkabımı çıkarıp ayağıma jopla vurdular. Bunlar döverken diğer polisler müdahale etmedi. Kendimden geçene kadar beni dövdüler. Kendime geldiğimde yerde, ağzım ve yüzüm kanlar içindeydi.”
Duruşmada bilgi sahibi olarak ifadesi alınan psikolog İlham Yılmaz da, mağdurların üzerindeki travmanın halen devam ettiğini belirtti. Mağdur avukatları ise ‘kasten yaralama’ değil ‘işkence’ suçu olduğu için dosyanın görevsizlik kararı ile Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini istedi.
Kararını 10 Şubat 2016 günü açıklayan Bismil Asliye Ceza Mahkemesi, sanıkların eylemlerinin kasten yaralama fiilini aşacak ve insan ahlak ve onuruyla bağdaşmayacak düzeyde olduğunu belirtti. Bu yüzden mahkeme görevsizlik kararı verince dosya önce ağır ceza mahkemesine gitti.
Ancak bu kez de ağır ceza mahkemesi suçun işkence kapsamına girmediğini öne sürüp görevsizlik kararı verdi. Dosya böylece Yargıtay’a gitti.
Yargıtay, ceza uyuşmazlığına yönelik verdiği kararında sanık polislerin işkence suçundan Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına karar verdi.
Sanık polislerden H.A., ilk duruşmada ağır biçimde dövülen Meshut Eşen’in okulda polis dövdüğünü ileri sürerek şu savunmayı yaptı: Olay yerinde 100 kişilik grup kavga ediyordu. Polislerden M.E.K.’nin 3 kişi tarafından sürüklenerek götürüldüğünü ve polis memuru A.T.’nin yerde Meshut Eşen tarafından dövüldüğünü gördüm. Diğer arkadaşı yerden kaldırırken, şahıslar bana yönelmeye başladı. Meshut Eşen’i gözaltına aldım. Ancak bir türlü ekip aracına bindiremedik. Bu sırada polis memuru M.E.K.’ye kafa attı. 3-4 polis, Meshut Eşen’e özellikle üst bölgesi, sırt ve omuz bölgesine cop ile müdahale etti. Sonra şahsı emniyete götürüp oturttum. İki saat sonra gittiğimde Meshut Eşen bizden özer diledi ve helallik istedi.”
Duruşma diğer sanık polislerin zorla getirilme kararı verilerek ertelendi.