Popüler olmak isteğiyle yola çıkmadım!

Burak Abatay, Dilek Türkan'la sevenlerini oldukça üzen İncesaz ayrılığı başta olmak üzere, gelecekteki projelerine ve Türkiye'de müziğin durumuyla alakalı derinlemesine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Popüler olmak isteğiyle yola çıkmadım!
2020-05-01 19:07:12   Güncelleme: 2020-05-12 19:11:48    

Herkesin çok merak ettiği, İncesaz ve ayrılık mevzusundan başlarsak, ayrılık süreci nasıl gelişti?

Ayrılığımız ani, ummadığım ve hazırlıklı olmadığım bir zamanda gerçekleşti. Ama şuna da inanıyorum ki bir öncesi muhakkak vardı. Bir anda kökten böyle biteceğine inanmıyorum. Ben bu süreci, olumsuza doğru giden yolu, işe olan konsantrasyonum sebebiyle fark edemedim.Ettiğimde ise ayrılık gerçekleşti. Hiçbir şey gerçekten kolay olmadı.

İncesaz’ın geleneği itibariyle sadece bir albüm yapma isteği ve talebi ile girdiğim İncesaz’da, Mazi Kalbimde albümüyle çok fazla ilgi gördük. Ve dinleyicinin talebi ve tavrı beni İncesaz’a çok güzel konumlandırdı. İncesaz’ın Mazi Kalbimde albümünden sonra başka bir albüm için farklı bir solistle çalıştılar.O da Cengiz Özkan’dı.Harika bir albüm olmuştu. Ama dediğim gibi dinleyicinin talebi doğrultusunda bir albüm daha yaptık. Kalbimdeki Deniz albümü çıktı.Artık ben bu albümle İncesaz grubunun içine dahil olmuştum. Harika konser ve yoğun bir tempoyla müzik yapıyorduk. Dinleyici memnundu ama bazı terslikler vardı. Uzun lafın kısası incir çekirdeğini doldurmayacak bir sebeple sorun yaşadık.Bu bana bir sinyaldi.İncesaz farklı heyecan arayışı ile farklı bir solistle çalışmak istiyordu.Ama bunu bana söyleyemiyorlardı.Ve benden talep edilen bu kararı gurup üyelerine açıkladım.Ve hiçbir zaman kaybetmek istemeyeceğim dostluklar için buna değerdi.Müzik her zaman yapılabilir ama muhabbet zor iş.



- İncesaz’a kırgınlığınız var mı peki?

Kırgın mıyım? Evet kırgınım. Bundaki temel amaç dostluklarımızın zedelenmemesiydi .Öyle oldu mu bilmiyorum bunu zaman gösterecek.



- Derya Türkan’ın da ayrıldığı doğru mu?

Evet. Twitter hesabından duyurduğu üzere o da gruptaki çalışmalarına ara verme kararı aldı.



Derya Bey’in ayrılması sonrası İncesaz’ın akıbeti de merak konusu.İlerleyen dönemlerde İncesaz’a yeniden konukluk olur mu?

Kesinlikle hayır. Bu kişiliğimle alakalı bir durum. Kesin çizgileri olan birisiyim. Proje bazında da, konser anlamında da olacağını hiç zannetmem.Belki ben bir projede bazı üyelerini konuk ederim .



- Dilek Türkan bundan sonraki yaşantısında neler yapacak? Ne gibi projeler bizi bekliyor?

Solo albüm çalışmalarım devam ediyor. İçinde ağırlıkta yeni şarkıların olduğu yeni bir albüm hazırlığındayım. Klasik Türk Müziği eğitimi alıp onun icracısı olsam dahi, içi içine sığmayan enerjimle yeni ve farklı arayışlar içerisindeyim. Yine benim müziğim, kendi yorumumla daha modern ve popülariteye yakın bir albüm kurguluyorum. Birçok şey hazır olsa da aceleci değilim.



Ve üzülerek söylüyorum ki ilk solo albümüm Aşk Mevsimi gereken ilgiyi görmedi. Bunda benim İncesaz’a duyduğum konsantrasyon da albümü olumsuz anlamda çok etkili. Oysaki Türkiye’de ilk defa yapılmış bir projeydi. Yıllar evvel Cumhuriyet Döneminde yazılmış şarkılar olsa da bu şekilde seslendirilmemişti. Çalışmalarımın bir kısmı da bu albümü yeniden ön plana çıkarmak olacak.



- Hem yeni albüm, hem eski albümün tanıtımı kolay olacak mı?

Elbette ki zor. Ama 10-15 yıllık bir çalışmamın ve emeğimin sonucudur Aşk Mevsimi. Haftalarca, aylarca taş plaklar içerisinde çalışıp didinip ilk kez ortaya çıkarttım. Ama akabinde bu çalışmalarımı hazırdan alıp ilk defa çıkarmışcasına sunulması, yapılan çalışmaları her ne kadar çok beğensem de, bana doğru gelmiyor. Ben bu şarkılar için çok emek verdim. Bunun da insanlar tarafından bilinmesine ve bundan övünme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Buna sahip olmam için önce ulaşmam gerekiyor. O sebepten o albümü yeniden canlandıracağım.

Belki de yine aynı albümü farklı bir paketle yeniden dinleyiciye sunmayı düşünüyorum.



- Birinci solo albümde olmayıp da, ikinci albümde bizleri bekleyen sürprizler var mı?

Yeni eserler, benim müziğim olacak. Bu albümde ya da bir sonrakinde illa ki değerlendireceğim. Farklı olacağı kesin. Yapılmış olanı yapmak bana göre değil. Böyle tekliflerle karşılaştım. Aynı teklifler başkalarına da teklif edildi ve yapıldı. Ama ben yapmam. Bunu açık ve net söyleyeyim ki yapılmış olanı yaparsam şayet müzik kariyerimin sonuna gelmişim demektir.



- Her ne kadar Türk Müziği yorumcusu olarak adlandırılıyor olsanız da tangodan kabareye, hatta caza değin farklı türlerde kendinize ait bir tarzınız var.

Mutlaka bu böyle de devam edecek. Kendimi mutlu hissettiğim şekilde enerjimi ortaya koyacağım. Ben kendimi kanıtlama dönemimi geçtiğimi düşünüyorum. Yeni hedefim daha geniş bir kitleye ulaştırmaktır. Ve endişe etmeksizin “bu tamamıyla benim” duruşumu artık ortaya koymak istiyorum. Dinleyicim Dilek Türkan’ı daha yakınen tanıyacaktır. Onları kendi dünyama sokmak istiyorum. Kişiliğimi ortaya koyup özümü onlara yansıtmalıyım ki beni tanısınlar.



- Popüler olmaktan korkmuyor musunuz o halde?

Hayır. Zaten popüler olmak isteğiyle yola çıkmadım,ama olmamak için de. Öyle bir endişem yok. Bir işi iyi yaptığınız zaman illa ki karşılığını alırsınız.



- Kemenjazz projesi çok beğenilmişti. Devamı gelecek mi?

Baki Duyarlar’a bağlı bu. İsterse neden olmasın. Ama caz müziği Türkiye’de kolay bir müzik değil. Çok fazla alternatifiniz var ve bu albüm de o alternatiflerin arasında ayrı bir yerdeydi. Solo olarak caz müzik yapar mısınız derseniz, yapmam. Caz müzik çok ayrı bir enerji, çaba ve altyapı gerektiriyor. Bir alanda çok çalıştığınız zaman, olduğunuz çizgiden muhakkak uzaklaşıyorsunuz. Ve sonradan tekrar oraya dönmek büyük zorluk. Ben kendi çizgimin üzerinde yürürken, başka bir takım projelerin içerisinde iddiam olmaksızın yer aldım.İddiamın olmayacağı bir işi tek başıma yapmam ama bir projenin içerisinde keyif almak için elbette bulunabilirim.Çok farklı müzik türlerinde ben şarkı söylerken görürseniz şaşırmayın derim.Çünkü çılgın bir karaktere sahibim.



- Dilek Türkan’ı herkes eşsiz canlı performansıyla konuşuyor. Siz kendinizi sahnede nasıl buluyorsunuz?

Çok uzun yıllar önce konserine gittiğim bir sanatçı bana büyük ilham vermişti. O konserde sadece bana söylediğini hissettim. Öylesine bir sinerjisi vardı. O bana büyük ilham ve enerji verdi. Ve insanların da benim hakkımda da bu pararelde yorum getiriyor olmaları mutluluk verici. Ama bundan da ziyade ben kendimi sahnede çok iyi hissediyorum. Solo albümümü dahi sahneden ulaştırdım. Aşk Mevsimi bir konser kaydıydı. Herkesi mutlu edecek muazzam bir eleştiri bu.



- Farklı türlerden konserler içerisinde yer alıyorsunuz? Tarz olarak en çok hangi tarz performanslar hoşunuza gidiyor?

Aşk Mevsimi albümünü sadece piyanoyla söylüyorum. Bununla beraber orkestra ile çıktığım konserler de mutlaka oluyor. Ama piyano ile olan performansım dinleyiciler tarafından da çok sevildi. Şaşadan uzak, sade ve samimi geliyor. “Sizi ve sesinizi en iyi hissedebildiğimiz tarz, enstrümanın en az olduğu performanslarınız” yorumu buna en güzel yaklaşım. Bundan ben de büyük keyif alıyorum. Dostluklar, aşklar, sırlar hep iki kişiliktir. Ve öylece samimidir. Kalabalıklaştıkça aidiyetiniz azalır. Bu konu hakkında günlük hayata dair böyle bir benzetmem var. Sahnede enstrüman ne kadar az olursa o kadar iyi hissediyorum kendimi.



- Türkiye toplumunun Dilek Türkan’ı nasıl değerlendirdiğini düşünüyorsunuz?

Geç keşfedildiğime, pişmanlık ve özürle belirten çok naif bir yaklaşımla tanıklık ediyorum. Bu beni gülümsetiyor. Beni bir Türk Müziği sanatçısı olarak görmüyorlar. Dilek Türkan diye bir ‘ses’ var diye tanımlıyor. Tam da istediğim buydu. Kimseyi sınıflandırmam bu hayat müziği de öyle. Dediğiniz gibi tangodan, jazza, türküye birçok alanda söylüyorum. Ve dinleyici de karşısında bir bütün buluyor. Benim ulaşmak istediğim şey de buydu. Ve mutlu olmayı seven, pozitif enerji sahibi Dilek Türkan’ı da tanımalarını sağlayacağım artık. Herkese pastamda payım var.



- Türkiye’de yapılan müziği nasıl buluyorsunuz?

Türkiye’de çok güzel müzikler yapılıyor,projelere yer veriliyor. Dünya çapında konserler veriliyor. Popüler müziği bir kenara koyup da gerçek manada müziği konuşursak, Türkiye’nin müziği dünyaya meydan okuyor. Yurtdışında bilhassa Klasik Türk Müziği’ne olağanüstü bir ilgi var. Eskiden bizde müzik yapanlar üçe ayrılırdı. Türk müziği yapanlar ve Batı Müziği yapanlar. Halk müziği yapanlarsa, kimselere karışmadan, keyifle müziklerini yaparlardı. Ama artık çok şey değişti. Kısa bir süre evvel, bir vakıf üniversitesinde, konser salonundan ‘Siz Türk Müziği sanatçısısınız.Buraya Türk Müziği giremez’ denilerek konserime izin verilmedi. Konserimi yapmadım mı, yaptım. Ama beni çok üzdü. Ama bu bizim gibi birçok müzisyenden kaynaklandı. Zamanıyla müziğimiz hep ayrıştırıldı. Özellikle “Türk Müziği bitiyor!” diye müziği sahiplenip kurtarma niyetinde olan insanlar bunda çok etken. Ben buna gülüyorum. Müziğin sana ihtiyacı yok. Senin müziğe sarılman gerek. Türk Müziği artık Batı’da da ilgi odağı oldu. Ve bizden bazı müzisyenler Batı’da Türk Müziği’ne dair bir şey sorulduğunda yanıtlayamadan geri dönüp araştırma konusu edindi kendine. Türkiye’de müzik çok daha güzel olacak.Çünkü dünya burayı merak ediyor ve keşfediyor.



- Türkiye’de sanatına hayranlık duyduğunuz isimler var mı?

Olmaz mı! Var tabii.Ama ben uzaklara daha çok bakıyorum.Avrupa’da ne olup bitiyor beni daha çok ilgilendiriyor.Konserleri takip ediyorum.Albümler satın alıyorum.Ben de bir dinleyiciyim,müzikseverim yani.