Psikiyatr Esra Koçak: Yeni Zelanda videosunun mitingde canlı yayında gösterilmesi uygun değil

Psikiyatr Esra Koçak, Yeni Şeyler Rehberi programında Yeni Zelanda cami katliamı ve sonrasındaki şiddet yayılımını anlattı.
Psikiyatr Esra Koçak: Yeni Zelanda videosunun mitingde canlı yayında gösterilmesi uygun değil
2019-03-19 14:21:41   Güncelleme: 2019-03-19 14:21:41    

Yeni Zelanda cami katliamı sırası ve sonrasında çok rahatsız edici, yoğun şiddet içeren videolar internete dağıldı. Facebook ve YouTube gibi sosyal medya platformları bu görüntülerin engellenmesi için uğraş verdilerse de görüntüler hemen herkes tarafından paylaşıldı ve görüldü. Psikiyatr Esra Koçak, Yeni Şeyler Rehberi programında insanın doğasında olan şiddetin bu görüntülerle körüklendiğini söylerken yapılması gereken en önemli işin bunları paylaşmaktan kaçınmak olduğunu dile getirdi. Koçak, bu videoları paylaşmamaya siyasilerin de dikkat etmesi gerektiğini vurguladı:

‘ŞİDDET 2500 YILDIR HALKI EĞLENDİRMEK İÇİN VAR'

Şiddete dair şöyle bir şey var: Tarih boyunca buna ilgi var. 2500 yıl önce Roma imparatorluğunda Arena vardı, gladyatörler birbirine saldırıyordu. Yakın tarihte idamlar umuma açıkken idam sehpasına en yakın yeri kapmaya çalışıyordu insanlar. Bunlar insanın şiddeti uyarıcı bulan yanına yönelik olaylar. Şiddetin korku ve tiksinti gibi duyguları uyaran bir yönü var. Uyaran daima beyni tetikler. Yemeklere acı biber koymak gibi. Ben Yeni Zelanda katliamcısının manifestosunu da okudum. Görseldeki şoke edici olan olay, bilgisayar oyunu oynar gibi, duygusuzca yapması. Çok büyük bir terör eylemi ama bu soğuk hali insana uzak geldi. Ötekileştirmeyi çok konuşuyoruz. Önce stereo tipleştirirsiniz, sonra ötekileştirirsiniz. Bunlar insan değil, bunlar barbar, bunlar toplum bile değil derler ve son şeytanlaştırırsınız. Manifestoda bunlar gelip bizi işgal edecekler diyorlar. Nazi subayına katliamları nasıl yaptığını sorunca ‘Evinizi hamam böceği basınca ne yaparsınız?' diye cevap veriyor. Bunlar karşıdakini insan gibi görmemekten kaynaklanıyor. Onun zihin algısı bizim gibi değil.

‘TEK SUÇLU İNTERNET DEĞİL'

Yapılanları sadece internete bağlamak yanlış. Evet şiddet içerikli oyunlar riskli. Belki bizim için değil ama kırılgan zihinliler için çok tehlikeli. Bu adam mesela duyguları işlemekte zorlanıyor. Şiddet dolu uyaran bir ergenin zihni zaten kırılgansa tetikleme yapar. Sağlıklı bir insan şiddet videosu izleyince gidip adam öldürmez. Çocukta davranışsal bir sorun varsa, okulda saldırgan bir tutumu var derlerse dikkat etmek lazım. Ebeveynin kendine dönüp bakması lazım bende şiddet eğilimi var mı diye. Buna bir sınırlandırma getirilmesi doğru olabilir. Ama total yasaklamak zaten mümkün değil. Anlamlı olup olmadığı bile tartışılır.

Ama Yeni Zelanda videosunun kesinlikle paylaşılmaması gerek. Çocukların gençlerin izlemesi ruhsal travma yaşatabilir. Paylaşılmaması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de de başka ülkelerde de cinayet işleyen çocuklar var. Onları oyunlar böyle yapmıyor ama riskli bireylerde tetikleme yapacağını unutmamak lazım. Bu videoların mitingde canlı yayında gösterilmesi hiçbir şekilde uygun değil. Ama ben bu kadar yoğun agresyon içeren şeyin paylaşılmasına da karşıyım. Bu terörist daha önceki saldırıları örnek olarak görüyor. Daha önceki saldırılar olmasa belki de bu saldırıyı yapmayacaktı. Facebook'un meme ucu için algoritması var ama adam öldürmeyi yakalamıyor. Bireysel müdahaleyle engel olmak zor. Meme ucu görüntülerini de algoritma yakalıyordur. Çocukların pornografik görüntüyle karşılaşmasını istemeyiz ama şiddet çok daha önemli. Buna harcanan mesaiden çok daha fazlasını hak ediyor şiddet.

‘ŞİDDETİ KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY OLMAKTAN ÇIKARACAĞIZ'

Bizim bireysel olarak yapabileceklerimiz temelde kendi nüvemizde yapabileceğimiz şeyler. Çocuklarımızı yetiştirirken şiddeti kabul edilebilir bir şey olmaktan çıkaracağız. Bir hata yaptığında çocuğu dövmemeliyiz. Siz iş yerinde bir yanlış yapınca patronunuz sizi dövse ne hissedersiniz? Aşağılanmış ve öfke hissedersiniz. Bireysel olarak gücümüz sınırlı. Paylaşmayabiliriz. Ötekileştirme dediğimiz şey aynı zamanda politik bir söylem. Avusturalyalı politikacılar göçmen alınız bakın bunlar oldu diyerek göçmenleri suçluyorlar. Bu tür söylemler insanları marjinalize ediyor. Burada kitlelere hitap eden insanlara önemli bir rol düşüyor. Ötekileştirmeyi azaltıcı konuşmaları daha az yapmamız lazım. Birine düşman derseniz aynı anda ona saldıracak kitleyi de yaratmış oluyorsunuz. Şiddete şiddetle karşılık vermek ateşe benzinle gitmek gibi bir şey. Sanayi devrimi ve internet çağıyla birlikte bireyleşme ve doğal olarak yalnızlaşma geldi. Bir yere tutunma ihtiyacı hissediyor insanlar. Marjinal insanlar birbirlerini bulabiliyorlar bu da daha marjinal hale gelmelerine neden oluyor. En acayip fikirler bile kabul görüyor.