VeHaber/ Erdal ERGÜLER
Sosyal medya bilgi alışverişini kolaylaştırmasının yanısıra bilgi kirliliğini de beraberinde getirdi. İnternet ortamına düşen herhangi bir fotomontajlı resim bazen milyonlarca insan tarafından gerçekmiş gibi paylaşılabiliyor. Bunların en son örneğine polis olduğu iddiasıyla Ulaş Bayraktaroğlu'nda yaşadık. Daha enteresanı kendisine fiziksel olarak benzeyen ne kadar sivil polis varsa resimleri yanyana getirilip farklı kimliklere sokuldu, dezenformasyon yaratıldı. Gerekçesi ise polise havai fişek ve molotof fırlatması oldu.
Tarihte sol siyasi geleneklerin buna benzer milyar tane eylem örneği var. Bugüne kadar molotof fırlatmak sol siyasi geleneklerin bir eylem biçimi iken içinde bulunduğumuz evrede bunu ancak polis yapabilir kurgusu üzerinden Ulaş Bayraktaroğlu polis ilan edildi. Oda TV'nin dayanaksız, belgesiz bir şekilde başını çektiği bu dezenformasyon günden güne büyüdü ve ülke geneline yayıldı. Halbuki böyle bir haber yapılmadan önce her normal siyasi parti gibi seçimlere katılan, yasal bir siyasi parti olan SDP'nin kapısı çalınmalı ve Ulaş Bayraktaroğlu'nun kimliği sorulmalıydı. Gazetecilik etiği bunu gerektirirdi. Bir gazetecinin elinde hiç bir belgesi, dayanağı olmadan sırf kendi algısını ve zihniyetini meşrulaştırmak için bu tarz yöntemlere başvurması kabul edilebilir değildir. Ayrıca bu tarz kirli oyunlar, fotomontajlar kendilerince düşman ilan ettikleri kesimleri daha fazla güçlendirmekten başka bir işe yaramamaktadır. Peki Ulaş Bayraktaroğlu'nun polis ilan edilmesinin kendilerine göre gerekçesi neydi?
1- Sakin bir ortamda molotof fırlatılmış ve polisin müdahale etmesi için meşru zemin oluşturulması sağlanmıştı.
Gelelim Taksim Gezi Parkı'ndaki ilk müdahaleye. Polis hiç bir gerilim yokken Gezi Parkı'na girmiş ve müdahale etmiştir. Müdahale etmek için herhangi bir olayın yaşanmasına ihtiyaç duymamıştır. Yani Ulaş Bayraktaroğlu'nun polis olduğunu iddia edenler zorlama bir hikaye yazmıştır.
2- Üzerinde polis telsizi olduğu iddia edilmektedir. Diyelim ki gerçekten var. Olaylarda Çarşı grubunun polis telsizinde konuşma yapması elden ele dolaşmıştır, neden Çarşı Grubu polis ilan edilmemiştir? Ayrıca Bostancı'da polisle çatışan Orhan Yılmazkaya'nın da polis telsizi vardı.
3- Belinde bir kabartı var ve bu kabartının silah olduğu iddiası vardır. Beldeki kabartıya silah adını koymayı bilim insanlarına sorsak hepsi kahkaha atacaktır. Diyelim ki o kabartı silah, silah sadece poliste bulunan bir mühimmat mıdır? 2013 Ocak verilerine göre TBMM'de 256 milletvekilinin silah ruhsatı vardır. Bu istatistikten yola çıkıp Ulaş Bayraktaroğlu'nu milletvekili mi ilan etmeliyiz?
Sonuç olarak Ulaş Bayraktaroğlu'nun kimliği SDP tarafından parti üyesi hatta MYK üyesi olduğu yönünde kabul edilmiştir. Ama piyasada dolaşan resimlerin gerçeği yansıtmadığı açıklaması da bunlara eklenmiştir, Ulaş Bayraktaroğlu'nun hedef haline getirilmeye çalışıldığı da belirtilmiştir. Resimler nedeniyle Ulaş Bayraktaroğlu'nun tutuklandığı açıklanmıştır. Sosyal medya kullanıcılarının alet edildikleri bu kirli oyunu aydınlığa kavuşturmayı bir borç biliriz.