Silahlı saldırı düzenlenen Can Dündar ve Erdem Gül davasında karar verildi!

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün yargılandığı ve silahlı saldırının gerçekleştiği MİT TIR'ları davasında karar verildi.
Silahlı saldırı düzenlenen Can Dündar ve Erdem Gül davasında karar verildi!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Karar şöyle: Terör örgütü üyeliği ve bilerek ve isteyerek yardım etmeden dolayı davanın ayrılmasına, hükümeti devirme suçundan yayın tarihleri ve amaç araç ilişkisi yokluğundan dolayı ise beraat. Can Dündar için 329/1 uyarınca 7 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, indirim yapılarak. 5 yıl 10 hapis cezasına…

Mahkeme heyetinin verdiği yaklaşık üç saatlik bir aranın ardından, duruşma tekrar başladı. Mahkeme heyeti Dündar'a yönelik suikast girişimini kınadı. Hükmün açık okunmasına karar verildi. Milletvekilleri ve gazeteciler de duruşma salonuna alınıyor.

Can Dündar sadece gazetecilik yaptıklarını belirterek şöyle konuştu: “Başbakan Ahmet Davutoğlu, bizim tahliyemize sevindiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevinden alındı. Görevimizi yaparken adaletin yanımızda olduğunu bilmek istiyoruz. Sadece gazetecilik yaptık.”

Erdem Gül, “Yaptığımız gazetecilik faaliyeti, savcıda hazırladığı mütalaada bunu kabul ediyor. Gazetecilik dili ile söylemek gerekirse, buradan iyi bir haberle çıkmak istiyoruz” dedi.

'DAVANIN MÜDAHİLİ OLAN KİŞİ HÜKÜMETİ DEVİRDİ'

Avukat Akın Atalay, "Savcı sadece havuz medyasını okumak yerine AİHM kararlarını da okusa hukuka daha çok faydası dokunur. Müvekkillerimiz hükümeti devirmeye teşebbüsle yargılanırken, davanın müdahili olan kişi, dün hükümeti devirdi. Erdoğan başbakan olduğunda, 2003 yılında dışişleri temsilciliklerine kriptolu mesaj gönderilerek, Fethullah Gülen ile temas kurulması talimatı verildi. Cumhuriyet gazetesi bu haber nedeniyle yargılandı ve beraat etti. Suç 'devletin iç ve dış güvenliği ile ilgili belgeleri yayımlamak olarak' kayıtlara geçti. O dönem o kritpoyu gönderenler, bugün Cumhuriyet gazetesini Fethullah Gülen cemaatine yardım etmekle suçluyor" sözlerini sarf etti.

AVUKAT BELEN: DEVLET SIRRI OBJEKTİF KRİTERLERE GÖRE BELİRLENMELİ

Avukat Bahri Belen söz alarak "Savcı esasa ilişkin mütalaasında casusuluk suçunun oluşmadığını belirtiyor ancak bu suçtan beraat talebinde bulunmamış. Birleştirme talebi reddedilmesine rağmen hala ayırma talebinde bulunuyor. Bu da usule aykırıdır. Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin ne olduğu mevzuatta yok. Bunun bilgilendirme yasası ile belirlenmesi gerekir. 15 liraya yapılan kaşeyle belgeye 'gizli' ibaresi vurunca bu devlet sırrı mı olmuş oluyor? Devlet sırrının ne olduğu objektif kriterlere göre belirlenmelidir. Böylece devletin hukuk dışı uygulamaları da önlenir" dedi.

Avukat Ergin Cinmen ise "Mütalaada, Şefkat Tepe isimli diziye bile yer vermiş savcı ama Anayasa Mahkemesi'nin sanıklar lehine verdiği hak ihlali kararını yazmamış" ifadelerini kullandı.

AVUKAT UTKU: DEVLETLER YARDILANMAZ, KİŞİLER YARGILANIR

Avukat Bülent Utku şunları kaydetti:

"Dava süresinde açılmadı. Bu nedenle düşmesine karar verilmelidir. Mahkemede bir devleti yargılatarak ortadan kaldırmak gibi bir şey olamaz. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Türkiye devletini yargılamak gibi bir yetkisi yok. Devletler yargılanmaz, kişiler yargılanır. Türkiye, Roma Statüsü'ne taraf olmadığı için, Türk vatandaşları da Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanamaz. Tek istisnası vardır, o istisnanın da bu davada söz konusu olması mümkün değil."

MAHKEME BAŞKANI: DAVAYI 6 MAYIS'A BIRAKMAK ÖZEL TERCİH DEĞİL

Mahkeme Başkanı, "Önceki duruşmayı 1 Nisan'a bıraktığımızda '1 Nisan şakası" deyip gülmüştünüz. Şimdi de Deniz Gezmiş'lerin idamına atıf yapıyorsunuz. Davayı 6 Mayıs'a bırakmak özel bir tercih değil" diye konuştu.

AVUKAT İLKİZ: İDDİANAME ULUSLARARASI KURALLARA AYKIRI YAZILMIŞ

Dündar ve Gül'ün avukatı Fikret İlkiz şu savunmayı yaptı: "Savcı gazeteciliğin nerede başlayıp nerede bittiğini sorgulayamaz. Gazeteciliğin bittiği yer yoktur. Gazetecilik başlar. İddianame, uluslararası kural ve ilkelere aykırı şekilde yazılmış. 'Kastınız neydi' sorusunu sormak, Almanya'nın Nazi döneminin önümüze koyduğu bir yoldur. Devlet sırrı kavramının ne olduğuna ilişkin kanun yok. Kanun yoksa suç da yoktur. Yapılmayan kanun ile ilgili gazetecileri yargılayamazsınız."

GÜL: SUÇLUYU KAZIYIN ALTINDAN İNSAN ÇIKAR

Erdem Gül, 'Suçluyu kazıyın altından insan çıkar' sözünü hatırlatıyorum. Suçlu değiliz. Mahkemenin bu yönde karar vereceğine inanıyoruz. 6 Mayıs, Türkiye tarihinde kara bir lekedir. İdamlar, adaletsizlikler olmasın istiyoruz" dedi.

MİT'İN AVUKATI: BELGELER PDY'NİN FAALİYETİ SONUCU ELDE EDİLDİ

MİT'in avukatı şu sözleri sarf etti: Dava konusu yayınla açıklanan bilgi ve belgeler gizli kalmalıdır. MİT'in yasadışı işler yaptığı ileri sürülmüştür. Bu bilgi ve belgeler 'FETÖ / PDY örgütünün faaliyeti sonucu elde edilmiştir. Sanıklar cezalandırılmalıdır. Savcının talebi doğrultusunda dosya bu örgüte yardım yönünden ayrılmalıdır.


Can Dündar "Dün yıkmaya çalıştığımız iddia edilen hükümet yıkıldı. Haberimizin arkasındayız" ifadelerini kullandı.

‘EYLEMLERİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞİL'

Duruşmada okunan savcılık mütalaasında "MİT'in insani yardım TIR'ları durdurularak Türkiye'nin uluslararası yargılamaya maruz kalması için kamuoyu oluşturulmak istenmiştir. Türkiye devletinin ve hükümetin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması icin planlı bir çalışma yapılmıştır. Gizli kalması gereken bilgi ve belgeler için yayın yasağı kararı verilmiştir. Sanıklar, yayın yasağına rağmen gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri basın yoluyla yaymışlardır. Bunlar casusluk yoluyla elde edilmiş bilgi ve belgelerdir. Sanıklar bu yayınlarla FETÖ / PDY terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmişlerdir. Yargıtay'daki ana dava ile bu dosya, birbiriyle irtibatlıdır. Görüntüler, ilk kez sanıklar tarafından yayınlanmıştır. Eylemleri düşünce özgürlüğü kapsamında değildir" deniliyor.

Mütalaada 'FETÖ / PDY örgütüne yardım' eyleminin bu dosyadan ayrılması talep edildi.

Julian Assange'ın faaliyetlerini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri örnek olarak veren savcı, bu tarz eylemlerin her yerde suç olduğunu ileri sürdü.

DURUŞMANIN AÇIK YAPILMASI TALEP EDİLDİ

Esasa ilişkin savunma yapan Dündar ve Gül'ün avukatları, savcının 'casusluk' suçlamasından vazgeçtiğini belirterek, duruşmanın açık yapılmasını talep ettiler. Mahkeme talebe rağmen davadaki gizlilik kararını kaldırmadı.

DÜNDAR: HABERİMİZİ SONUNA KADAR SAVUNACAĞIZ

Can Dündar duruşma öncesi yaptığı açıklamada "Haberimizi sonuna kadar savunacağız" dedi. Duruşma saat 10.20'de başladı.

Savcı Evliya Çalışkan, dosyaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasında 'Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin edip açıklama ve bu suça iştirak' iddiasıyla Can Dündar hakkında 25.5 yıla kadar hapis, Erdem Gül için ise 'gizli kalması gereken bilgileri açıklamak' iddiasıyla 10 yıla kadar hapis cezası talep etti.

Mütalaada, 'silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme ve darbeye teşebbüs' suçlamalarının yargılamadan ayrılması istenirken, casuslukla ilgili suçlamalarda öngörülen unsurların olmadığı belirtildi.

Dündar ve Gül'ün tutuklanmaları ardından tutuksuz yargılanmalarına neden olan haber 'İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar' başlığıyla 29 Ekim 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı. Haberde, MİT TIR'larının Suriye'deki cihatçı gruplara götürdüğü iddia edilen, ilaç kutularının altına gizlenmiş silah ve mühimmatın görüntüleri yer alıyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuya ilişkin açıklamasında haberin casusluk faaliyeti olduğunu ileri sürerek "Bunu özel haber olarak yapan kişi de bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu" dedi ve dava açıldığını duyurdu.

İki gazeteci, 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi. Anayasa Mahkemesi 'kişi hürriyeti ve güvenliği', 'düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti', 'basın hürriyeti' haklarının ihlal edildiğine karar verdi.

Mahkeme kararında kuvvetli suç şüphesi olmadığını kaydetti. Bu kararın ardından Dündar ve Gül'ün 92 gün süren tutukluluk halleri son buldu ve serbest bırakıldılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa Mahkemesi'ne tepki göstererek "Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" dedi.