Suikast iddialarının ardından Kılıçdaroğlu, Samsun'daki mitinge çelik yelekle çıktı!

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samsun'da Millet Buluşması'nda konuştu. Sahnede çelik yelekli ve uzun namlulu silahlı polis memurunun olması dikkat çekti. CHP lideri Kılıçdaroğlu sahneye çelik yelekle çıktı!
Suikast iddialarının ardından Kılıçdaroğlu, Samsun'daki mitinge çelik yelekle çıktı!
2023-05-12 17:31:59   Güncelleme: 2023-05-12 17:34:13    

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samsun'da yurttaşlara seslenirken Çarşamba Şeker Fabrikası… Onlar kapatırlar, Bay Kemal açar. Çarşamba’ya sözüm var. Geleceğim, fabrikayı açarken bütün Çarşambalılar da orada olacak. 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal ettiler. Yahu şeker fabrikasını kapatıyorsun, ‘dışarıdan birileri şeker getirsin, cebini doldursun’ diye dedi. Kılıçdaroğlu, Sakın şöyle bir rehavete kapılmayın; ‘Ya bir oydan ne olacak, bir şey olmaz, ben de sandığa gitmeyeyim’. Hayır. Sandığa gidilecek, oy kullanılacak ve gerçekten bu ülkeye demokrasi gelecek… Sakın şunu da unutmayın; ilk kez sandıklar konusunda bu kadar tedbir aldık. Hiçbir sandığı boş bırakmadık. Aman, ne olursa gidin; demokrasi için, ülkeniz için, bu ülkeye baharın gelmesi için oyunuzu kullanın diye konuştu.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Samsun’da miting düzenledi. 

Samsun'dan Artvin'de Gürcistan sınırındaki Sarp'a kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün demiryolu projesini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Sarp’a kadar uzanacak Mustafa Kemal Atatürk’ün hayaliydi, bir demiryolu yapamadılar, 22 yılda yapamadılar, göreceksiniz, Bay Kemal’in iktidarında bunların tamamı olacak dedi. 

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Hazır mıyız? Samsun, hazır mıyız? 19 Mayıs gibi, yürekli bir şekilde hazır mıyız? Size söz, ben de hazırım. Beraber, birlikte… Birlikte mücadele edeceğiz. Yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle birlikte mücadele edeceğiz ve Türkiye’ye gerçek anlamda barışı, huzuru, kardeşliği, erdemi, irfanı, güzelliği hep beraber getireceğiz. Size söz. Hiç endişe etmeyin.

Huzur içinde yaşayacağız, göreceksiniz

Samsun, olağanüstü güzel bir kent. Kadim bir kentimiz aynı zamanda. Güzel ovaları, yaylaları, dağları var. En önemlisi de çok güzel insanları var. Sizlerle beraber olmak, sizlere hitap etmek, dolayısıyla en azından karşılıklı gülümsemek, benim için dünyanın en güzel onurlarından birisi. O nedenle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Var olun diyorum.

Yaylaları, bereketli ovaları var dedim. Ama çiftçi çok memnun değil. Onlara sözüm var. Onlara kırmızı mazot vereceğim. Onların alın terini asla ve asla yere düşürmeyeceğim. Herkes kazanacak, herkes üretecek. Dolayısıyla sadece Samsun değil, bütün Türkiye huzur içinde yaşayacak. Sözüm söz; hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğim. Beraber, birlikte inşa edeceğiz. Huzur içinde yaşayacağız, göreceksiniz.

Helal olsun, analarının ak sütü gibi helal o para

100’üncü yılında Sarp’a kadar uzanacak, Mustafa Kemal Atatürk’ün hayaliydi, bir demiryolu yapamadılar, 22 yılda yapamadılar. Göreceksiniz, Bay Kemal’in iktidarında bunların tamamı olacak. Emekli kardeşlerime de seslenmek isterim. Emekli dediğimiz şudur; çalışan, üreten, alın teri döken, sigorta primini yatıran ve zamanı gelince de emekli olan kişi demektir. Emekli olduğu zaman da onun huzur içinde yaşaması lazım. Ele güne muhtaç olmaması lazım. Kahveye oturduğu zaman bir arkadaşına en azından çay ısmarlayabilmesi lazım.

 ‘İki bayramda birer ikramiye verin’ dedim. Önce ‘Para yok’ dediler, sonra biner lira verdiler. Şimdi seçim geliyor, bin lira daha verdiler. Benim sözüm var, 2015’ten bu yana sözüm var; emekliye Ramazan, Kurban Bayramı’nda en az asgari ücret kadar ikramiye vereceğiz diye. Vermediler. Önümüzde Kurban Bayramı var; bütün emekli kardeşlerim gidecekler, bankadan emekli aylıklarını aldıklarında, 15 bin TL’lik ikramiyeyi de görecekler. Helal olsun, analarının ak sütü gibi helal o para.

Sandığa gidilecek, oy kullanılacak ve gerçekten bu ülkeye demokrasi gelecek

Ben bunu söyleyince bağırıyorlar; ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Sevgili Samsunlular; tam 27,5 yıl devlette çalıştım. Paranın nereye harcandığına siyasi otorite karar verir. Bir bütçe yapılır. Emekliye mi, çiftçiye mi para verelim; ücretliye mi, memura mı para verelim, yatırıma mı para aktaralım; bunlara siyasi otoritere karar verir. Ama var olan siyasi otorite, ‘Paraların büyük bir kısmını Beşli Çetelere vereceğim’ diyor ve Beşli Çetelere veriyor. Ben, o Beşli Çetelerden son kuruşuna kadar alacağım, bu ülkenin işçisine, memuruna, emeklisine, esnafına, herkese vereceğim. Onlar kazanmayacak, halk kazanacak. Çünkü onlar yandaşlara çalışıyor, Bay Kemal vatandaşa çalışacak. Sizin için çalışacağım.

Gençler, sizlere de bir çift sözüm var. Türkiye’nin kaderini siz değiştireceksiniz. Bakmayın, biz böyle konuşuyoruz ama sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız, otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz. Söz mü? Gençler, söz mü? Sandığa gideceksiniz, oy kullanacaksınız değil mi? Sakın şöyle bir rehavete kapılmayın; ‘Ya bir oydan ne olacak, bir şey olmaz, ben de sandığa gitmeyeyim’. Hayır. Sandığa gidilecek, oy kullanılacak ve gerçekten bu ülkeye demokrasi gelecek.

Evlatlarınızı nasıl huzur içinde okula gönderdiğinizi göreceksiniz

Demokrasi nedir biliyor musunuz? Demokrasi, 85 milyon vatandaştan toplanan paraların nereye harcandığını vatandaşa anlatmak demektir. Şimdi siz, elektrik düğmesine bastığınızda dört çeşit vergi ödüyorsunuz. Musluğu açtığınızda beş çeşit vergi ödüyorsunuz. Bu paralar nereye gidiyor? Bu mutfaklardaki yangınlar ne? Kadınlar pazara giderken ne olduğunu görüyorlar. Beyler cennette, size cehennemi layık görüyorlar. Onları ne yapacağımı ben gayet iyi biliyorum. Ama her mutfağa huzuru ve bereketi getireceğim.

Beslenme çantası uygulamasını da kaldıracağız, göreceksiniz. Hiç meraklanmayın, beraber göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin. Kararlıyım. Önüme dünya kadar engel çıkarıyorlar, onu da söyleyeyim. Dünya kadar engel çıkarıyorlar, dünya kadar iftira atıyorlar. Utanmadan bir sürü rezalet şeyler uyduruyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, bu millet kararını vermiş. Yeter artık ya. Yeter kardeşim ya. Yeter milleti böldüğün, ayrıştırdığın ya. Yeter mutfaktaki yangın ya. Bu milleti soğana mahkum ettin ya. Yeter. Gelecek, göreceksiniz. Bay Kemal gelecek, mutfaklardaki huzuru göreceksiniz. Bereketi göreceksiniz. Evlatlarınızı nasıl huzur içinde okula gönderdiğinizi göreceksiniz.

Alacağım onlardan ve sizlere vereceğim

Bir yıl içinde, Allah nasip ederse yurt sorununu çözeceğiz. 22 yıldır çözemediler ya. Bir yılda çözeceğiz. ‘Suriyelilerin kuyumcusu var, ben dükkan açamıyorum dedem’ diyor. Hiç meraklanma; bu kardeşiniz, en geç iki yıl içerisinde bütün Suriyelileri Suriye’ye uğurlayacak. En geç iki yıl içinde. Bir de kendilerine ‘Biz milliyetçiyiz’ diyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim. Sınırları yolgeçen hanına döndürdünüz. Elini kolunu sallayan geliyor. Nasıl bir Türkiye’dir burası? Ama sözüm var; sınır, hudut namustur ve o namusu koruyacağız. O sınırdan izinsiz kuş uçurtmayacağız, kuş. Herkes gelecek, herkes haddini bilecek. Suriyeli kardeşlerimizi de Afgan kardeşlerimizi de göndereceğiz. ‘Biz, Kemallere gönül verenlerdeniz’ diyorsunuz. Eyvallah.

Hanımlar, size de bir çift sözüm var. Evdeki en büyük sıkıntıyı yaşayan sizsiniz. Mutfaklardaki yangının farkındayım. Çocuğun beslenme çantasına ne koyayım diye her zaman düşünürsünüz. Ay başında bir aylık alınır; kira parası nereye, su parası nereye, minibüs parası nereye… Dünya kadar hesap yaparsınız, ay sonunu nasıl getireceğiz diye. İnşallah buradan Türkiye’yi kurtaracağız ve benim bu ülkeye sözüm var. Gerçekten de her ailenin en az asgari ücret kadar gelir güvencesi olacak. O para kadının banka hesabına yatacak ve kadın, memur gibi, işçi gibi, emekli gibi aylığını çekecek ve ailesinin rızkını sağlayacak. Diyorlar ya ‘Efendim Bay Kemal gelirse sosyal yardımlar kesilir’. Niye kesilsin? Tam tersine, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. İnsanın onurunu koruyacaksınız. Ben, bunu yapacağım. ‘Parayı nereden bulacaksın’ diye soruyorlar ya bana. E sen Beşli Çetelere para bulurken para var, vatandaşa gelince para yok. Alacağım onlardan ve sizlere vereceğim. Hiç endişe etmeyin.

Onlara her türlü desteği vereceğiz

Esnaf kardeşim, senin durumunu da biliyorum. Çiftçinin ve esnafın bankalara, Esnaf Kefalet veya zirai kooperatiflere olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Ana parayı da makul taksitlerle alacağız. Elin oğluna milyarları veriyorsun; avroları, dolarları veriyorsun. Esnaf için çalışacağım, çiftçi için çalışacağım, üretici için çalışacağım.

Daha önce geldiğimde Bafra Ovası’na gitmiştim. Ovanın bütün güzelliklerini görmek mümkün. Gerçekten de orada alın teri dökenlerin hakkını teslim etmek lazım. Şimdi, koyun dışarıdan, et dışarıdan, mısır dışarıdan, buğday dışarıdan geliyor. Yahu biz niye üretmiyoruz? Bizim insanımız niye kazanmasın? Bunu da yapacağım, bizim insanımız kazanacak. Onlara her türlü desteği vereceğiz.

Bu ülkeye baharı getireceğim

 Milliyetçiliğe de kısaca değineyim. Açık ve net söylüyorum; Bay Kemal’e milliyetçilik dersi verecek olan henüz anasından doğmamıştır. 33 askerimiz Suriye’de şehit edildi. Nereye gittiler? Putin’in kapısına gittiler. Putin ne yaptı? Bekletti, koridorda bekletti. Kronometreyi açtı, bütün dünyaya seyrettirdi. Bu mudur milliyetçilik? Benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden birisi, bir başka ülkenin devlet başkanının kapısında dakikalarca bekletilmez. Benim size sözüm var. Allah nasip eder, oy verir, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumuzda, hiçbirinizin yüzünü yere eğdirmeyeceğim.

Her birimiz kucaklaşacağız. Benim size sözüm var. Bu ülkeye baharı getireceğim. Kavgaları bitireceğim, hiç endişe etmeyin. Bunların tamamını yapmak benim boynumun borcudur.

Samsun, potansiyel olarak çok hızlı büyüyebilir bir kent. Ama bugüne kadar bu büyümeyi sağlayamadı. Burasının önemi; burası, Anadolu’ya açılan bir kapıdır. Burayı biz, Allah nasip ederse Mersin’e ve İskenderun Limanı’na bağlayacağız demir yollarıyla. Herhangi bir yerde yatırım yapan, herhangi bir yerde üretim yapan kişi demir yollarıyla malını limana taşıdığında bütün lojistiğini devlet karşılayacak. Böylece Anadolu’nun içini dolduracağız. Anadolu’nun içi tümüyle büyümüş olacak. Kaynakları doğru ve yerli yerinde harcayacağız. Her kuruşun hesabını vermek benim namus borcudur.

Her şey çok güzel olacak

Çarşamba Şeker Fabrikası… Onlar kapatırlar, Bay Kemal açar. Çarşamba’ya sözüm var. Geleceğim, fabrikayı açarken bütün Çarşambalılar da orada olacak. 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal ettiler. Yahu şeker fabrikasını kapatıyorsun, ‘dışarıdan birileri şeker getirsin, cebini doldursun diye.

Benim cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları da söyleyeyim size. Bir Beşli Çeteler. ‘Efendim Bay Kemal olmasın.’ Olacağım, olacağım. Milletin takdiriyle olacağım. Göreceksiniz. İkincisi, uyuşturucu baronları. Onlar da istemiyorlar. Söz verdim, uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Kimse olmayacak. Gencecik evlatlarımızı kimsenin zehirlemesine izin vermeyeceğim. Evlatlarımızı korumak, benim de boynumun borcudur.

Sakın şunu da unutmayın; ilk kez sandıklar konusunda bu kadar tedbir aldık. Hiçbir sandığı boş bırakmadık. Aman, ne olursa gidin; demokrasi için, ülkeniz için, bu ülkeye baharın gelmesi için oyunuzu kullanın. Size sözüm var. Kul hakkı yemedim, kul hakkı yemeyeceğim. Onlar bunu söyleyemiyorlar. Diyemiyorlar, ‘Kul hakkı yemedim, yedirmeyeceğim’ diye. Her şey çok güzel olacak.”