Halk TV'de Özlem Gürses'in canlı yayın konuğu olan Okuyan, gündeme gelen ittifak haberleri ve sonrasında ortaya çıkan tartışmaları değerlendirdi. Siyasi iktidarın gittikçe seçmen tabanını yitirdiğini söyleyerek sözlerine başlayan Okuyan, şöyle devam etti:
Zaten yitirmemesi doğal olmazdı. Son ekonomik güçlüklerle birlikte iktidarın tabanındaki erime hızlandı. Öte yandan burada her şeyin bu grafiklerde, tablolarda, ittifakların oy oranlarında olmadığını söyleyen bir partiyiz. Buradan haraket edilmemesi gerektiğini söyleyen bir partiyiz.
AKP'nin bugün oylarının erimesine neden olan şey, AKP'den ibaret olmayan bir olgu diyen Okuyan, Biz düzen eleştirisi yapan, düzeni karşısına alan bir parti olarak işlerin sadece Erdoğan gidince düzeleceğine inanmıyoruz. Erdoğan gitsin, bunun için başından beri uğraşıyoruz, bu konuda hiçbir tereddüt yok. Zaten burada bir duygudaşlığımız var. Bu iktidarın Türkiye'nin üzerindeki gölgesinin kalkması lazım. Bu gölge kalktığında acaba Türkiye düzlüğe çıkacak mı? Bunu sormak zorundayız bir siyasi parti olarak ifadesini kullandı.
Sözlerine solda ittifak görüşmeleriyle ilgili devam eden Okuyan şu ifadeleri kullandı:
Evet, sorumluluğumuz var, AKP'ye, bugünkü siyasi iktidara karşı, bu sorumluluğu yerine getireceğiz. Ama bunun ötesinde biz AKP'yi Türkiye'nin başına getiren ya da AKP'nin üzerinde yükseldiği zeminin korunduğu bir kurtuluş reçetesini reddediyoruz. Bugün gündeme geldi, EMEP'le, Sol Parti'yle ne görüşüyoruz diye, e bunu görüşüyoruz. Devrimci, solcu siyasi özneleriz, mahalle baskısıyla 'Erdoğan gitsin, hep beraber toplanın, ittirin' türü bir dolduruşun parçası olmayız. Doğal olarak bizim sorguladığımız bazı temel meseleler var. Bizim partimiz 15 gün önce tüm partilere sorular yöneltti.
Neydi bu sorular? 'NATO'dan çıkacak mısınız? AB ile ilişkileriniz ne olacak? Zorunlu din derslerini kaldıracak mısınız? Diyanet duracak mı? Emek sermaye denkleminde bizim motor gücümüz özel sektör mü olacak diyeceksiniz, yoksa emekçi halkın iktidarını mı kuracaksınız?' Bu sorular temel sorular ve bizim bunlara verdiğimiz yanıtlar tabii ki farklı. Belki biraz can sıkıcı, kolay yolu önermiyoruz parti olarak. Ama öte yandan bizim içine gireceğimiz ittifakın bu temel meselelerde çok net olması gerekir. Yoksa matematiksel hesaplar, vekil pazarlıklarıyla bir oluşum parçası niye olalım?
Sola dönük eleştirileri değerlendiren Okuyan konuşmasına şöyle devam etti:
Sizde o zaman küçük partiler olarak kalmaya devam edersiniz diyorlar? Peki, o zaman niye bu dert oluyor? Madem Türkiye'de bağımsız duran sol bu kadar önemsiz, neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Neden üzerimize bu kadar mahalle baskısı yapılıyor, illa bazı ittifakların parçası olun diye baskı yapılıyor? Türkiye'de sol her zaman aldığı oydan fazlasıdır, akıl ve vicdandır. Ayrıca Türkiye solu her zaman küçük kalmaya mahkum değil, başkalarının gölgesinden çıktığında sosyalist hareket, ki bunun için uğraşıyoruz, büyüyecektir. İki partinin şemsiyesi altında toplansın diye bir baskı var Türkiye solunun üzerinde. O partilerde dostlarımız var ama bizim söylediğimiz farklı bir şey ve Türkiye'de bunun güçlenmesi gerekiyor. Hayat pahalılığı, döviz bunlar Erdoğan gidince değişecek mi, bütün dünya bunu, hayat pahalılığını tartışıyor.
Siyaset reddiyelerle yapılmaz, ilkeler üzerinden yapılır. Bizim EMEP ve Sol Parti'yle ilişkimiz yeni değil. Geçmişte son derece anlamlı işbirlikleri yaptık. Yetmez ama evet denilen o meşhur referandumda bu üç parti birlikte çok önemli işbirlikleri yaptı. Bu başka partilerle görüşmüyoruz anlamına gelmiyor, görüşüyoruz ama bu üç parti belli bir zeminde buluştuk, buradan başlayıp belli bir çağrıyla devam etmeyi düşünüyoruz. Bu yapılarla aynı düzeyi şimdilik bulamamışız demek ki.
Okuyan, TİP ve HDP ile ilişki kurmaya ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:
Yolumuz ayrıldı, bu yol ayrılığına ilişkin burada, sol için bir tartışmayı bu şekilde yapmam yol ayrılığının nedenlerine dair. Ama sorduğunuz için söylüyorum, bizim TİP'le şu anda bu çerçevede bir görüşme, ortak zemin yaratma gündemimiz yok. Çok net bir şekilde söylüyorum. HDP'nin de yol haritası başka. O yol haritasını kendileri anlatıyor zaten. Burada onlar adına konuşmam zaten sağlıklı olmaz, herkesin kendi stratejisi var.
Sürdürülen görüşmelerde önemli olanın içerik olduğuna vurgu yapan TKP Genel Sekreteri, burada da yol aldıklarını söyledi. Okuyan sözlerine şöyle devam etti:
Yol almak sanıyoruz bazılarını rahatsız etti. Ne zaman bağımsız bir iş yapmak istese Türkiye sosyalist hareketi sürekli olarak bir mahalle baskısıyla karşılaşıyor. Siyasete girdiğimden beri, Türkiye solunun üzerinde bir CHP gölgesi var, yakın zamanda HDP gölgesi de eklendi. HDP ve CHP'ye yönelik bir eleştiri yapmıyorum burada, Türkiye solu kendi ayağı üzerine durmadan, hiçbir şey olamaz diyorum, ikisi farklı şeyler. Zaten öbür türlü Türkiye solu gelişmiyor ki, bir aksesuar, bir renk olarak duruyor. Bunu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Bu önümüzdeki dönemde başka siyasi güçlerle görüşmeyeceğiz anlamına gelmiyor. Siyaseti sekterlik ya da kendimizi küçük, ayrı tutalım değil, derdimiz bu değil.
Söylediklerimiz net olsun, derdimiz bu. Anti emperyalizm, laiklik soldan sorulurdu gümbürtüye gitti, Türkiye'de yaygın bir yoksulluk açlık sorunu var, bunları açıktan savunmayacak, dile getirmeyecek, sabah akşam Erdoğan gitsin ne olursan olsun mu diyeceğiz? Erdoğan'ın gitmesi için Türkiye'de en fazla çaba gösteren sosyalistlerdi en başından beri. O zaman herkes özgürlük hayalleri kuruyordu AKP ile... Türkiye'de AKP'nin yerine hazırlanmaya çalışılan yeni iktidar seçenekleri Türkiye'ye kurtuluş getirmeyecek, Türkiye sosyalist hareketi bunu söylemeyecek mi? Öte yandan biz sorumlu davranacağız, siyasi iktidarın gitmesini zorlaştıracak bir tutum almayız biz, önümüzü görüyoruz, Türkiye gerçeklerini görüyoruz. Ancak bunu yaparken ilkelerimizi bir kenara atıp başkalarının kuyruğunda siyaset yapmayacağız.