Kadıgil'in verdiği soru önergesi şöyle:
"28/12/2021 tarihinde Bursa Merinos Kongre ve Kültür Merkezi’nde muhtarlarla yapılan bir toplantıda LGBTİ+ yurttaşları, kuruluşları hedef alan "Mahallenizde hangi anne baba, LGBT'nin bu ülkede yayılması, gelişmesi için size başvuruyor? Bir anne baba 'LGBT bu ülkede yayılsın? Bizim çocuklarımız bu işlerle daha çok ilgilensin.' diye bir tek kişi size başvurdu mu? Peki bu sevda nereden çıkıyor? Avrupa'dan ve Amerika'dan. Nasıl çıkıyor? Çok basit. Yurt dışında dernekler, vakıflar var bizatihi büyükelçilikleri var…Yurt dışından bu derneklere yönelik ciddi bir fonlama var, bunu dile getiriyoruz, burada bir sorun olduğunu paylaşıyoruz ama buna rağmen dönüp yine bizi linç etmeye çalışıyorlar. Elin oğlu Türkiye'de bu tip meselelerin yaygınlaşması için niye para versin? sözleriniz basına ve kamuoyuna yansımıştır.
Bu bağlamda;
"Bakanlığınızın elindeki, LGBTİ+’ların maruz kaldıkları ayrımcılık ve hak ihlalleri ile mücadele etmek için kurulan dernek ve sivil toplum örgütlerinin LGBTİ+ların “yayılması” şeklinde ifade ettiğiniz faaliyetleri üzerine bilgi ve belgeler nelerdir?
Avrupa ve Amerika’dan fon almak TCK kapsamında nasıl bir suça tekabül etmektedir?
Açıklamalarınızda Avrupa ve Amerika’dan fon almak suç olmamasına rağmen Bakanlığınızın suç kriterleri içine girdiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, son olarak, Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un başkanlığını yürüttüğü İletişim Başkanlığının “Etkin Kriz Yönetimi” projesiyle 30 bin euroluk Avrupa Birliği (AB) hibesi almaya hak kazanması, .AKP İstanbul İl Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Gülçin Mete’nin yaptığı Vizyoner Kadınlar Derneği de 60 bin Euro'luk hibe alması üzerine çıkan haberlere yönelik değerlendirmeleriniz nedir?
Terörü destekleyen Amerika ve Avrupa hangi “sevda”ile “Cumhurbaşkanlığını” ve “AK Parti”yi fonlamaktadır?
17/06/2020 tarihinde LGBTİ+ yurttaşlara yönelik gerçekleşen saldırılara ilişkin verdiğimiz soru önergesine 02/10/2020 tarihinde verdiğiniz yanıtta; “ Her türlü ayrımcılığa karışı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne taraf olan ve bunu Anayasa’nın “eşitlik ilkesi”ile muhafaza eden Ülkemiz nefret suçlarına karşı gereken hassasiyeti göstermektedir” ifadelerini kullanmıştınız. Yukarıda alıntılanan açıklamalarınız açıklamalarınız söz konusu “hassasiyet” çerçevesinde mi yapılmıştır?
Açıklamalarınızın Anayasa’nın 10., 17., 24. ve 60. maddelerini ihlal etmesi ve TCK 122. Maddede hükme bağlanan “ nefret ve ayrımcılık” suçu kapsamına girdiği yönündeki değerlendirmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?"