Kaplan, yazısında, "Yasaların boşluk bırakmayacak şekilde net, cezaların caydırıcı olacak kadar sert uygulanması noktasında kanun yapıcılara ve adalet mekanizmasına büyük görevler düşmektedir. Devletin asli görevi asayişi sağlayıp can ve mal güvenliğini temin etmek ise, varlığını sahada hissettirmesi şarttır. Hemen her ay başka bir asayiş sorunu haberinin geldiği bu ilçe başta olmak üzere yetkililerden kamuoyunu tatmin edecek icraatlar bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Fatih Altaylı: 'Dağda terörist bırakmadık' diyen iktidar, 'şehir eşkıyaları' dönemini başlatmıştır
Gazeteci Fatih Altaylı, İstanbul Esenyurt'ta bir tekel bayisinde iki kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan silahlı kavgayı değerlendirdiği yazısında, İstanbul'un güvenlik sorununa dikkati çekti. Altaylı, “'Dağda terörist bırakmadık' diyen iktidar, dağdaki teröristi bitirmediği gibi, 'şehir eşkıyaları' dönemini başlatmıştır" ifadesini kullandı.
Türkiye’de, özellikle İstanbul’da artık çok ciddi bir “güvenlik” sorunu olduğunu belirten Altaylı, şu ifadeleri kullandı:
"Bu sorunu artık öyle üç beş günde çözemezsiniz.
Bugün İstanbul’da sokağa çıkmak, özellikle bazı semtlere gitmek ciddi bir cesaret meselesidir!
Çoluk çocuğumuz sokağa çıktığı zaman eve döndükleri ana kadar içimizde hep bir tedirginlik, hep bir korku vardır.
'Dağda terörist bırakmadık' diyen iktidar, dağdaki teröristi bitirmediği gibi, 'şehir eşkıyaları' dönemini başlatmıştır.
Güney Afrika’daki Johannesburg, Zimbabwe’den aldığı 8 milyonluk göç sonrası dünyanın en güvensiz şehri haline dönüşmüş ve bir ara yılda 30 bine yakın kişinin adi suçlardan hayatını kaybettiği bir kent haline gelmişti.
Bugün de Suriyeli ve Afgan göçünün yanı sıra, 250 bin doları basan herkese yıllarca sorgusuz sualsiz ve sayısız vatandaşlık satmak zaten başlı başına bir güvenlik sorunudur.
Ama asıl sorun hakkın, hukukun ve 'adaletin' çökmesi, iyiden iyiye güvenilmez hale gelmesidir.
Suç ve suçlular arasında bile 'sizden', 'bizden' ayrımı yapılıyor olmasıdır.
Tüm bunlara bakınca İstanbul’u güvensiz hale getiren Türkiye’yi yönettiğini zanneden kafadır."
Ahmet Hakan: Leblebi taşır gibi silah bulunduruyor herkes, Teksas'a döndük resmen
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, İstanbul Esenyurt'ta bir tekel bayisinde iki kişinin ölümüyle sonuçlanan cinayetlere ilişkin, "Git gide daha çok Meksika’nın bir ilçesine dönen Esenyurt’ta bir tekel bayiinde meydana gelen katliamı, iki farklı kamera açısından izledim. Hay izlemez olaydım. Kahroldum. Perişan oldum. Etkisinden çıkamıyorum bir türlü" sözleriyle değerlendirdi.
Hakan, bugünkü yazısında, "Saldırganların bellerinde silah var. Tekel bayisindeki gençte silah var. Leblebi çekirdek taşır gibi silah bulunduruyor herkes. Böyle bir ortamdan tabii ki katliam çıkar. Nitekim çıkıyor. Teksas’a döndük resmen. Yetkililer bu konuya mutlaka el atmalı" yorumunu yaptı.
Hakan, "İki farkı açıdan da izledim. Üstelik birkaç kez izledim. Her defasında isyan ederek. Her defasında 'şöyle olsaydı böyle olurdu' diyerek. Her defasında olay yeri inceleme ekibi gibi davranarak. Bir süre sonra profesyonel bakıştan insani bakışa geçtim. İzlediğim vahşet kafama dank etti aniden. O andan itibaren perişanım. İzlediklerimin etkisinden çıkamıyorum" dedi.