TİP, Çağlayan Adliyesi'nden seslendi: Kararın yerine getirilmesini bekliyoruz

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Meclisi üyesi avukat Özgür Urfa, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi davası tutuklusu Hatay Milletvekili Can Atalay'ın seçilme ve kişi hakkının bir kez daha ihlal edildiğine hükmetmesinin ardından bir karar vermek için 'gerekçeli kararı' beklediğinin kendilerine iletildiğini söyledi. Urfa, 'Bir dakika bile gecikmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) gerekçeli kararını yazmalı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de tahliye kararını vermelidir' dedi.
TİP, Çağlayan Adliyesi'nden seslendi: Kararın yerine getirilmesini bekliyoruz
2023-12-22 19:42:54   Güncelleme: 2023-12-22 19:42:54    

AYM'nin, TİP Hatay Milletvekili Atalay‘ın seçilme hakkının ve kişi hakkının bir kez daha ihlal edildiğine hükmetmesi üzerine yerel mahkemenin vereceği karar bekleniyor. Karar öncesi Çağlayan Adliyesi’nde Atalay’ın avukatları, arkadaşları ve hukukçular nöbet tutmaya başladı. TİP'in çağrısıyla çok sayıda partili de Çağlayan Adliyesi'nin önünde buluştu. Anka'nın aktardığına göre TİP Parti Meclisi üyesi avukat Özgür Urfa, hukuki sürece ilişkin adliye önünde şunları söyledi:

'Bildiğiniz üzere Anayasa Mahkemesi tarafından dün ikinci kez Can Atalay başvurusu ile ilgili ihlal kararı verildi. Saat 15.00 itibariyle dün bu karar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kalemine gönderildi. Resmi olarak tebliğ edildi. Bu kararın yerine getirilmesini beklemekteyiz. Dün akşam 17.00 itibariyle mahkeme heyeti, 'Mesaileri bitti' bahanesiyle adliyeyi terk edip gittiler. Akşam saat 20.00 sıralarına kadar beklememiz devam etti ancak mahkeme heyeti geri dönmedi.

Bugün saat 10.00 itibariyle adliyede avukatları olarak beklemeye başladık. Mahkeme başkanının saat 11.30'a kadar adliyede olmadığı söylendi. Öğlen saatlerinde geldiği belirtildi. Bu saatten sonra bize ulaştırılan tek bilgi ve güncel bilgi şu şekilde; Mahkeme başkanı 'Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararını beklediği ve herhangi bir karar vermeyeceği' şeklinde bir bilgi iletmiş durumda. Anayasa Mahkemesi tarafından şu an itibariyle gönderilmiş bir gerekçeli karar bulunmuyor. Anayasa Mahkemesi kararı yazdığı ve bittiği anda göndereceği şeklinde bir bilgiye sahibiz.

Şu an itibariyle burada bekleyişimiz sürüyor. Karar yazılıncaya kadar, 13. Ağır ceza Mahkemesi kararını verene kadar beklememiz sürecek. Ama bir uyarıyı da yapmadan geçemeyeceğiz. Hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne. Burada oyun oynamıyoruz. Sizler birer devlet kurumusunuz ve bu ciddiyetle çalışmak zorundasınız. Keyfiniz geldiğinde adliyeden gidip keyfiniz geldiğinde gelme hakkına sahip değilsiniz.

Can Atalay 222 gündür cezaevinde siyasi bir esir olarak tutuluyor. Dün bu husus ikinci kez tescillendi. Artık bu keyfiyete son verilmek zorunda. Herkes oturduğu makamın koltuğu sorumluluğuyla hareket etmek zorunda. Bu ülkeyi daha büyük krizlere, siyasi krizlere, ekonomik krizlere sürüklemeye hiç kimsenin hakkı ve yetkisi bulunmuyor. Herkes bu ciddiyetle işini yapsın. Biz buradayız. Yargı darbesine bugüne kadar nasıl direndiysek bugünden sonra da direnmeye devam edeceğiz. Hiçkimse tahliye kararı dışında bir karar vermeyi aklının ucundan geçirmesin.

Anayasayı yok saymak, 'Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımıyorum' demek, biz bu ülkede artık rejimi ortadan kaldırdık, hukuku ortadan kaldırdık, canımız ne isterse onu yapacağız demek olacaktır. Bunu ilan etmek demek olacaktır. O zaman birileri Anayasa'yı tanımıyorsa, birileri mahkeme kararlarını tanımıyorsa bu hak herkes için doğar. Ülkeyi böyle bir tehlikeye kimsenin sürükleme hakkı, yetkisi yok. Herkes sorumlulukla hareket etmeli. Bir dakika bile gecikmeden Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını yazmalı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de tahliye kararını vermelidir. Biz buradayız. Bugüne kadar nasıl direndiysek bundan sonra da direnmeye devam edeceğiz.'

AYM'den ikinci hak ihlali kararı: Mahkemeye 'Gereğini yapın' denildi

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu 21 Aralık'ta, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan 'seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı' ile 19. maddesinde güvence altına alınan 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı'nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan 'bireysel başvuru hakkı'nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi. 

Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.

Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen ise AYM'nin kısa kararın mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine harekete geçerek, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne mahkemeye başvurdu. Avukatlar, AYM kararın göre mahkemenin infazı durdurarak tahliye kararı verilmesini talep etti.

AYM'nin ilk ihlal kararı ve Yagıtay vurgusu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Atalay'ın  'seçilme ve siyasi faaliyette bulunma' hakkı ile 'kişi hürriyeti ve güvenliği' haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.

Yüksek Mahkemenin 27 Ekim tarihli gerekçeli kararında Atalay'ın 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçildiği, yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı belirtilmişti. Atalay'ın durumunun, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle yargılanmasına devam edildiği ve tutuklu bulunduğu anımsatılan kararda, Atalay'ın, TBMM'de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği aktarılmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede, 'Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa'nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir' tespiti yapılmıştı.

Yerel Mahkeme AYM kararını uygulamadı

AYM, ihlale ilişkin kısa kararını 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Tahliye kararı vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim’de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir 'müzekkere' olduğunu söyleyip dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istedi. Bunun üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi kararı aldı, 2 Kasım'da mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı Yargıtay’a yolladı.

Yargıtay AYM'ye 'Yetkiyi aştı' dedi, suç duyurusunda bulundu

Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 8 Kasım'da Atalay için 'hak ihlali' kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti.

AYM üyelerinin 'denetlenememenin verdiği rahatlıkla' hareket ettikleri, anayasada yeri olmamasına rağmen 'yasa koyucu ve süper temyiz mahkemesi' gibi davrandıkları ifade edildi. Atalay kararında üniversitelerde başörtüsü yasağı getiren eski bir karara atıf yaptıkları ve bunun da daire tarafından 'ironik' bulunduğu vurgulandı. Yargıtay, bu nedenle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. 

TİP’ten milletvekili seçilmesinin ardından Atalay’ın tahliye talebini reddeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bu kararını yerinde bulmayan ve Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine karar veren AYM’yi tanımadı. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı.

Yargıtay'dan AYM'ye ağır suçlama

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından Yargıtay Başkanlığı tarafından 10 Kasım'da yapılan açıklamada, 'Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır' denildi. Ayrıca açıklamada Anayasayı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu davada, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14’üncü maddesini işlevsiz bırakıldığı öne sürüldü.

Yargıtay kararı sonrası Atalay'ın avukatlarından ikinci başvuru

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararından sonra cezaevindeki Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye 1 Aralık'ta ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı', 'adil yargılanma hakkı' ve 'kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının' ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti.

İkinci kez hak ihlali kararı veren AYM'nin kısa kararı

Anayasa Mahkemesi; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 21 Aralık'ta görüşme kararı almıştı. Yüksek Mahkeme, 'bireysel başvuru hakkı'nın ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı' ile 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı'nın ihlaline ise oy çokluğuyla karar verildi. Atalay'a 100 bin lira tazminat ödenmesine hükmeden AYM'nin kısa kararı, infazın durdurulması ve tahliye kararı verilmesi için yeniden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.