Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nca, 1915 olaylarının tarihsel arka planı, hukuki boyutu ve günümüze yansımalarını ele almak amacıyla '1915 Olayları Uluslararası Konferansı' düzenlendi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, çevrimiçi gerçekleştirilen konferansın açılışında yaptığı konuşmada, bu programda ortaya konacak fikirlerin, gerçeklerin ortaya çıkmasına katkı sağlayacağını, tarihin, mütevazı ancak bir o kadar da cesur insanların hakikate olan inançları sayesinde doğru okunabildiğini ifade etti.
Geçen yüzyılı, 'tarihin önemli kırılma anlarına sahne olan müstesna bir dönem' olarak tanımlayan Altun, dünya savaşları, yıkılan imparatorluklar, değişen sınırlar ve gelişen demokrasinin 20. yüzyılın kilometre taşları olduğunu belirtti.
Dünyanın, tıpkı kabuk değiştirir gibi siyasal açıdan devasa bir dönüşüm yaşadığını kaydeden Altun, yüzyıllara sari alışkanlıklar, sınırlar ve yönetim biçimleri değişirken, büyük sancıların da yaşandığını hatırlattı.
Altun, hemen her coğrafyada yaşanan acıların, günümüze sadece tarih kitaplarıyla değil, anne-babalardan çocuklarına masallar ve anılarla da taşındığına işaret ederek, kimi olaylar mitleşip gerçekle bağını koparırken kimi hadiselerin hak ettiği gerçeklikten payını alamadığını söyledi.
20. yüzyılın bu anlamda çok önemli bir olaya tanıklık ettiğini ve Birinci Dünya Savaşı sonunda, üç büyük imparatorluğun dağıldığını belirten Fahrettin Altun, Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Çarlık Rusya'sının, etkileri bugüne kadar gelen zorlu dönüşümlere uğradığını anlattı.
Kayıtlara göre, 65 milyon askerin seferber edildiği bu ilk küresel savaşta, 38 milyon sivil ve askerin hayatını kaybettiğini aktaran Altun, Dönemin düşük nüfus rakamlarını da hesaba kattığımızda, böylesine yüksek bir kayıp, savaşa katılan tüm ülkelerde kuşkusuz ağır travmalar yarattı dedi.
'Ortak geçmiş çarpıtılıyor'
Fahrettin Altun, birçok cephede kahramanlıklar sergileyen Türk milletinin, milyonlarca insanın hayatına mal olan bu savaştan çok ciddi şekilde etkilendiğini belirterek, şunları kaydetti:
Osmanlı milleti bir bütün olarak, İmparatorluğun son döneminde olağanüstü zorluklarla mücadele etti. Çanakkale'de, Kafkasya'da, Hicaz'da, Filistin'de ve Irak'ta büyük mücadeleler verdik. Osmanlı İmparatorluğu da dahil olmak üzere savaşın bütün cephelerini tarif edilemez bir kargaşaya sürükleyen Birinci Dünya Savaşı esnasında, ne yazık ki Anadolu insanını büyük acılara gark eden hadiseler yaşandı. Aynı dönemde Sarıkamış'ta binlerce askerimiz donarak şehit oldu, Kafkasya cephesinde Osmanlı topraklarına saldıran Rus ordularıyla çarpışan kuvvetlerimizi, düşmanla iş birliği yapan Ermeni çeteleri arkadan vurdu. Osmanlı milletine mensup farklı kesimler, vatan davası için güç birliği yaparken, kimi yerlerde dönemin düşmanlarıyla iş birliği yapan bazı unsurlar ortaya çıktı.
Doğu Anadolu'da yaşanan çatışmalar sonucu, Türk ve Ermeni on binlerce insan hayatını kaybetti. Bu olaylar üzerine, ordunun hareketlerini zorlaştırıcı davranışlarda bulunan, halka saldıran ve düşman ordusu ile iş birliği yapan çetelere yataklık eden Doğu vilayetlerindeki Ermeni kökenli kimi Osmanlı vatandaşları, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisindeki Suriye topraklarına gönderilmek üzere 1915 tehcirine tabi tutuldu.
Savaş koşullarında, sivillerin korunması ve vatan savunması amacıyla belirli bölgelerde yaşayan Ermenilerin tehcir edildiğini anımsatan Altun, Bu emniyet tedbiri uygulanırken, bütün şiddetiyle süren savaş şartları altında ne yazık ki, istenmeyen olaylar da meydana geldi, Türklerden de Ermenilerden de can kayıpları oldu, acılar yaşandı. Bu yaşananlar günümüze kadar gelen tartışmaların, hatta iftiraların da temelini oluşturdu. dedi.