Hayvan Özgürlüğü Çevirileri/ Cem Çeboğlu
Ocak ayı Taiji-Japonya’da yıllık yunus katliamı anlamına geliyor. 1950’lerde başlayan bu katliamda binlerce yunus, balık katillerinin tekneleri tarafından kovalanıyor, yavrularıyla beraber yüzen yunus aileleri takip ediliyor. Hayvanlar yorulana dek kovalamaca sürüyor, ardından etrafı sarılan yunuslar artık bütün dünyada bilinen koylara sürülüyor ve orada ölene dek mızraklanıyor, vuruluyor. Yavruların ve ergenlerin bazıları ayrı tutuluyor ve eğlence merkezlerine satılmak üzere tanklara konuyor. Bu durum ölen yunuslarınkine kıyasla çok daha kötü bir kader anlamına geliyor. Diğer yunuslar öldürülüyor, insan tüketimi için market ve hayvan cesedi (et) dükkânlarına satılıyor.
1960’lı yıllarda TV dizisi Flipper’daki yunusları eğitim adı altında hapseden Ric O’Barry şu anda 79 yaşında ve Dolphin Project_Yunus Projesi adında bir eylem kuruluşunun da sorumlusu. Ric, Louis Psihoyos ve Ocean Preservation Society adlı gruplar bir araya gelerek The Cove-Koy adlı filmi çekti; the Cove, Tiji’de öldürülen yunusları anlatan bir belgesel.
The Cove belgeselinin 2009 yılında Sundance Film Festivali’nde ilk kez gösterilmesinin ardından Taiji yunus katliamı bütün dünyada beklenmedik ölçülerde ilgi çekti. Taiji artık karanlık bir sırrı olan küçük bir kasaba olarak biliniyor. Belgeselde anlatılan koyun etrafında barikatlar, tel çitler ve metal kapılar var. Balık katilleri gelenek olarak gördükleri şeye müdahale edilmesinden memnun değil. Ancak Japonya’da tüketilen balina ve yunus cesedi yağ fazla ve civayla dolu. Civanın sebep olduğu zehirlenme bağışıklık sistemine ve sinir sistemine hasar verebilir, östrojen salınımını artırabilir, kadınlarda tümöre ve erkeklerde göğüs büyümesine sebep olabilir. İnsanlar yediklerin şeyin içerdiği riskleri öğrenir öğrenmez yunus cesedinden vazgeçti. Ancak Japonya satılan yunus cesetlerine uyarı bildirileri koymamakta ısrar ediyor. Bu yüzden yunus/balina cesedinin tehlikelerini herkes bilmiyor.
Bu sebeplerle, Ric O’Barry, Taiji yunus katliamına karşı yürüttüğü savaşına devam etti. Katliamın sürdüğü 6 ay boyunca O’Barry ve arkadaşları her gün koya gidiyor. Grup yaşananları izliyor ve bunları belgelendiriyor ama şu ana dek hiçbir Japon yasasını çiğnemiş değil. O’Barry sessiz bir protestoyla ya yalnız ya da küçük bir grupla orada duruyor, yaşananları Twitter hesabından paylaşıyor.
The Dolphin Project her yıl öldürülen hayvanların istatistiklerini tutuyor. Bu yılın kotası 1873 hayvan.
1 Ocak’tan bugüne dek öldürülen yunuslar:
Şişe burunlu yunus – 45
Şeritli – 152
Risso – 204
Pasifik beyaz karınlı yunus – 0
Pilot balina– 51
Ric’in grubunun takibi ve onların uzun kamera lensleri sayesinde Japon balık katilleri artık yunusları öldürürken kullandıkları araçları gizliyor üzerlerini örtüyor ama koyun kristal suları ölmekte olan yunuslar çığlıklar atıp acıyla kıvranırken köpüklü bir kızıl renge boyanıyor.
18 Ocak günü yaklaşık saat 16.45’te Tokyo’ya ayak basar basmaz o’Barry polisler tarafından göz altında alındı. Avukatı Takashi Takano, Japon yetkililerin Ric’in göz altına alınmasına gerekçe olarak turist statüsünü gösterdiklerini söylüyor. Avukata göre aslında hiçbir problem yok ve Ric yasadışı herhangi bir şey yapmış değil. O’Barry geçmişte de göz altına alınmıştı ama bu kadar uzun süreli bir durum ilk kez yaşanıyor. O’Barry bir haftadan uzun bir süredir hapiste ve sorgusunun saatler sürdüğü bildiriliyor.
Oğlu aracılığıyla gönderdiği mesajında O’Barry şöyle söylüyor:
“Japon devleti yunuslara açtıkları savaşa karşı çıkanları baskı altına alıyor. Bütün Batılı eylemcileri temsilen burada tutulduğumu hissediyorum.”