'Sözleşmeye uymayan bir Amerika vardır'

Brüksel'e hareketi öncesi Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, Biden ile yapacağı görüşme ve NATO ilişkilerine dair açıklama yaptı. Erdoğan, şu an için 77 noktada 1700 metreküp müsilajın temizlenmiş olduğu bilgisini de paylaştı.
'Sözleşmeye uymayan bir Amerika vardır'
2021-06-13 19:43:30   Güncelleme: 2021-06-13 19:43:30    

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Belçika'nın başkenti Brüksel'e gitti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlemiş olduğu basın toplantısının ardından 'TC-TUR' uçağıyla saat 15.00'te Brüksel'e hareket etti.

Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Rize Milletvekili ve NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı Osman Aşkın Bak da Brüksel'e gitti.

Erdoğan'ın basın toplantısındaki açıklamaları şöyle:
ABD ile ABD'nin liderleriyle yeni tanışan birisi değilim. Yani Bush döneminden itibaren, bu süreç içerisinde gerek Sayın Obama ile olan bir sürecimiz var, yine bu arada işte malum Trump ile olan bir sürecimiz var. Şimdi de Biden ile olan bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç içerisinde de hepsiyle kötü günlerimiz oldu diyemem. Genelde çok son derece başarılı çalışmalar yaptık. 'Bu başarılı çalışmalar esnasında ABD gibi bir ülkeden Türkiye'nin beklentileri acaba tam manası ile karşılığını buldu mu?' derseniz ona da 'Buldu' diyemem. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte bunu bulalım. Çünkü şu an için NATO ülkeleri içerisinde üzerine düşen görevleri yerine tam anlamıyla getiren ülkelerden bir tanesi, ilk beşin içerisinde olmak sureti ile Türkiye'dir. Bu tabii önemli bir durum. Bunu kendileri de takdir ediyorlar, kabul ediyorlar. Şu anda da benim Sayın Biden ile geçmişe yönelik görüşmelerimde ilk kez bir araya gelmeyeceğiz. Geçmişte kendileri ile gerek evimde ziyaret etmek sureti ile gerek ABD'de bulunduğumuz yerde bir araya gelmek sureti ile pek çok münasebetlerimiz oldu. Yani kendisi Obama'nın yardımcısı olduğu dönemde de yine sık sık görüştüğümüz bir dostumuz. Şu anda da temenni ederim ki bu münasebetlerimizi aynı titizlik içerisinde yaparak 24 Nisan'ı unutturacak adımları da atmış oluruz. NATO ile alakalı de aynı kararlılık içerisinde oluruz. NATO'da da biz yapılan ödemeleri de yerine getiren ülkelerden, müstesnalardan bir tanesiyiz.

Birinci derecede Türkiye-ABD ilişkilerini şöyle masaya bir yatırmamız gerekmektedir. Birçok tabii dedikodular vesaire içerde, dışarıda oldu. Bunları geride bırakıp 'Neler yapabilir, neler yapacağız' bunları konuşmamız lazım. Görüşme alanımız çok geniş. Zira 24 Nisan, bizim için maalesef çok çok olumsuz bir süreç oldu. Böyle bir yaklaşımı tabii ki beklemezdik ancak bu yaklaşım bizleri ciddi manada üzmüştür ve bunu gündeme getirmeden geçmeyi tabii doğru bulmamız mümkün değil. Zira Türkiye rastgele bir ülke değil. Türkiye, ABD ile NATO'da müttefik bir ülke. İki müttefik ve bu iki müttefikin kalkıp da bu konu da NATO'yla yakından uzaktan alakası olmayan Ermeniler konusunda böyle bir yaklaşımın içine girilmesi bizi rahatsız etmiştir, üzmüştür. Tabii bunu hatırlatmadan geçmek olanaklı değildir.

(Amerika ile) Savunma sanayisine yönelik pek çok masa üzerinde kalan konular var. Bunların da en önemlisi F-35 konusudur. Bu konu da Türkiye maalesef ahdini yerine getirdiği halde ahdini yerine getirmeyen, sözleşmeye uymayan bir ABD vardır. Ciddi manada parça alma işlemini Türkiye'den yapmış oldukları halde, 700 750 dolayında parçayı veren Türkiye var. 5 F-35 verilmiştir, bu F-35'lere el koymak sureti ile gönderilmemiştir. Bu konu da da yine ABD sözünde durmamış, bunları geri almış.
Geri alınca tabii bizler de bu arada Rusya'yla bir anlaşmaya gitmek sureti ile malum S400'ler konusunda adım attık ve S400'leri aldık. Bütün bunlara ek olarak öz tabii daha başka pek çok savunma sanayiinde başlayıp da devam edemediğimiz konular var. Gönül tabii bunların hiçbirini arzu etmiyor. Bundan sonraki sürece yönelik 'Neleri yaparız ya da yapamayız' bunları da yine ikili görüşmede masaya yatırmamızda fayda var. Bunları da ayrıca görüşeceğiz. Bizim bütün derdimiz, beklentimiz, NATO'nun birlik ve beraberliğine, dayanışmasına güç katacak yani amasız ve fakatsız bir yaklaşımı ABD'den görmektir. Bir diğer adım da tabii biz NATO'dan ve ittifak üyelerinden, ülkemizin güvenlik hassasiyetlerini dikkate alınmasını, söylem ve eylemde müttefiklik ruhuna uygun hareket edilmesini bekliyoruz. Kaldı ki şu an için ABD malum yakın bir zamanda Afganistan'ı terk etmenin şu an için hazırlığı içerisinde ve burayı terk ettiği andan itibaren de orada süreci devam ettirecek güvenilir tek ülke malum Türkiye ve bu konu da da zaten arkadaşlarımız muhataplarına gerekli olan cevapları da verdiler. Şu anda onlar da bundan memnunlar, mutlular. Bunları da ayrıca Afganistan sürecini falan da kendileri ile görüşeceğiz.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg daima olumlu yaklaşımlar içerisinde olmuş bir dostumuzdur. Biz kendi sınırlarımızı korurken, NATO’nun sınırlarını da koruyoruz. Farklı cephelerden vermiş olduğumuz mücadelelerde haklı olarak ittifak ruhuna uygun biçimde hareket edilmesini bekliyoruz. Zirve sırasındaki müttefiklerimize başta terörizm dahil olmak üzere ülkemize yönelik tehditler karşısında dayanışma göstermelerini beklediğimizi de ifade edeceğiz. 1952’den bu yana ihtiyaç duyulan her dönemde ittifaka sağladığımız katkılar, Türkiye’nin NATO'daki yeri ve önemi konusunda birer mihenk taşıdır. Günümüzde de NATO’nun yüzleştiği sınamalar karşısında güven duyulan bir müttefik olarak kritik sorumluluklar üstlendik, üstleniyoruz. 2030’a giden süreçte Türkiye’nin ittifak içerisindeki rolünün daha da önem kazanacağına inanıyoruz.

Şu anda Merkez Bankamızın döviz rezervi konusunda 100 milyar dolar seviyesine ulaşmış vaziyette. Yakın zamanda en büyük ticaret ortaklarımızın başında gelen Çin ile çok önemli bir anlaşmayı yaptık. Daha önce Çin’le 2.4 milyar dolarlık bir swap anlaşmamız vardı.Şimdi bu rakamı 3.6 milyar dolarlık yeni bir swap anlaşmasıyla toplamda 6 milyar dolara çıkarmış olduk. 46 milyar Türk Lirası’na karşılık geliyor. Malum kendilerine göre 'Merkez Bankası'nın döviz rezervi düşüyor' diyenler, bu sebeple zil takıp oynayanlar var, onların bu oyunları bozmuş oldu. Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar çıkmıştık, inşallah bu tırmanış bir kez daha başlıyor, bu tırmanışı da devam ettireceğiz.
(Müsilaj sorunu) Şu anda 77 noktada 1700 metreküp müsilaj temizlenmiş vaziyette. Yoğun bir çalışma devam ediyor. 7/24 esasına göre bu çalışmalar devam edecek.
Türkiye- Azerbaycan kardeşliği, bölgemizin barış, refah ve istikrarının güvencesidir. Bu süreç içinde özellikle de Azerbaycan Karabağ’da tarihi bir zafere imza atarak 30 senelik işgale malum son vermiştir. Bu zafer hemde bölgede kalıcı barış ve istikrarın da kapısını aralamıştır. Bu fırsatın iç siyasi hesaplarla heba edilmemesi en büyük temennimizdir. 10 Aralık 2020 tarihinde Bakü’de düzenlenen zafer geçit törenini izlemiş, Azerbaycan’ın haklı gururunu paylaşmıştık. Bu seferki ziyaretimde ise Bakü’nün beraberinde zaferin kazanıldığı topraklara gideceğiz. Türk dünyası için tarihi değeri olan pek çok sanatçı yetiştiren ve Azerbaycan’ın kültür başkenti olarak ilan edilen Şuşa’yı inşallah ziyaret edeceğiz. 16 Haziran çarşamba günü A Milli Futbol Takımımızın, Galler ile oynayacağı maçı da kıymetli kardeşim Sayın Aliyev ile beraber izleyeceğiz.

Erdoğan'dan gazeteciye: Maskeni çıkar

Erdoğan'ın kendine soru yönelten bir gazeteciye "Maskeni çıkar" demesi de kameralara yansıdı. Gazeteciye "Kendinizi taksim ederseniz iyi olur, maskeyi çıkarabilirsin" diyen Erdoğan, sözlerinin ardından Haber Global muhabirine ikinci kez "Maskeni çıkar" dedi. Gazeteci bunun ardından Erdoğan'a sorusunu yöneltti.