Bulunduğunuz iş ya da ev ortamını aşırı derecede ısıtmayın ve dönem dönem havalandırın. Aniden soğuk havaya çıkmak sizi daha çok üşüteceği gibi ani kalp krizlerine yol açabilir.
- Eğer kış aylarında çok üşüyorsanız, halk arasında "vicks" olarak anılan mentollü bir kremi ayağınızın altına sürüp, iyice yedirdiğiniz zaman gün boyu üşümenizi engelleyecektir. İnsan vücudu en büyük soğuğu ayaktan alıyor.
- Yine insan vücudu ayaklardan üşümeye başladığı için tabanı yüksek, su geçirmeyen ayakkabıların tercih edilmesi gerekiyor.
- Düzenli uyumak ertesi gün daha az üşümenizi sağlayacaktır.
- Boyun ve baş kısmı da ayaklar kadar önemli. Hasta olmamak için sokağa çıkarken boyun ve baş kısmını korumak için, kaşkol, şal ve bere gibi giyisiler tercih edilmeli.
- Bol bol sıcak çay ve çorba gibi besinler soğuğa karşı koruyucu özelliktedir.
- Kuru meyveler, bolca sebze, tahıllar ve kış meyveleri de insanı soğuktan koruyarak daha az üşümesini sağlıyor.
- Çok aşırı kalın ya da ince giyinmemek gerekiyor. Mutlaka vücudun üst ve alt kısımlarında termal içlik kullanmak gerekiyor.
Marmara Üniversitesi (MÜ) Sağlık Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Mithat Kıyak, soğuk havaların vücut direncini azalttığını vurgulayarak, böyle havalarda iyi beslenme, sıkı giyinme, hareket ve vücut masajının önem taşıdığını bildirdi.Prof. Dr. Mithat Kıyak, soğuğun etkisiyle vücut direncinin kırıldığına işaret ederek, bunun sonucunda vücudun hastalıklara karşı zayıf duruma geldiğini söyledi. Soğuk havalarda akciğer hastalıkları, solunum yolu enfeksiyonları,grip, nezle gibi hastalıklarda artış görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Kıyak; özellikle ayak ve el parmakları, burun ve kulaklarda, kanın iç organlara doğru gitmesi sonucunda beyazlaşma ve üşüme hissi, ileri aşamada ise ağrı meydana geldiğini belirtti. Donma aşamasında kan dolaşımının iyice yavaşladığına ve nabzın düştüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Kıyak, ''Donmada ilk olarak görme bozukluğu meydana geliyor. Kulaklarda uğultu, kaslarda zafiyet, uyuşukluk, halsizlik, sık esneme, konuşma güçlüğü, dalgınlık, vücutta bir sessizlik oluşuyor'' dedi. Bu tür belirtilerin görülmesi durumunda kişinin korunabileceği sıcak bir yere alınması, üstünün örtülmesi, vücuduna masaj yapılması, hareket ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kıyak, özellikle evsizler, sokak çocukları ve kimsesizlere kamu kurumları ile belediyelerin yardım sağlamasının önemine değindi.
SOĞUKTAN NASIL KORUNULUR?
Prof. Dr. Mithat Kıyak, özellikle iyi beslenemeyenler, giyinemeyenler ve sıcak bir ortamı olmayanların soğuktan etkilendiğiniifade ederek, şu önerilerde bulundu: ''Soğuktan korunmak için iyi ve dengeli beslenmek, iyi giyinmek gerekiyor. Isı kaybını önlemek için bir kat giyinmek yüzde 10, iki katgiyinmek yüzde 40'a varan korunma sağlıyor. Giysilerin arasında hava boşluğu olması gerekiyor. Bir tane çok kalın giysi yerine, daha ince ama üst üste giyinmek tercih edilmeli. Kan dolaşımının engellenmemesi için, vücudu sıkacak dar giysilerden kaçınmak lazım. Yünlü ve pamuklu giysiler tercih edilmeli. Dışarı çıkılırken mutlaka sağlam bir ayakkabı, çorap, eldiven, atkı ve bere ile korunma sağlanmalı. Sokakta beklerken hareketsiz kalmak yerine, küçük hareketler yapmakta yarar var.'' Kıyak, iyi beslenmenin yanı sıra vücut direncini artırmak için vitamin desteği gerektiğini de belirterek, ''özellikle B ve C vitaminleri alınmalı, sıcak yiyecek ve içecekler tercih edilmeli. Bol sebze ve meyve yenilmeli'' dedi.
YAŞLILARA UYARI
Yaşlı kişilerin vücut dirençlerinin daha düşük olduğunu anlatan Kıyak, yaşlıların beslenmelerine daha çok dikkat etmeleri, mutlaka vitamin almaları gerektiğini söyledi. Soğuk ve karlı havalarda yaşlıların mümkünse dışarı çıkmaması, çıktıklarında da buzlu ve karlı yerlerde yürümemesinin önemine değinenProf. Dr. Kıyak, ''Bu kişilerde kemik yapıları zayıf olduğu için, düşme sonucunda kemik ve kalça kırıkları oluşuyor. Bunların tedavileriise çok güç'' diye konuştu. Karlı ve buzlu yerlerde yürümek zorunda kalanlara elleri cepte yürümemeleri, lastik ya da kauçuk altlı ayakkabıları tercih etmeleri uyarısında bulunan Prof. Dr. Kıyak, elektrik ve yakıt kesintileri nedeniyle kaloriferlerin yanmaması durumunda ise iyi giyinmenin yanı sıra, evin içinde hareket et ve masaj yapmanın önem taşıdığını sözlerine ekledi.
Özellikle yaşlılar, kalp, akciğer hastaları, kanser tedavisi görenler, karaciğer yetersizliği, böbrek yetersizliği olanlar ve küçük çocuklar bağışıklık sistemleri zayıf olduğundan soğuk, karlı, rüzgarlı sert havalarda daha kolay hastalanıyorlar. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü, Dr. Özgür Şamilgil soğuk havaya nasıl hazırlanabileceğini şöyle anlattı:
1-Dışarıda geçirilecek süreye dikkat edin
Öncelikle ne kadar hazırlıklı olarak soğuk havaya çıkıyor olsak da dışarıda kalacağımız süreyi mümkün olduğunca kısa tutmayı planlamalıyız. Aslında soğuk hava bağışıklık hücrelerinin sayısını arttırarak mikroplara karşı savunma sistemimizi güçlendiriyor. Fakat soğukta kaldığımız süre uzadıkça vücudumuzun mücadele gücü giderek tükeniyor ve hastalanmaya yatkın hale geliyoruz.
2- Kat kat lahana gibi giyinmek vücut ısımızın korunmasını kolaylaştırıyor
Bir veya iki kalın kazak yerine kat kat giyilen kıyafetler gereğinde gün içerisinde girdiğimiz sıcak ortamlarda terlemeyi engellemek, ortama uymak için inceltilebiliyor. Aksi taktirde üzerimizde biriken ter dışarıya çıktığımızda üşütmemize ve kas tutulmalarına neden olabiliyor. Naylon esaslı hava geçirmeyen kumaşlar yerine terlemeyi engelleyen ve ıslanmaya karşı koruyucu özellikte kıyafetler giyilmeli.
3-Vücudumuzun dayanıksız bölgelerine dikkat
Burun, kulak, baş, eller, ayaklar ve parmaklar yani soğuğa en dayanıksız bölgelerimizi çift kat eldiven çorap ve başlıkla çok daha iyi korumamız gerekli. Başı korumamak, soğuk çarpması sonucu sinüzit, orta kulak ve bademcik iltihabına neden oluyor.
4-Akciğer ve kalp hastaları soğuk havada sağlığınıza daha özen gösterin
Özellikle akciğer ve kalp hastalığı olanların mümkünse soğuk havalarda dışarı çıkmamaları, çıkarken bu tedbirlere çok daha dikkat etmeleri gerekiyor.
Akciğer sorunu olanların burun ve ağızdan soğuk havayı ciğerlerine çekmeleri başta soğuk algınlığı, nezle, grip ve daha da önemlisi zatürre riskini arttırıyor. Bu nedenle kalın atkı, kar maskesi benzeri kıyafetler ve kalın başlıklar kullanmalı.
Kalp damar hastalarının, soğuğun vücutta yarattığı stres hormon artışı nedeniyle ani damar daralması sonucu kalp krizi ve inme riski nedeniyle çok daha dikkatli olmaları gerektiğini bilmeleri gerekiyor.
Birkaç kat çorap giyerken özellikle şeker hastalarının ayakkabı vurması sorunu yaşamamak için sıkı ayakkabı giymemeleri öneriliyor.
5-Yüksek tansiyon hastaları acil durum ilaçlarınızı yanınıza alın
Yüksek tansiyonu olanların burun, kulak, baş, eller, ayaklar ve parmaklardaki kılcal damarların soğuktan büzüşmesi sonucu tansiyonlarının daha da yükselebileceğini bilerek doktorlarına danışarak yanlarına acil durumda kullanacak ilaçlarını almaları tavsiye ediliyor.
6-Gözlerimizi unutmayalım
Ayrıca mutlaka yanınızda bulunması gereken malzemeden birisi de kar gözlüğü; göz kuruması ve kızarıklığını engelliyor.
7-Sıvı alımı çok önemli
Yeterli sıvı alımı olmadan uzun süre soğukta kalmak vücudun uç noktalarında susuzluğa bağlı olarak kılcal damarlarda daralmaya neden oluyor, bu durum hem soğuk yanığı denen donmalara hem de mikropların dışarı atılması için gereken burun akıntısı ve balgamın koyulaşmasına yol açıyor.
Kahve ve çay gibi idrar söktürücü özelliği olan içecekler aslında burun ve boğaz salgılarını kuruttuğundan, bunun yerine ıhlamur, kuşburnu, nane-limon çayı tüketimi öneriliyor.
8-Alkol alımına dikkat
Alkol ise kılcal damarlarda burun ve yanaklarda sıcaklık hissi, kızarmaya neden olarak vücut ısısının arttığı hissini verse de tam tersine ısı kaybına neden olarak soğuk çarpması ve donma riskini arttırıyor. Ayrıca idrarla su kaybına da neden oluyor.
9-Sigara içilmemeli
Burun, boğaz ve akciğerlerin hava yolları birçok toz ve mikrobun içeriye girmesini engelleyen onları dışarı süpüren ince tüycüklere sahip. Onlara en çok ihtiyacımız olduğu rüzgarlı ve soğuk havalarda sigara içmeye devam etmek solunum yolu hastalıklarına davetiye çıkarıyor.
10-Egzersizi ihmal etmeyin
Düzenli yapılan egzersizin birçok faydası yanında soğuk havalara bağlı soğuk algınlığı ve gribal hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırdığı biliniyor. Düzenli egzersiz yapanlar bu hastalıklara hem yüzde 50 daha seyrek yakalanıyor hem de yakalandığında kendini yorgun hissetmiyorsa, egzersize devam etmekle yüzde 30 çok daha çabuk iyileşiyor. Soğukta yapılan egzersiz bu açıdan daha da faydalı görülüyor. Yine de alışık olmayanların spor salonlarında yapması öneriliyor.
11-Araçla yolculuk yapacaklara uyarı
Araç içerisinde en az 2 gün yetecek miktarda su ve gıda, kalın battaniye, acil yadım çantası bulundurulması soğukta donmayı engellemek için hareketsiz kalınmaması özellikle el ve ayak parmaklarının çalıştırılması faydalı görülüyor.
12-Kayma ve düşmeye dikkat
Kar, buz, yağmur özellikle yaşlılara düşmeye bağlı çok kolaylıkla kırıklara neden olabiliyor. Dışarı çıkmak zorunda olanların tabanı kaymayan ayakkabı giymeleri, baston taşımaları, küçük adımlarla yürümeleri mümkünse yanlarında birisinin bulunması öneriliyor.
Düşerken kendinizi koruyabilmeniz için ellerinizin cebinizde olmaması gerekiyor.
13-Herşeyin başı: Beslenme
C vitamininden zengin portakal greyfurt kırmızı biber kuşburnu, boza, kefir, yoğurt, sirke, turşu gibi fermente edilmiş faydalı bakterilerden zengin gıdalar, bağışıklık sisteminin hammaddesi olan hayvansal proteinler için balık, et ve süt ürünlerinin tüketilmesi mikroplara, soğuğa karşı dayanıklılığı arttırıyor.
Şekerli gıdalar ise bağışıklık sisteminin mikroplarla mücadelesini zorlaştırıyor, pirinç, patates, hamurişi yemekler, tatlılar, şerbetler, meşrubatlar bu açıdan zararlı görülüyor.
14- D vitamininin önemi
Herşeyden önemlisi güneş göremediğimiz için kışın en çok eksilen ve hastalıklara karşı korucu olan D vitaminimizi, kan düzeyini ölçtürmek ve doktorumuza danışarak takviye etmelisiniz.
15-Düzenli uyku, bağışıklık sisteminin olmazsa olmazı
7-8 saatlik kaliteli uyku bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hastalıklara karşı direncimizi arttırıyor. Gece uykusunun yerini gündüz uykusu tutmuyor".