Selahattin Demirtaş'tan hayvanlara hakarette bugün! Hırsız domuz...

'Muhalefet' partisi HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın hedefinde bu kez domuzlar vardı.
Selahattin Demirtaş'tan hayvanlara hakarette bugün! Hırsız domuz...
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Hayvan özgürlüğü aktivistlerinin ve veganların yoğun eleştirilerine rağmen HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş hayvanlara  'muhalif' olmaya ve hakaret etmeye devam etti. Demirtaş;

"Savcı mı bizim namazımızın sözde olup olmayacağını, duamızın kabul olup olmayacağına karar veriyor. Haddini bil, eğer yürekli bir savcı isen milletin parasını çalan domuzların peşine düşersin" dedi.

Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın konuşmasında şu ifadeler yer aldı;

"Politikleşmiş bir halk var. Politikleşmiş bir halk, yenilmez bir halktır. Karşısındaki vahşi ve çılgınca saldırılarının sebebi budur. En azından yavaşlatırız, tökezletiriz diye bu halka saldırıyorlar. Yenilmezlik bu halkın yüreğinde vardır. Davamızda haklı olduğumuz için kazanacağız. Bütün mazlum halklar bir araya gelip ortak hareket etmişse, muhakkak kazanmıştır. Bu ülkeyi böyle ahlaksıza batmış akılsızlar yönetmemelidir. Biz her kimliği ve inancı bu ülkenin asli unsurları olarak görüyoruz. Bunlar, Hazreti Peygamberimizin mirasını çarpıtıyorlar. Bunlar karşısında bir tek biz direniyoruz."

"ZERDÜŞTLÜK KADİM BİR İNANÇTIR, BUNA İNANAN VAR"

"Sen halkın üzerine diktatör gibi çökmeye çalışırsan, biz buna izin vermeyiz ve buna izin vermedik. Görünen o ki CHP, ulusalcısıyla faşistiyle, Bu kadar üstümüze gelmesine rağmen biz ilkelerimizden taviz vermedik. Nokta kadar menfaatleri için virgül gibi eğildiler. Hazineden alınan parayla AKP mitingi yaptılar. Hani cumhurbaşkanı mitingiydi. AKP mitingi gibi tek tek sahneye çıktılar. Bize ne diyorlar pankartı asamazsın diyorlar. Pankartları aldınız ağzımızı kapatabilecek misin. Diyarbakır'da 90 yıllarda söz ediyoruz. Sokakta basın açıklaması yapılmasına izin verilmezdi. Sokağa çıkamaz diyorlardı. O günlerde bize dayatan vali nerede kaldı mı. O gün bize bir adım attırmayanlar yok ama Diyarbakır bir milyonla bugün hala var. O dönemde İHD de avukatlık yapıyordum. O dönemde burada basın açıklaması yaptırmam diyen emniyet amiriyle başka yerde karşılaştım o dönem ne kadar akılsızca şeyler yapıyorduk dedi. Bugün kongre yaptırmam pankart astırmam diyenler yine aynı akılsızlığı yapıyorlar. Bugün binler burada kongresini yapıyor. Bizim aramızda Ermeni Hristiyan, Alevi, Sunni farklı farklı insanlar var. Bize emredilen şu; herkesin dini kendine, bizim dinimizde zorlama ve aşağılama yoktur bu Allahın kelamı olarak inmiş. Bu çerçeve de dünyada çok sayıda insan hakları sözleşmesi olarak yerleşmiş. Bu ülkenin yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanı ve AKP başbakanın söylediklerine bakın. 'Ayrımcılık yapmam, yaradılanı yaradan da ötürü severiz' diyorlar. Hemen ardından da bunlar Zerdüştür diyor. Zerdüştülük kadim bir inançtır. Buna inanalar var. Sen nasıl bir yalancısın. Irkçılar, yalancılar, DAİŞ zihniyeti bunlara sirayet etmiş. Saraydakinin en büyük nefreti, önünde dik duran Kürtlerdir. Bu nefretin bir diğer nedeni de, Kürtlerin yeniden tarih sahnesine çıkmasıdır. Biz ne yaptık size? Vatanınızı mı inkar ettik, dilinizi mi yasakladık? Nedir suçumuz, günahımız? Bir halk olarak bizim de geçmişimiz vardır. Tarih kitaplarında 100 yıl önce buranın adı Kürdistan'dı. Burada yaşayanlar da Kürtler'di."Şehirleri yaktınız diyorlar. Şehirleri yakanın da, yıkanın da Allah belasını versin, hesap sormayanın da Allah belasını versin. Kim bu şehirlerin yakılıp, yıkılması emrini vermişse, Allah belasını versin. Diyarbakır'da, Cizre'de insanlar aylarca şehirlerin tank ve topla nasıl yıkıldığını gördü. Bir yerde silahlı biri varsa, devlet gidip müdahale edebilir, operasyon yapabilir. Ama bir şehri toplu olarak yıkamaz. 500 bin insanı göç ettirdiler. Bosna Miloseviç bunlardan dolayı uluslararası mahkemeden ceza aldı. Hem şehirleri yak, yık, sonra geleceğim hesap soracağım de. Haddinizi bilin. Bunu saklamaya çalışıyorlar. Dik duran karşılarında eğilmeyen Kürtleri asla kabul etmiyor. Kendi Kürtleri onların canı ciğeridir boyun eğene canı ciğer dik durana benim değilsin diyor. Ankara ve İmralı'da defalarca görüşmeler yaptık. Herkes süreci gönülden destekledi. Bir yandan demokratik haklar, bir yandan da silahlar susacak, barış ve huzur gelecekti. Ne oldu? Bütün çabaların karşılığı; bizim hakkımızda hazırlanan 500 fezleke oldu. Bir savcı; benim ve Nimetullah Erdoğmuş için 'sözde sivil Cuma Namazı' diye fezleke hazırlamış. Siz misiniz Cuma namazında barış istediğiniz diye soruşturma açılmış. Bu nasıl bir saygısızlık. Siz kendinizi haşa neyin yerine koyuyorsunuz. Bize dayattıkları onursuz bir yaşamdır. Ya baş eğeceksiniz yada baş vereceksiniz diyor. Biz ikisini de kabul etmiyoruz. Ne ölümüz ne zulmü kabul ediyoruz. Namazımızın özde mi sözde mi olacağına onlar mı karar verecek? Bunu hazırlayan savcı haddini bilsin. Duamızın kabul olup olmamasına savcı mı karar verecek? Biz burada bir söyledik, bizi çağırsalar 10 defa daha söyleyeceğiz. Eğer sen yürekli bir savcıysan, milletin parasını çalan domuzların peşine düşersin. Bize dayatılan onursuz bir yaşamdır. Biz ne ölümü, ne zulmü kabul etmiyoruz.AKP'nin yaptığı yolsuzluklarına bir bakın. Bunların elde ettikleri rantın haddi hesabı yoktur. Bunlar gelmiş belediyelerimize laf atıyorlar. Yerel hizmet yapılamasın diye müfettişlerin denetlediği belediyelerimizden bahsediyoruz. Bir yıldan fazladır kesintisiz belediyenin için müfettişler var. Gece gündüz, alttan üstten inceliyorlar. Niye bulamıyorlar hırsız yok hırsız yok. Burada hırsız yok. Hırsız ve domuzun büyüğünü o tarafa bakarsanız görürsünüz. Boşbakanın hakaretlerini kabul etmiyoruz kendisine iade ediyoruz. Ne yapacaklar? Yani belediye başkanlarımızı ayaklarından ters mi asacaklar? Halk olarak belediyelerimize ve bütün seçilmişlerimize sahip çıkalım. Seçilmişlere yönelik görünen o ki, onlara yöneleceklerdir. Biz direnmeye devam edeceğiz. Dokunulmazlığımız kalkınca korkacağımızı sandılar. Ama cezaevi denilince, zindan denilince onlar tir tir titriyor. Cezaevi bizim ikinci yerimizdir. Korkacak halimiz yoktur. Yeraltı ve yerüstü zenginlikleri olan fakat yöneticileri harami olan bir ülkemiz var. Biz onları bu ülkeden kovmayana kadar barış ve huzur gelmeyecektir"